Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Kılıçdaroğlu'nun Siyasi Hayatı Mı?

"Siyasi hayatıma malolsa dau2026" sözünü Türkiye siyasetçileri galiba çok sevdi. Yoksa meseleye bir inandırıcılık kazandırsın diye mi zikrediyorlar bilmiyorum. Kılıçdaroğlu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ni ziyaretinde Güneydoğudaki etnik sorunların halledilmesine dair bir çok sözler söylemiş ve sonunda bu meselenin halledilmesi siyasi hayatına malolsa da bu fedakarlığa hazır olduğunu bildirmiş. Doğrusu ilk bakışta insana büyük bir gurur veriyor. Türkiye gibi bir ülkede fedakarlıktan bahseden bir siyasetçi, hele siyasi hayatını feda edebilecek birisi insana "vay be" dedirtiyor.

Türkiye'de gerçekten muhalefet edebilecek bir partiyi çok önemsedim ve hala da önemsemeye devam ediyorum. Hele bu muhalefet sol gibi özünde eleştiri ve muhalefet üzerine kurmuş bir parti olursa daha da anlamlı olacaktı. Fakat başta entelektüel solcular bile CHP'yi bir sol parti olarak kabul etmiyorlar ve daha çok faşist bir parti olarak görüyorlar. Her şeyden evvel CHP'nin sicili, demokratik açılımları siyaset dışı enstrümanlarla tıkayan günah defteri şeklinde arz-ı endam ettiği için CHP'nin genel bir meşruiyet sorunu olduğunu söylemek zor değil.

Kılıçdaroğlu Baykal'dan sonra "Gandi Kemal" olarak büyük umutlarla getirildi. Fakat getirilir getirilmez giydiği pahalı gömlek spekülasyon konusu olunca Gandiliği birden sona erdi. Şimdi kimse kendisini öyle adlandırmıyor. Benim kendisinden gördüğüm iki nitelik var. Birincisi; genel olarak tüm sosyal demokratlara aittir diyebilirim. Acaip bir şekilde gürültü ve mızmızlık yapmak. İnsan bir şeye itiraz edince bu konuda ne yapılacağına dair de elinde bir şey olmalıdır. TKP tipi solcular Türkiye hafızasında gösteriden başka bir şeyle anılmazlar. Yeni çıkmaya başlayan "SoL" gazetesine de bakın, baştan aşağı modası geçmiş bir gürültü var.

Kılıçdaroğlu yaptığı ya da söylediği şeyin başına bir "yeni" kelimesini koymaktan çok hoşlanıyor ve zannımca bu kelimeyi kullandıkça kendilerini yenilediklerini varsayıyor. Bir türlü yapması gereken asıl şeyin halkla kendileri arasındaki kesişme noktalarını artırmak olduğunun farkına varamıyor. 40-50 yıl öncesinde kendisine "Devlet" diyen bir avuç azınlığı halkla özdeşleştiriyor ve burada devlet yerine geçen azınlıkların reflekslerine yaslanmayı, onları mobilize etmeyi siyasetinin temeline oturtuyor Kılıçdaroğlu. Bu sebeple, her söylediği şeyle Türkiye siyasetinin kenarına düşüyor; oldukça rijit kalıyor. Tamam toplumda ne kadar itilmiş ötelenmiş küçük kesimlerin sorunlarını onları dile getirmeli ama iktidara talipsen herkesin sorunlarını dile getirmelisin.

Kılıçdaroğlu lider gibi davranayım diye hareket ediyor ama her şeyden önce sözleri ile el hareketleri arasında müthiş bir uyumsuzluk var. Vücut dili daha bir emanetmiş gibi duruyor. Bazı kalıp sözleri söyleyeyim diye heves ediyor ama sözleri yerinde söylemiyor. Tüm bunlar bende halka temas noktalarının sahici değil daha bir plastik olduğu izlenimini uyandırıyor. En azından benim için sözün asla yürekten çıkmadığı gibi bir algı var. Bir vatandaş olarak benim dün ve bugün hangi hassasiyetimi (benim derken müslüman Türkiye toplumunun) dile getirecek diye hala da beklemekteyim. Ama galiba boşuna.

Haberlerde Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır Belediye başkanını ziyarette Türkiye'deki bu etnik meselelerin hal yerinin meclis olduğunu söylemiş ve "siyasi hayatıma malolsa dau2026" diye eklemiş. Bu sözü duyunca, önce açıkçası "Kılıçdaroğlu'nun siyasi hayatı mı?" diye düşündüm. Sonra da bu siyasi hayatın nasıl bir etkinlik ürettiği sorusu aklıma geldi.

Fakat bu "siyasi hayatıma malolsa da u2026" sözünü şu anda halk tarafından emekliye ayrılmış bir siyasetçinin de söylediğini hatırlıyorum. Galiba Mesut Yılmaz bir televizyon kanalında "siyasi hayatıma malolsa da kesintisiz eğitime geçeceğim" gibi bir söz söylemişti. Ama gerçekten onun siyasi hayatına maloldu. "Halka rağmen halk için" pragmatizmi, bir kişiyi daha siyasi arenadan kaydırmıştı. Kılıçdaroğlu ve onun CHP'sinin aşması gereken bir kerteriz noktası var; Halkla arasında bir kuvve oluşturmak.