Dolar (USD)
34.60
Euro (EUR)
36.31
Gram Altın
2928.14
BIST 100
9659.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Kasım 2019

Kılıçdaroğlu-İnce Kavgası ve Bizans Oyunu!

“Külliye CHP ağır topunu ağırladı!” iddiasının baştan aşağı çökmesinin ardından,”tezgâhı” kimin kurduğu tartışılıyor.

Bu işte “kandırılan” gazetecilerin temas ettikleri “CHP”linin “filan” fazla önemi yok.

Buradaki “kurguyu” anlamak gerek.

Chatham House gibi yapıların “yol haritasını” izleyen “İngiltere” neler plânlıyor mesela?..

Üzerimize ne gibi hesaplar yapılıyor?

Kemal Kılıçdaroğlu ile Muharrem İnce “tokuşturulan” politikacılar, tokuşmadan her ikisi de zararlı çıkar.

CHP, “vefa”nın çok da itibar gördüğü bir yer değil.

Öyle olsaydı, “kaset komplosu”na uğrayan genel başkanın devreden çıkartılmasına –neredeyse- sessiz kalınmazdı.

“Kaset Komplosu”nun bütün yönleriyle aydınlatılabilmesi için ortalık ayağa kaldırılırdı ki, bu zihniyetin “çiçek, böcek” üzerinden neler yapabildiğini hep birlikte gördük.

****************

İkisine de yaramaz!

Demek istediğim odur ki, “komploya uğradı” diye Muharrem İnce’ye sahip çıkacak denli hassasiyet yok oralarda, olsaydı Deniz Baykal’a sahip çıkılırdı.

Bu iş, Muharrem İnce’ye yaramaz.

Kemal Kılıçdaroğlu’na zaten kaybettiriyor, “koltuğu” kaybedecek olmasa bile kaybettiriyor.

Cumhurbaşkanı hakkındaki nice iddiasının “ fos” çıkmasından dolayı zarara uğramayan Kılıçdaroğlu’nun “Muharrem İnce” ile sürtüşmenin geldiği noktadan dolayı zarar etmesi kaçınılmaz.

İşte, daha şimdiden “Yine çark etti!” sesleri ayyuka çıktı.

Fox TV’de o asparagas “haber” gösterilince “Doğru!” demişti.

Şimdi…

İşler bu noktaya gelmişken;

“Ben aslında ona ‘doğru’ dememiştim. Ben, ‘Erdoğan’ın partimizin içişlerine müdahale ettiği doğrudur’ demek istemiştim” demez mi!

Komik, zira, asparagas “haber”, “Külliye’de bir CHP’linin ağırlandığı” iddiasına dayanıyordu.

Kılıçdaroğlu, gösterilen bu “iddia”ya “doğru!” dedi.

Hatta “ismi bildiğini ancak vermek istemediğini” ima etti.

“Külliye’de ağırlama iddiası doğrudur, bunu biliyorum ama isim vermek istemiyorum!”dan başka bir mânâ çıkartılabeleri dediklerinden?..

“Erdoğan’ın haberde iddia edildiği gibi bir CHP’liyi ağırlayıp ağırlamadığını bilemem ama bizim içişlerimize karıştığı biliyorum.” diyebilirdi, öyle demedi.

Haber gösterilince…

“Doğru” dedi.

O haberi doğruladı!..

Destekledi!

Şimdi, tutmuş, “Ben aslında şey demek istediydim” yoluna sapıyor ki…

Tabanın “idrakini” böylesine küçümsemekle de kaybetmiş oluyor.

Böyle yapacağına, “aldatıldım” diyebilirdi, olamaz mı yani, hiç mi olmadı?..

Koltuk kaygısı yaşayan bundan dolayı da kolayca dolduruşa gelebilen bir “genel başkan” havası var onda.

Böyle bir tezgâha “düşebilmesini” başka neyle izah edelim;

“CHP’yi yönetmek devleti yönetmekten çok daha zor!” da ne demek?..

Rahmi Turan imzalı “söylenti”nin üzerine “FOKS”lama atlamak da ne demek?

Külliye, Kemal Kılıçdaroğlu’nun gitmesini niye istesin ki, her durumda işine yarar bir “Bay Kemal” olarak kodlanmış bir kere.

Endişe etmesine de gerek yok, gidecek, götürülecek değil, devam eder böyle ağır aksak.

****************

İmamoğlu’nun Yolu Açılıyor!..

Bu tezgâhın, olayın dışında olsa da İmamoğlu’na yaradığını düşünüyorum.

“Organize” bir kurgu bu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun da Ekrem İmamoğlu’nun da çaplarını çok aşıyor.

Bir “el” İmamoğlu’nu iyice “büyütmek” istiyor.

Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini kazanması, kendisinin “uygun isim” olması kadar, “şartların” onun aday gösterilişinden çok önce “olgunlaştırılmasıyla” ilgili değil mi?

Gezi Olayları’nda benzemezler bir araya getirilmedi mi, “Büyük Atatürk”ün resminin yanına en olmayacak tiplerin resimleri yerleştirilmedi mi?..

Orada her renk temsil edilmedi mi; en “kızıl”ından en “yeşil”ine kadar!..

Benzemezleri bir araya getiren neydi, nerelerde neler oldu, “gizli/yarı gizli” ittifakların yolları nasıl döşendi?

Gezi’deki “dış” etkileri açık bir şekilde görmedik mi?..

Oraya farklı niyetlerle, hatta büyük bir bölümü “eğlence olsun” diye takılan gençlerimiz, bir büyük oyuna âlet olduklarını nereden bileceklerdi?

Gezi Olayları’nda kurulan tezgâhın sonrasında nasıl “yürütüldüğünü” kavrayabilirsek ve nasıl sonuç aldıklarını görebilirsek, meseleyi epeyce çözmüş oluruz.

Mesele Kılıçdaroğlu meselesi değil, İmamoğlu meselesi değil.

Ağaç, böcek, çiçek meselesi de değil.

Muharrem İnce, “Bizans Oyunu” diyor, daha ne desin!..