Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
36.02
Gram Altın
2989.12
BIST 100
9488.79
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Haziran 2021

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda

Emperyalist güçlerin Türkiye’ye dönük saldırgan tavrı, hızla devam ediyor. Gün geçmiyor ki “düşmanca” tutumlarının, bir yenisiyle pekiştiğine şahitlik etmeyelim. Zaten Biden’in, Sn. Erdoğan hakkındaki düşünceleri ve ABD Dışişleri Bakanının, “SÖZDE MÜTTEFİK” ifadesi, pek çok şeyi anlatmaya yetecek düzeyde. AB tarafında da durumun, pek farklı seyretmediği malumunuz. Keza Yunanistan-İsrail-GKRY-BAE’nin, arkalarına AB ve ABD’yi alarak Türkiye’yi cendereye sokma peşinde koştukları aşikâr. Taşeronları PKK/YPG ile olan yakın diyaloglarını ise daha saymıyorum bile. Nitekim Amerikalıların 18-24 Mayıs tarihleri içerisinde, PKK/YPG’li teröristlerle verdikleri fotoğrafları görünce, fazla söze de hacet kalmıyor.

İşte hadiselere bu açıdan bakıldığında, son dönem bir İTİBAR SUİKASTİNE başladıklarını da söylemek mümkün. Hem de bu sefer, TOPYEKÜN bir birliktelik söz konusu. Zira Devletimizi F-35’den çıkarmalarının; Ermenilere “soykırım” yapmakla suçlamalarının; ekonomik yaptırımlara maruz bırakmalarının; terörle mücadeleyi, “baskıcılıkla” tanımlamalarının; Filistin hassasiyetimizi, “anti-semitizim” şeklinde ilan etmelerinin ve “uyuşturucu” ile adımızı yan yana geçirmelerinin başka türlü bir izahı yapılamaz. Amaç ise gayet açık… Kısaca Türkiye’yi iyi yönetilemeyen, şaibeli, ırkçı, diktatöryel bir pozisyonda sokarak, Sn. Erdoğan’dan KURTULMA NİYETLERİNDEN öte bir şey değil.

O nedenle son günlerde yaşanan olayların gerisinde, Türkiye’ye kast ettiklerini ve bir hesaplaşmaya yeltendiklerini söylemek hiçte abartılı sayılmayacaktır. Belli ki Türkiye’den; PKK’nın, FETÖ’nün, Libya’nın, Karabağ’ın, D. Akdeniz’in, Kıbrıs’ın, Ayasofya’nın, K. Suriye ve K. Irak’ın, İNTİKAMINI almadan da rahat durmayacakları ortada. Lakin içimizdeki belli kitlenin, ağzını açmış “bakalım iktidar nasıl zedelenecek” beklentisi ve bunları Sn. Erdoğan’ı yıpratmak adına malzeme haline getirmesi, işin en trajik tarafı… Sanki bütün dünyadaki gibi Türkiye’de de pandemi süreci yaşanmıyormuşçasına, bir seçim türküsü tutturmaları ise cabası… Öyle ki kazanacaklarından o kadar eminler ki, adaylık tartışmaları ve bakanlık paylaşımları şimdiden havada uçuşuyor. Ama hiç kimsenin “EVDEKİ HESABIN ÇARŞIYA UYMAMA” olasılığını, hatırına bile getirmemesi manidar.

***

Anlayacağınız önümüzde, çetrefilli bir süreç olduğu tartışılmaz. Çünkü yeni dengede Türkiye’nin önemi ve çok büyük bir alan kaplayacak olması, egemenlere ARIZA ÇIKARTMAYAN bir ülke hüviyetine sokulması için hedef haline getiriyor. Gerçi Ankara’nın, bu sarsıntıyı ÖNCEDEN GÖRDÜĞÜ ve kendi lehine çevirmeye gayret ettiği muhakkak. Tıpkı Mısır ve Suudi Arabistan ile yumuşamaya dönük, bir siyaset geliştirmesi gibi mesela. Hatta bu konuda, baya bir mesafe kat edildiği de bir vakıa. Yine Türkiye'nin yurtdışında bulunan tüm altın rezervini, seneler evvel yurtiçinde getirmesini de aynı düzlemde değerlendirmekte yarar var. Yoksa Venezuela’da istedikleri siyasi ortamı oluşturmayan Amerika ve avenelerinin, O ülkeye ait 1,8 milyar dolarlık altına el koyması, GÖRENE tam bir ibret vesilesi olarak örnek teşkil ediyor.

Ancak yine de hangi hal ve şartta olursa olsun, Türkiye’nin çok hızlı bir aksiyon alması şart. K. Irak mı, K. Suriye mi, D. Akdeniz yahut Ege’de mi derseniz? Hepsi KISA VADE de, bir seçenek olarak düşünülebilir. Bunlara Mısır ile bir “DENİZ YETKİ ANLAŞMASI” imzalanması ve mümkünse Gazze’yi de buna katarak, birilerinin Akdeniz hesaplarının bütünüyle bozulması da ekleyebiliriz. Ama ORTA VADE de 350 milyonluk Türk nüfusunu barındıran ve 12 yıllık süreç içinde kurumsallaşan Türk Konseyi’nin, bir “ULUSLARARASI ÖRGÜT” olarak adlandırmasının, en az diğerleri kadar canlarını sıkacağı net. Bir de üstüne Pakistan, Malezya, Endonezya, Katar, Libya ve Cezayir gibi ülkelerin, ileride bu birliğe entegrasyon İHTİMALİNİ düşününce heyecanlanmamak imkansız. Peki, olur mu bu derseniz? Niçin olmasın k? Ufukta “Türkiyesiz başaramayacaklarını”, hemen hepsi çok iyi biliyorlar. Zira bize saldırmasının temelinde de aynı olgu yatıyor. O yüzden sokakları karıştırmak isteyen, algı operasyonları kasan, psikolojinizi bozan ve desteksiz sallayan odakların oyunlarına sakın düşmeyin. Çünkü bu Aziz Milletin Şehid evladını toprağa verirken, “AĞLAYIP TA ONLARI SEVİNDİRMEYECEĞİM” diyen eli öpülesi ANALARI oldukça, sırtını kimse yere getiremeyecektir inşallah…