Kılıçdaroğlu'ndan ABD'ye başörtüsü kozu
Öncelikle ifade etmen gerekiyor ki Sayın Kılıçdaroğlu’nun ABD’ye yapacağı ziyareti yadırgamıyorum çünkü ülke yönetmeye talip olan pek çok liderlerin yaptığı gibi Kılıçdaroğlu da ABD’ye gidip bir nevi destek arayacak. Bu ziyaretin bir veçhi böyle ama bu ziyaretin yadırganacak bir veçhi de söz konusu:
Sayın Kılıçdaroğlu ABD’ye,“Türkiye’den ABD’ye göç eden gençlerle
buluşmaya gidiyorum”demesi doğrusu bizi kuşkulandırdı. Kılıçdaroğlu'nun “ABD’ye göç eden gençlerle buluşması”
bu ziyaretin maksadı olmadığını bilmek zor değil. Amerika’ya bu iş için
gidilmez, bu sebeple Kılıçdaroğlu’nun Amerika’ya gitmesinin başka nedenlerini
de düşünmemiz gerekiyor.
O da şudur: ABD’nin desteğini almayan
Kılıçdaroğlu bir türlü İmamoğlu ve Mansur Yavaş‘ı ikna edemedi. Cumhurbaşkanı
adayı olmak isteyen Kılıçdaroğlu, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanlarının desteğini alamadı. Geçtiğimiz günlerde “yanımda mısınız?” diye çağrıda bulunan Kılıçdaroğlu’ya iki
büyükşehir başkanı da “yanınızdayız”
dese de Kılıçdaroğlu: ben başkan
adayıyım, bu sebeple yanımda mısınız? Benim adaylığımı destekliyor musunuz?demeyince
onlar da bunu fırsat bilerek siz ne
isterseniz nasıl arzu edersin de emrederseniz, Cumhurbaşkanı adayı olmak
isterseniz yanınızdayız demediler diyemediler çünkü bu CHP’li iki isim Cumhurbaşkanı adaylığına
kendilerini daha layık görüyorlar.
İşte Sayın Kılıçdaroğlu Amerika’daki
kimi güçlerden, yani Sayın İmamoğlu ve Sayın yavaş üzerinde nüfuz sahibi olan
güçlerden bu iki ismin ikna edilmesini isteyecek. Bu iki isimden önce Meral
Akşener’in ikna edilmesi lazım ve sanırım Kılıçdaroğlu öncelikle Sayın
Akşener’in ikna edilmesi için Amerika’ya ziyaret düzenliyordur. Takdir edilir
ki Sayın Akşener’i de İmamoğlu’nu da Mansur Yavaş’ı da ikna edecek Amerika’ya
göç eden gençler değil.
Bu yüzden Kılıçdaroğlu'nun ABD’ye
gidişi Cumhurbaşkanlığı adaylığına destek için olduğunu bilmek zor değil.
Ancak;
Kılıçdaroğlu ABD’ye eli boş gitse boş
elle döneceğini biliyor.
Adamlar kendisine soracaklar;
Senin oyun %22, hadi bilemedin %25.
Maksimum %11-12 oyu olan Akşener sana tam destek verse de bunun sandığa
yansıması %5, en fazla %7 olur. %32 oy ile ne yapabilirsin? Çünkü Saadet, Deva
ve geleceğin toplam %3 oranındaki oyun en fazla %1’i sana gelebilir.
Bu durumda alacağın en yüksek oy
%35’i bulmuyor. 6’lı masadan alacağın destek senin seçilmen için yeterli
gelmeyecek. Seni bağrına basan HDP’den de silme oy alamayacaksın. %7-10 oyu
bulunan HDP’den en fazla %5 oy alabilirsin.
Sözü uzatmayalım,
ABD “Kılıçdaroğlu’na alacağın oy taş çatlasa %40’ı geçmeyecek, bu oy oranı
seçimleri kazanmana yetmeyecek” diyecek. Kaldı ki CHP seçmeni de sana silme
oy vermeyecek, diyecek-ti.
İşte Kılıçdaroğlu bu algıya sahip
olan ABD’yi ikna etmek için Pazartesi akşamıABD’ye yönelik bir adım attı:
Başörtüsü yasasını TBMM’ye getireceğiz!
Anlayacağınız ABD’ye eli boş
gidemediği için Kılıçdaroğlu,“Dindar
camia da tamamdır”kozuyla Vaşinton’agidiyor.
CHP lideri, Sosyal medya üzerinden
yaptığı “başörtüsü yasası”açıklaması
ile ABD’ye, “dindarlar da başörtüsü
açıklamamdan dolayı bana oy vereceklerine göre artık seçilme şansım daha da
artmış oldu, beni destekleyin ve partimi de ortaklarımı da ikna etmem için
harekete geçin” demeye gidiyordur.
Tabi, ABD aptal değil,
Kılıçdaroğlu’ya:
2008’de yapılan başörtüsü düzenlemesini anayasa mahkemesine taşıyan
imzanın sahibi sensin. 2013’te de yine başörtüsü düzenlemesinin iptali için
AYM’ye giden sendin, diyecek
ve Sen Türkiyeli dindarları balık
hafızalı mı sandın? derse Kılıçdaroğlu’nun vereceği cevabı ne olur bilemem.
Ama Kılıçdaroğlu aday olursa ne olur
bilirim:
Kılıçdaroğlu, seçimde sonuçları ABD değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının belirleyeceğine inanmadığı sürece çıkıp, “Kur’an-ı Kerim anayasamız olacak” dese de dindar camiadan oy alamayacak.