Kılıç ve Kalemin Sultanı Kadı Burhaneddin
Sivas Sultanı Kadı Burhaneddin, müderris, kadı, vezir, naip, bey ve hükümdarlık görevlerini kısa bir ömre sığdırmış ender bir bilge sultandır. O, Türk, İslâm ve İran geleneklerini kendisinde toplayan cesur bir başkanlık sergilemiştir.
Anadolu’daki beylikleri bir araya toplayarak merkeziyetçi ve mutlak bir hükümdarlık fikrini amaçlamıştır. Bunun için fetihçi bir ruhla muhalif ve rakiplerini azil, tevkif ve idamla tasfiye etmiştir. Ancak o, farklı bir yönetim anlayışı ortaya koymuştur. Alışıldığı üzere aldığı kaleleri yıkmadığı gibi, yanlarına küçük kaleler inşa eden Kadı Burhaneddin, kendisine suikast düzenleyenleri affedebilecek kadar bağışlayıcı bir yönetici olmuştur.
Kadı Burhaneddin için, “sultansız halk, ruhsuz cisim gibidir.” Bundan dolayı temkinli ve basiretle hareket eden Kadı Burhaneddin istişareye başvrurur, önemli kararları tek başına almazdı. Divanı toplar, diplomasiyi de kullanarak, savaş ve barış kararlarını danışarak alırdı.
Yerinde gösterilmeyen cesareti, akıl ve şeriata karşı bir tutum olarak görür. Harp esnasında ordusu dağıldığında bile asla pes etmez, tek başına kalsa bile savaşmaya devam ederdi. Ancak onun için savaşta geri çekilmek utanç verici bir durumdu.
Halkın büyük sevgisine muhatap olan Kadı Burhaneddin, sefer dönüşlerinde ganimeti askerlerine adil bir şekilde dağıtırdı. Onun insan kazanma sanatı, ihanet edenleri bile bağışlayacak kadar geniş bir yürekliliği ortaya koymaktaydı. Hatta kendisine saldıranlara bile sabır ve tahammül yolunu seçerdi.
Soğukkanlı ve sağlam bir irade sahibi olan Kadı Burhaneddin, öngörü ve önsezisiyle sabreder ve öfkesini kontrol ederdi. Onun için fevri ve ani karar ve hükümler vermezdi.
Yönetim felsefesini, tedbir ve ihtiyat üzerine bina eden Kadı Burhaneddin, güçlü bir istihbarat teşkilatı kurarak, idare stratejisini sağlam temeller üzerine inşa etmişti.
İnsanların kalpleri kazanmayı idare etme sanatı olarak benimseyen Bilge Sultan’a göre, ‘kale ne kadar sağlam olursa olsun, yiyecek ve içecek olmadan oranın savunulamayacağı’ düşünürdü.
Kadı Burhaneddin, isabetli tedbirler alarak engin bilgisiyle savaş alanındaki cesaret ve kahramanlığıyla halkının ve ordusunun sevgisini kazanmıştır. Bununla birlikte o, siyaset ve ahlâka önem veren bir Sultan olarak, vefa, arkadaşlık ve dostluğun en büyük güç olduğunun da farkındaydı.
Erdemli siyasetin şartlarını yerine getiren Kadı Burhaneddin, kılıcının kesiciliği (adalet) ile kaleminin (şeriat) üstünlüğünü birleştirdi. Devletin gücünü, din ve şeriatın şerefiyle bir araya getirip ülkeyi, erdemli ve mutlu bir hale dönüştürdü.
Kadı Burhaneddin, adalet ve iyilik erdemleriyle süslenmiş bir hükümdarı, din ve devlet işlerinin yürütülmesi için bir zorunluluk olarak görür. Onun için başkan, yanlışlık, beceriksizlik ve kusurdan kendini kurtarmalıdır. Hakiki başkan, iyi, kötü, eğri, doğru arasında insaf ölçülerine göre ayrım yapmalıdır.
Kadı Burhaneddin için, kılıç, savaş ve barış zamanlarında dostları güldürür, düşmanları ağlatır. O, kendisinin emriyle yazılan Bezm ü Rezm isimli kitapta ifade edildiği gibi, savaşta yırtıcı kurt ve kurnaz tilki gibidir.
Bilgili, cesur ve kahraman bir sultan olan Kadı Burhaneddin, adaletle hareket eder, isabetli kararlar verirdi. Halkın arasında akraba ve yabancı ayrımı yapmaz; bilgi ve gayretiyle devletini ve halkının refahını yükseltip mutluluk içerisinde olması için durmadan çalışırdı.
Savaş sanatını bilen ve stratejiler geliştiren Kadı Burhaneddin, ilim ve hikmet dostu, meseleleri çözücü bir yönetim sergilemiştir. Onun idare sanatı şu prensip üzerine kuruludur: “Padişahlık ve peygamberlik, bir yüzükteki iki mücevher gibidir. Ne din olmadan padişahlık tahtı ayakta durabilir, ne de dinsiz padişahlık devamlı olur.” (Bezm ü Rezm)
Kadı Burhaneddin için gerçek hükümdar, malı, mülkü, toprağı, çok sayıda askeri olan ve herkes tarafından tanınan biri değildir. Gerçek Sultan, halkının refah ve mutluluğunu düşünen, isabetli tedbirlerle toplumun düzenini sağlayandır. Eğer hakiki başkan, bunları sağlayamazsa, hazineden, defineden, ordudan ve hizmetçiden mahrum kalır.