Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Haziran 2017

'Kılıçdaroğlu' -aslında- ne yapmak istiyor?'

Kemal Kılıçdaroğlu, "ABD-İsrail Projesi" için özel olarak seçilmiş bir politikacıdır!..

"Onların adamıdır" demiyorum, "Onlarla anlaşmıştır" da demiyorumu2026

"Onların projesi için uygun adamdır" diyorum sadece.

Gelişine bakın; yıldızının nasıl parlatıldığına ve ne sistemli bir organizasyonla yükseltildiğineu2026

O vakitlerde, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı olan zatı nasıl "harcadığına" bir bakınu2026.

Sonradan "PKK Partisi"ne geçecek olan bu zatı "gayet ayarlı bir şekilde" bitirişineu2026

Ardındanu2026

Ekranda "mat etme" meraklısı Melih Gökçek'e, özel ayarlanmış ortamda, gayet taraflı bir "gazeteci"nin yönetiminde "ekran mağlubiyeti" tattıran "ilk adam" olarak ününe ün katışına!..

Melih Gökçek'e tuzaktaki ustalığa bakın!,,

Sonrau2026

Eş zamanlı olarak, zamanın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın yıpratılmasınau2026

Şöyle geriye dönüp bir bakın:

Sonra, o kaset olayıu2026

"Kimler üzerinden" servis etti FETÖ o kasedi, hatırlayın.

Bir yandan AK Parti'nin yara almasını, diğer yandan da Kemal Kılıçdaroğlu'nun önünün açılmasını ne biçim sağladı!..

FETÖ bu işe, Bugün TV, Samanyolu gibi "kendi" medya organlarını bulaştırmadı ustalıkla.

Hepimiz çok iyi bilmekteyiz ki, Pensilvanya'daki FETÖbaşı bu türden kurguları yönlendirebilecek bir kafa yapısına, akla, zekaya, birikime vs. sahip bir zat değil.

Kemal Kılıçdaroğlu'na CHP Genel Başkanlık yolunu açacak bir "kaset tezgahı" FETÖ üzerinden kurulduysa, evet, bu bir "Kontrollü Darbe"dir, bu "Kontrollü Darbe"yi gerçekleştirerek Deniz Baykal'ı alaşağı edenler, bunu mutlaka "bir takım amaçları" gerçekleştirmek için yapmışlardır.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun "getirilişi" mutlaka bir takım amaçlara "hizmet" ediyorduru2026

Elbette, boşuna değildir.

Elbette, Türkiye'nin yararına değildir!..

Kılıçdaroğlu'nun hal ve hareketlerine dikkat!.

Deniz Baykal'ı "kaset"le devirerek, Kemal Kılıçdaroğlu'na yol açanlar, öncelikle neyi hedeflediler?..

Uzun süredir bunun cevabını arıyorum.

Bunun için de, Kemal Kılıçdaroğlu'nun hal ve hareketlerini dikkatle takip ediyorum.

Gezi olaylarından bu yana yaptıklarına bir bakın:

Öncelikle, CHP tabanını çok daha "kavgacı", çok daha "sert" bir kıvama getirmeye çalıştı.

Teşkilatlarda "çetin" isimleri öne çıkarttı, böyle bir kadro kurdu.

Sonrau2026

Derin Sol'un bir takım "örgüt"leriyle ilişkilerdeki hasarları onardı, "ulusalcı" Deniz Baykal'ın CHP'den uzaklaştırdığı "örgütlerin" desteğini aldı.

Gezi olaylarında ambulans, otobüs yakanları, esnaf yağmalayanları "alınlarından öpüş" bu yolda attığı dikkat çekici adımlardandı.

Şiddete destek veren "bildirici" akademisyenlere kol kanat germesi de, "Derin Sol" örgütler nezdindeki itibarını arttırdı.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu süreçte "malu00fbm" derin sol örgütleri rahatsız edecek tek bir laf etmek bir yana, tüm gücüyle onların arkasında olduğunu göstermesi de kayda değer bir durumdu.

CHP'nin kasetle gelen Genel Başkanı, Erdoğan'la çatışması gittikçe şiddetlenecek olan FETÖ unsurlarını arkasına alacak çıkışları da ihmal etmedi.

"Ergenekon Kumpası"nı kuran FETÖ'nün el konulan medya organlarına, şirketlerine sahip çıkarken, CHP tabanından kayda değer tepkiler almayacağını biliyordu Kılıçdaroğlu.

Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı, FETÖ medyasına, FETÖ şirketlerine desteği "kabul edilebilir" kılacaktı ve nitekim öyle olduu2026

CHP tabanı, bir vakitler "laikliği ortadan kaldırmaya çalışmakla" suçladığı FETÖ'ye göz kırpılmasına neredeyse hiç tepki göstermedi.

"Düşmanımın düşmanı, dostumdur!" mevzuu!

Kemal Kılıçdaroğlu'nun izini sürmeye devam edelim:

CHP'nin kasetle gelen Genel Başkanı, bu süreçte Saadet Partisi ile de yakın ilişkiler içinde olmaya özen gösterdi.

Bu çerçevede "Eski Faziletli" Mehmet Bekaroğlu'nu parti yönetiminden ve parti tabanından gelen tepkileri göğüsleyerek, icabında "kadın kontenjanı"ndan parti yönetimine alarak sırtlamasını da bir yere not etmek lazım.

Kılıçdaroğlu'nun Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı ortak paydasında buluştuğu kimi Saadet yöneticilerinin önemi, elbette sahip oldukları"oy oranı"yla ilgili değildi.

Saadet, yüzdelerle de değil, artık bindelerle ifade edilebilen bir oy desteğine sahip bir parti ama AK Parti'yle "kardeşlik" bağı var.

