Dolar (USD)
34.62
Euro (EUR)
36.24
Gram Altın
2921.84
BIST 100
9659.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Ağustos 2020

Kılıçdaroğlu'nun kafasındaki Gül mü, Babacan mı?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Partisi’nin 37. Olağan Kurultayı’nın ardından yaptığı ilk değerlendirmeleri Cumhuriyet’ten okuduk.

“Partiyi sağa çekmekle”, “CHP’yi geleneksel Kemalist çizgisinden kaydırmakla”, “tek adam yönetimi kurmakla” suçlanan Sayın Kılıçdaroğlu’nun tepkilerden pek etkilenmediğini düşündüren bir söyleşi.

Yerel Seçim’de “sağcı” Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ile büyük başarı elde eden Sayın Kılıçdaroğlu, gittiği yolun “doğru yol” olduğunu düşünüyor.

Röportajdaki “damat”, “aile kulübü”, “yurt dışındaki servet”, vurgularını, “Erdoğan ailesi iktidardan gitmenin maliyetini çok iyi biliyor.” cümlesiyle tamamlamış Sayın Kılıçdaroğlu.

Farklı kesimlerden geniş bir kitleyi “Erdoğan’ı aşağı indirme ve ailesi, çevresiyle birlikte yargılatma” hedefine kilitlemeye çalışıyor CHP Lideri.

Sayın Cumhurbaşkanı ve yakın çevresine yönelik “kızgınlıkları” oya çevirmeyi ve yerel seçimlerde elde ettiği galibiyeti bir “Cumhurbaşkanlığı seçim zaferi”ne ulaştırmayı gözüne kestirmiş gibi.

“Recep Tayyip Erdoğan’ı Deviren Lider!” unvanını elde edebilirse, adını CHP tarihine “altın” harflerle yazdırır.

Bunu gerçekleştirebilmek için, geçen Cumhurbaşkanlığı Seçimi öncesinde, “Çatı Adayı” olarak Sayın Abdullah Gül’ü düşünmüştü.

İyi Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener, “(Abdullah Gül’ün çatı adaylığı konusunu) Sayın Kılıçdaroğlu ile konuştum, bir de Temel Bey ile (Karamollaoğlu) görüştüm. Onların söylediği HDP’nin de bu işe razı olduğu!” dedi geçtiğimiz günlerde.

Politika garip iş;

Sayın Erdoğan’ın 2002’deki büyük başarısında Cem Uzan’ın çok önemli payı oldu.

Sayın Deniz Baykal içerideki güçlü derince rağmen “Büyük Jest” yaparak Sayın Erdoğan’ın yolunu açtı.

Geçen Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde de, Sayın Akşener’in, “çatı adaylığı” işine engel olması, Sayın Erdoğan’a büyük avantaj sağladı.

Bir bizim aklımız var, bir de elbette Devlet Aklı.

“ABDULLAH GÜL’DEN NEDEN KORKUYORLAR?

Bugünkü tabloya bakacak olursak…

Sayın Kılıçdaroğlu’nun “Abdullah Gül’den neden korkuyorlar?” sorusu önemli.

Hem dışarıyı hem de içeriyi işaret eden bir soru bu,

“Erdoğan ve çevresi niçin korkuyor, Muharrem İnce ve çevresi niçin korkuyor?” anlamında.

Sayın Erdoğan ve çevresinin Sayın Gül’ün “Çatı Adaylığı” işinden “artık” endişe etmediğini düşünüyorum.

Geçen seçim öncesindeki “deneme” bir şekilde püskürtüldü.

“Çatı Adayı olmaya heveslendi ama beceremedi!” noktasına düşmek, Cumhurbaşkanlığı yapmış bir Devlet Adamı için çok sıkıntılı bir durum.

Sayın Gül’ün “kendi ismi üzerinden” yeni bir oyun kuracak durumda olmadığı rahatlıkla söylenebilir.

CHP Lideri’nin, “Abdullah Gül isterse cumhurbaşkanı adayı olabilir tabii. Kalkıp, ‘Olamazsın’ diyemeyiz ki...” şeklindeki sözlerine, CHP içinden gelen “bilgileri” de eklediğimde, “Kılıçdaroğlu’nun kafasındaki Cumhurbaşkanı Adayı Sayın Gül değil!” diyebiliyorum.

Peki o zaman kim?

Benim gördüğüm, hissettiğim, duyduğum, düşündüğüm:

Sayın Ali Babacan.

Deva Partisi’nin faaliyetlerinden bize yansıyanlar, illerden gelen bilgiler, Sayın Babacan ve Ekibi’nin çok sıkı çalıştığı, özellikle gençlere çok etkili yollarla ulaştığı yönünde.

Sadece sosyal medya imkânlarını kullanarak değil, “gençlerle” birebir iletişimi sağlayan başka kanallardan da istifade ederek çalışıyorlar.

İş adamlarıyla, özellikle de “küçük ve orta ölçekli” esnaflarla birebir temas kuruyorlar.

“Aile ve dükkân ekonomisi”ne ilişkin endişeleri giderecek, Türkiye’yi rahatlatacak tek isim olarak Sayın Ali Babacan’ı işaret ediyorlar.

Bu çalışmalar, büyük bir rüzgârı getirmese de, Sayın Ali Babacan’ın bir konudaki şansını arttırıyor:

CHP Lideri, Sayın Abdullah Gül’ü Çatı Adayı yapmayı başaramadı ama Sayın Ali Babacan’ı yapabilir.

DEVA Partisi Ekibi, Genel Başkanları Sayın Babacan için “Nereden çıktı bu Cumhurbaşkanı Adayı, kayda değer tabanı bile yok!” dedirtmeyecek bir zemini hazırlıyor.

Sayın Kılıçdaroğlu, “Abdullah Gül’den neden korkuyorlar!” sorusunu yönelterek, Sayın Gül’ün şansını azaltmış ve “Çok daha az yıpranmış bir isim olan” Sayın Ali Babacan’ın şansını arttırmış oluyor…

SAYIN KILIÇDAROĞLU’NUN HEDEFİ, SAYIN AKŞENER’İN MUTLULUĞU

Biz bunları yazdık ya, aklınıza “Kemal Bey, kendisi için Recep Tayyip Erdoğan’ı devirttiren Adam” olmak dışında bir şey istemez mi?” şeklinde bir soru geçebilir.

Hemen cevap vereyim:

“İster elbet. CHP Genel Başkanı, kendisi için de Başbakanlık ister!”

Hesaplanan:

Sayın Babacan Cumhurbaşkanı yapıldıktan sonra, “Parlamenter Sistem”e dönülecek ve Yeni Dönem’in İlk Başbakan’ı da Kemal Kılıçdaroğlu olacak!”

CHP kulislerinde Sayın Gül’den çok Sayın Ali Babacan’ın ismi geçiyor.

İfade ettiğim musavver hedefin gerçekleşmesi de, büyük ölçüde Sayın Akşener’in tutumuna bağlıymış gibi görünüyor.

Sayın Akşener, kendisine suçlama üstüne suçlama yöneltenlerden “davet üstüne davet almanın” ve “Cumhurbaşkanlığı seçiminde anahtar konumunda olmanın” mutluluğunu yaşıyor olmalı.