Kılıçdaroğlu için büyük fırsat!
Türkiye'ye 20 gündür, 28 Şubat'ın sotedeki tüm aktörlerinin yeniden uyanıp başrol oynadığı çok tehlikeli bir "film" seyrettiriliyor.
12 Eylül darbesinden önce Maraş'ta, Çorum'da oynandı. 28 Şubat sürecinde Sivas'ta, Başbağlar'da, Gazi Mahallesi'nde sahneye kondu.
Geçmişte olduğu gibi Türkiye'nin mezhebi fay hatlarını dinamitleyerek toplumsal kaos çıkartacak tehlikeli ve alçakça bir senaryo ile karşı karşıyayız.
***
Ekonomide, dünyanın hali ortadayken Türkiye'deki yatırımların dünyanın dikkatini çektiğini biliyoruz. Bunun ayrıntılarına girmeyeceğim.
Ancak en önemli olay, yüz yıllık Kürt sorununun çözümü konusunda gelinen noktadır. Birilerini tetikleyen, illa ki düğmeye basılmasına iman ettiren şey, 6 aydır ölüm haberlerinin gelmemesidir.
***
Geçen sene liberalinden, solcusuna, sağcısından dindarına şu önermeyi yapmayan yoktu neredeyse: "Kim Kürt sorununu çözerse en az 50 yıl daha iktidarda kalır!"
Ve en az 50 yıllık bu öngörü, birilerini müthiş tedirgin etti. Kanın akmaması, milletin yüzünü güldürürken, bu işten en çok kimlerin rahatsız olduğunu son 20 gündür yapılan "kalkışma" görüntülerine bakarak aklımızın bir köşesine yazalım.
İçteki, dıştaki, siyasetteki, medyadaki, sermayedeki, sendikalardaki ve "derin"lerdeki uyuyan hücrelerin tamamı aynı "oyun"u yeniden vizyona sokmak için "mücadele" ediyor.
***
Geçen Cuma bu köşeden, "Gezi Parkı olduğu gibi kalacak. Topçu Kışlası yapılmayacak" denilse bile Gezi Parkı'ndaki "devrimci" çiçek çocukların, çadırlarını kaldırmayacağını, Park'tan ayrılmayacağını, "Mücadeleye devam" kararı alacağını yazmıştım.
Keşke yanılsaydım ama maalesef, "İç savaş" çıkartma pahasına birileri, rehin aldıkları çocuklara devrimcilik oynatmayı sürdürdü.
Sanatçılar, Taksim Platformu üyeleri ve Gezi Parkı eylemcileri, Başbakan Erdoğan'la 10 saat görüştü.
AVM olmayacağını, parkın kalacağını, yargı sürecinin bekleneceğini, yargıdan olumlu karar çıksa dahi plebisite gidileceği sözünü alan tüm bu temsilciler Başbakan'a, Cumartesi'nden itibaren çadırların kaldırılacağı sözünü verdiler.
İstanbul Valisi de sabaha dek eylemcileri dinleyip onlardan aynı sözü aldı. Fakat Cumartesi "Taksim Dayanışması" adı altında inisiyatifi ele geçiren "devrimciler", artarda yaptıkları açıklamalarla "mücadeleye devam" dediler!
***
Aylar önce çözüm sürecine en büyük zararın, CHP'nin dışarıda kalmasının vereceğini yazmıştık. Çünkü CHP'nin kitleleri mobilize etme potansiyeli ve iradesinin olduğunu geçmiş örneklerden biliyoruz.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, son yirmi gündür, polisi, hükümeti, valiliği, içişlerini "itidale" çağırdı. Önceki gün yabancı basını çağırıp polisi onlara şikayet etti. Ve en son devletin "insanlık suçu" işlediğini söyleyerek uluslar arası "mesajlar" gönderdi.
Ama Kılıçdaroğlu, ilaç niyetine bir kez olsun, yakıp, yıkanları, polise saatlerce taş atarak provoke edenleri, tahrikçileri, Başbakan'a ve ailesine küfredenleri, insanları kışkırtan sözde gazeteci ve tiyatrocuları, parkta "devrimcilik" oynayanları, sabaha kadar tencere tava çalarak komşularını rahatsız eden CHP'li teyzeleri itidale çağırmadı.
***
Tamam CHP flamaları yok meydanlarda ama o kalabalıkların CHP ile aynı motivasyona sahip olduğunu anlamamak için geri zekalı olmak lazım. Sizin "itidale" çağıracak sözünüzün Dersim'den Ankara'ya, Gazi Mahallesi'nden Gezi Parkı'na kadar "ana kitleyi" teskin edeceğini siz de iyi biliyorsunuz.
Sayın Kılıçdaroğlu! Belki hiç Başbakan olamayacaksınız ama şu anda Başbakan'dan bile daha fazla olayları bıçak gibi bitirebilecek "gücünüz" var.
Tamam "Gençler haklı" da bir kez olsun ülkenizin yöneticilerinin de haklı olabileceğini düşünün. Düşmanlık değil rekabeti önceleyin!
Gezi'dekilere verilen sözlerin takipçisi olacağınızı ifade ederek "Evlerine dönmelerini" söyleyin. Bu gerilimi bitirme fırsatını lütfen geri çevirmeyin. Bu sorumluluğu yerine getirmeniz, inanın size kaybettirmez.
Birileri size "ikbal" vaat etmiş olabilir ancak bunun bedeli memlekete kıymak olmamalıu2026