(Celal Kılıçdaroğlu ile Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki kardeşlik bağı gibi bir şey bu.)

Sonrau2026

Bir de Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli'ye aynı ölçüde düşman olan kimi Sözde Ülkücüleri de avucunun içine almayı bildi Kemal Kılıçdaroğlu.

Evetu2026

Şu ana kadar neler dedik, şöyle bir toparlayarak ilerleyelim:

Kemal Kılıçdaroğlu, kasetle getirildikten sonra, CHP teşkilatındaki "mücadeleci" adamları öne çıkarttı.

Eş zamanlı olarak Derin Sol'un "örgütleri"yle ilişkileri tamir etti.

FETÖ çevrelerinin Erdoğan'a yönelik kin ve nefretinden istifade için bu kesimi "kafaya" almaya çalıştı.

Saadet Yönetimi'ni aynı şekilde kafaladı!..

Bununla birlikte, uzunca bir süredir Sayın Devlet Bahçeli'nin yönetim tarzından memnun olmayan ya da orada kendisine "yükseliş imkanı bulamayan" bir takım kifayetsiz muhteris sözde ülkücüleri de "avucunun içine" aldı.

Bunları yaparken,

Batıyla ilişkilerde son derece özenli davrandı ve aynı zamanda "Dindarları rencide edecek" tavırlardan da kaçınmaya çalıştı, başörtüsünün Askeriye'de bile serbest bırakılmasına yönelik tepkisini içine hapsetti.

Bugünlerde sürdürdüğü sözde "Adalet" yürüyüşü için yayımladığı 12 maddelik "önlem genelgesi"ndeki "Sizi protesto edenlere alkışla karşılık vereceksiniz!" mevzuu da mühim bir "PR" çalışması...

"AK Partililerin üçte ikisi yürüyüşe HOŞGÖRÜ ile bakıyor!" sonuçlu kamuoyu araştırması(!)da bu çerçeveye yerleştirilsinu2026

Bütün bunlaru2026

Ve sizin aklınıza gelebilecek diğer Kılıçdaroğlu adımları neyi hedefliyor?..

Yavaş yavaş oraya geliyorum:

Bir kereu2026

Hiç kimse kafayı kuma gömmesin; "kasetle getirilen" Kemal Kılıçdaroğlu'nun stratejisi önemli ölçüde "başarılı" oldu.

Referandumdan çıkarttığı yüzde 48.5 kendisi açısından başarı.

Öncelikle "AK Parti içindeki" sancıları iyice gün yüzüne çıkartmayı hedefliyordu, bu oldu.

Kemal Kılıçdaroğlu, "kenara alınacağı" ana kadar ilerleyişini sürdürecek gibiu2026

Kendisinden sonrası için deu2026

İşte bütün mesele bu noktadau2026

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan sonrası, aynı zamanda Sayın Erdoğan'dan sonrası!..

Hem CHP'nin, hem muhalif ülkücülerin, hem "Kızgın Saadetçilerin" desteğini alabilecek...

Bir, "isim."

"O İsim" CHP'li değil!..

Olamaz, zira bir CHP'li, bu milletten asla ve kat'a kendisini zirveye taşıyacak desteği bulamaz!

O kişiu2026

"Muhafazakar Takımı"ndan çıkacak!..

O kişiu2026

Öyle tahmin ediyorum ki, "aday" olacak.

O kişiu2026

"Ben" diyecek,

"Gelirsemu2026 Başbakanlık Sistemi'ni geri getireceğim."

"Gelirsemu2026 Ekonomiyi düzlüğe çıkartacağım."

Bugünlerdeu2026

Kemal Kılıçdaroğlu'na "ustaca" destek veren "ana akım medya"da Recep Tayyip Erdoğan ve Binali Yıldırım'ın, "Faizi düşürmezseniz düşürtmesini biliriz!" yollu çıkışlarına tepkiler organize ediliyoru2026

Ve bu medyada, "Finans dışı özel kesim şirketleri"nin borçluluk düzeylerinin son 15 yılın en yüksek seviyesinde olduğuna yönelik vurgular gittikçe kuvvet kazanıyor.

Israrla;

"Yönetim, 'banka faizlerini' düşürtmek yolundaki ısrarına devam ederse, 'Ekonomik kriz çıkar'!" diyor ana akım medya!..

Ekonomik kriz çıkarsau2026

"Kurtarıcı" lazım olur.

Kurtarmak da muhafazakar işi!..

Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı "zemini" o "kurtarıcı"ya uygun hale getirmek.

Buraya kadar, birçok şey yazdık.

Kılıçdaroğlu'nun "aklındaki" kurtarıcıyı vakti gelince yazarız!..

KOÇ HOLDİNG "HARVARD" İLE ÇALIŞIYOR!..

Koç Topluluğu hakkındaki kanaatlerim bilinir;

O berbat 28 Şubat sürecinde nasıl, kimlerin yanında yer aldılar, bundan dolayı KOÇ ile ne kavgalarımız oldu, bilen biliru2026

Yaniu2026

Sevmem pek!..

Lakinu2026

Takdir ettiğim yönleri de yok değil.

Meselau2026

Koç Holding, tüm Koç topluluğu üst düzey yöneticilerinin katıldığı "Liderlik Programı"nı (Personel Development) Harvard Business School ve MCKinsey işbirliği ile başlatmış.

Koç Holding İnsan Kaynakları Birimi, topluluk üst düzey yöneticilerine dünyanın en güçlü eğitim organizasyonunun desteğini sunuyor.

Hani diyorum ki;

Koç'un bu hamlesi, "bizim" muhafazakar "holdinglere" de emsal olsa.

Hizmet içi eğitim haniu2026

Bizimkilere ne uzak!