Kılıç hakkı ve Ayasofya’nın yiğidi…
Ayasofya ile alakalı çok yazı yazanlardan biri de bu fakirdir. 13 Mayıs 2013’de ‘Ayasofya yiğidini arıyor’ isimli yazımda, zaten o yiğidin kim olduğuna canı gönülden inanmıştım. Son günlerde, Muhterem Reis’imiz Erdoğan’ın Ayasofya hakkında ki sevindirici açıklamaları o yiğidin ayak seslerini iyiden işittirir oldu. Zaten 18 senelik bu muhteşem eserlerin, çalışmaların kılıç hakkı da; Ayasofya’yı ibadete açmak olacaktır.
Yine bir yazımda ‘Fatih’in koparılan madalyası: Ayasofya’ demiştim. Erdoğan o madalyayı yeniden dedesinin göksüne takmakla eski Türkiye adına dedesinden af dilemiş olacaktır. Ve başka bir yazımda ‘Ayasofya’nın açılması devletin tövbe etmesi demektir. Tövbenin makbulü uzatılmadan, zamanda yapılanıdır. İnsanın tövbesi, kurumların tövbesi, bir de devletlerin tövbesi vardır. Geçmişte milletine yapılan yanlıştan dolayı vicdanlı bir lider çıkar ve derki: “Yanlış yaptık.” Bu yiğitçe davranış en azından açık kalan yarayı sarar ve zamanla acısı unutulur. İnsanın istiğfarı kendini iç huzura kavuşturduğu gibi devletlerin istiğfarı ise toplumları huzura kavuşturur ve yüceltir.’ Diye ifade etmeye çalışmıştım.
Zaten Dersim için, eski Türkiye adına, özür dileyerek bir yiğitlik yapmamış mıydı? Erdoğan sadece ülke yönetmiyor; eski yaraları da sarıyor. Eski yaraların sızan kanlarını siliyor, itina ile sarıyor... Yıllarca inancımıza yapılan her saygısızlık ve baskılar ve de zulümler inançlı insanlarda öyle yaralar açmıştı ki...
Dedelerimizin bizlere yaptığı hayırlı dualar netice verdi ve Allah ülkemize Erdoğan’ı nasip etti. Kaderi ilahide bu millete hizmetkâr olmasından dolayı elbette O’na da bir kılıç hakkı verecekti. Madem Fatih’in kılıç hakkı Ayasofya’nın cami olmasıydı, her türlü engellemelere rağmen, bu millete çoğunluğunu unuttuğumuz hizmetleri yapan Erdoğan’ın kılıç hakkı da Ayasofya’yı yeniden cami haline getirmesi olacaktır. Kılıç hakkının ne olduğunu bilmeyenlerin kapattığı Ayasofya’yı ancak kılıç hakkının ne olduğunu çok iyi bilen birinin açması büyük bir hak olacaktır. Hele bir de imam olarak geçip, ilk namazı kıldırması uykuda olan İslam dünyasının kutlu uyanışına bir sebep olur ki... Erdoğan’ın 18 senelik muhteşem hizmetlerinin kılıç hakkı Ayasofya’da namaz kılınacağı gün sadece Müslüman’lara kutlu uyanış olmayacak, beddua bulutunun da dağılışı olacaktır. Sultan Fatih, mazlum Menderes ve Ayasofya’nın sancısını çekmiş Bedüzzaman gibi samimi Müslümanlar Reis’imizi yürekten alkışlayacaklardır… İnşallah o güzel günde Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyimiz de Üstadımızın yaşayan varisi olarak temsilen bulunacaktır.
Batı ne derse desin, hiç umurumuzda değil. Yıllarca batı ne der tehdidiyle şeytanın isteklerini bize dayattılar... Allah’a şirk koşan Batı için ‘ne derler’ diyerek maddi ve manevi terakkimizin önüne geçtiler... ‘Batı ne der’ diye bizi elli sente bile muhtaç ettiler, yerli silaha, yerli ve milli olana hep takoz koydular, ahlaksız Batı’nın bizi esir etmesine tam destek oldular… Şimdi Ayasofya şalteri, Peygamber müjdesine nail olmuş dedemizle yeniden kuvvetli bir bağın oluşturulması için indirilecek, sadakatimiz yeniden aydınlanacak…
Ey İslam düşmanları: Hiç boşuna kudurmayın; Ayasofya İslam’ın sembolüdür, Ayasofya bütün kültürlere ait değildir! Ayasofya İslam’ın bahadır evladı Fatih’in kılıç hakkıdır. Evet, on binlerce camimiz var ve camiler dolmuyor ama camileri doldurmayan vatan evlatları bilirler ki; Hazret-i Peygamber'in medh ü senâsına mazhar olmuş Fatihin bedduasının giderilmesi de büyük bir meseledir. Ayasofya Türk Milletinin kalbidir; o kalbin yeniden atması hücreleri uyandıracak ve diğer camilerin dolup dolup boşalmasına vesile olacaktır. Yazımı ‘Fatih'in koparılan madalyası: Ayasofya’ isimli yazımdan bir alıntı yaparak bitiriyorum.
Sesi dikkate alınmayan, Bediüzzaman ve bir avuç kahramanın çığlıklarını şimdi milletin fısıltısını bile dikkate alan, güçlü irade duymaya başladı ve “Ben Ayasofya’nın yiğidiyim” diyecek. Madalyonu tekrar milletimizin boynuna, âlemi İslam’ın boynuna takacak. İnanıyoruz bu kahramana ve de bekliyoruz. Artık harareti artan Ayasofya’nın Ağzına beş vakit namaz zemzemi damlatılsın ve kendine gelsin. Zira bu şekilde biz kendimizde değiliz...