Kılıçdaroğlu'nun yaptığı yalan ötesidir
Post Truth, dilimize hakikatin ötesi diye
tercüme edilmiştir. Yalanın gerçekmiş gibi sunulması anlamına geliyor. Bu
kavram Steve Tesich’e aittir. 1992 yılında “Government of Lies” (Yalanlar Hükümeti) makalesinde kullanmıştır. Makalede Tesich, Amerikan halkının siyasi yalanlarla dolu
propagandaları sorgulamadan gerçekmiş gibi kabul
ettiğini belirtiyor. Bizde de Kılıçdaroğlu yalanı siyasi propaganda aracı olarak tercih etmiş görülüyor.
Karşıdakini aldatmak, kandırmak veya kafasını karıştırmak dünyanın en eski ahlak sorunudur.
Sosyal psikolojideki araştırmalara göre
birçok türü var: ‘‘Histerik yalanlar’’ ilgi toplamak. Çok yaygın bir tür. ‘‘Savunma yalanları’’ Yalancının kendisini aklamasına yönelik. ‘‘Telafi yalanları’’ Başkalarını etkilemek
için. ‘‘Kötülük
yalanları’’ Kişisel çıkar elde
etmek için. ‘‘Dedikodu
yalanları’’ Abartarak laf yaymaktır. İnsanları birbirine düşürür. ‘‘Patolojik
yalanlar’’ Başkalarını hırpalamak, karalamak ve
etkilemek. Dünyada
tüm yalanların üstadı Joseph Goebbels biliniyor. Kılıçdaroğlu’nun kimi önek aldığı belli oluyor.
Milyonlarca öğrencinin üniversite sınavına gireceği gününün arifesinde Kılıçdaroğlu "Katarlı gençler Türkiye'de sınavsız tıp okuyabilecek" diye
tweet attı. Sonradan yalan olduğu ortaya çıktı. Huylu huyundan vazgeçer mi, işi
seriye bağlanmış gibi devam etti. Türkiye’ye Avrupa’nın en büyük kara para aklayan suçlamasında bulundu. “uyuşturucu,
kumar, organ ve kadın ticareti yapıyor” karası çalmaktan
çekinmedi.
Sosyal medyada bir hesap Kılıçdaroğlu’na cevap verdi: "Atatürk'e Atatürk deme, terör guruplarının elebaşlarını komutan diye paylaş, Türkler Ermenilere soykırım yaptı imasında bulun, CHP'de taciz
tecavüz mağdurlarını görmezden gel... En sonunda da sapkın, çukur, rezil eğilimleri normal göster. Senin bir tane doğru işin olmaz mı?"
Keşke olabilse…
Ancak bir kez daha görüldü ki Ana
muhalefetin amacı ülkeyi yönetmeye talip olmak değildir. Ülkeyi kafası karışık, mutsuz ve iş yapamaz hale
getirmektir. Milleti kendi ülkesinden soğutmak ve batı kuyruğuna bağlamaktır.
Kalıbı açılmamış yalanlarla huzuru, güveni, itimat ve emniyeti yok ediyor.
Dahası ülkemizin Batı’ya teslim olması için çaba gösteriyor. Gel Batı’ya teslim ol, kul köle ol demek istiyor.
Türkiye’nin Suriye’de ne işi var, Libya ve Akdeniz’de ne işimiz var söylemiyle de kolu kanadı kırık, iddiasız ve pasif bir ülke düşlüyor.
Başka…
CHP, gençlikte kafa karışıklığı yaparak Türkiye’nin dinamik ve genç enerjisini tüketmeyi
amaçlıyor. Ötekileştiriyor sonra da demokrasi ve hoşgörü söylemine sığınıyor. Geçmişte bu söylemi kimin kullandığını hatırlıyorsunuz değil mi?
Bugüne değin CHP’nin elle tutulur ve gözle görülür bir projesine şahit olan var mı?
Dedelerimiz, bizler görmediğimize göre yeni nesil de görmeyecektir. Oysa genç
Ak Parti hizmete ve yatırımlara doymuyor. Her gün yeni bir projeyi hayata geçiriyor. Uzaya uydu gönderiyor. Batı, İHA ve SİHA’larımızı öve öve bitiremezken CHP küçümsüyor. Biz
iktidara gelince toprağa gömeceğiz diyor. En son Kanal İstanbul’a karşı çıktılar. Nasıl ki Batı başımıza PKK ve FETÖ belasını sararak ve Yunanistan gibi çerez ülkelere destek vererek Türkiye’yi
durdurmaya çalışıyorsa, bu muhalefet de aynısını yapıyor. İş yapmadığı gibi yapanları da tehdit ediyor.
CHP’nin mega projeleri
Çeşme yapmak, kaçak plaj açmak, heykelcilik ve temel atmama törenleri... Sapkın ve rezil eğilimleri savunmak CHP’nin büyük projelerindendir.
En büyük hırsızlık nedir, söyleyeyim mi size? Yalan söylemek, iş yapmadığı halde yapar görünmek ve insanların tertemiz duygularını istismar etmektir.
Fesatçılık katilden beterdir.
Lokman Yıldırım