Dolar (USD)
34.62
Euro (EUR)
36.33
Gram Altın
2925.25
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Ekim 2020

Kıbrıs'ın siyasi tablosu, Türkiye'ninkine ne kadar da benziyor böyle!

Kıbrıs’taki Cumhurbaşkanlığı seçiminden son derece “öğretici” mesajlar çıktı.

Dikkatinizi çekmiştir mutlaka;

Ersin Tatar ile Mustafa Akıncı’nın elde ettiği sonuçlar, adeta Türkiye’deki durumun kopyası:

Kabaca yüzde 52’ye yüzde 48!

Sayın Erdoğan da seçimi yüzde 52 ile almıştı.

Tabii, “Kıbrıs’taki durum”dan farklı olarak ilk turda bitirmişti işi Sayın Cumhurbaşkanı.

Bu fark bir yana, Kıbrıs’ta da “Yüzde 52’ye 48’lik” tablonun olması dikkat çekici.

Türkiye’de en geç 2023’te yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı Seçimi de böyle bir çekişmeye aday.

Kıbrıs’taki ilk tur seçimini değerlendirdiğimiz “Kıbrıs’ı çok zor günler bekliyor!” başlıklı makalemizi şöyle bitirmiştik:

“Aslına bakarsanız bu, Türkiye’ye de işaret eden bir yazı, 2023’e de ‘inceden inceye’ işaret eden bir yazı!..

Bilmem anlatabildim mi efendim?”

Evet, anlatabilmiş olmam lâzım:

Siz ne kadar büyük “alt yapı, üst yapı” hizmetleri sunmuş olursanız olun, ne yaparsanız yapın…

Dün ile bugünü, içinde bulunulan şartlar ile yapılanları mukayese edebilmeyi sağlayacak olan “Şuur”u verememişseniz…

“Manevi Kalkınmayı” ihmal etmişseniz ya da bunun için oturup sağlıklı “projeler” üretememişseniz, süreç aleyhinize işler!..

Evet efendim; sonuçları gördünüz:

Türkiye’nin “bütün gücüyle” desteklediği Ersin Tatar ile Türkiye’ye “bütün gücüyle” saldıran Mustafa Akıncı’nın kapışmasından bizim istediğimiz galip çıktı.

Sonuç bu bakımdan memnuniyet verici.

Mustafa Akıncı devam etmiş olsaydı, Doğu Akdeniz’deki “hak” mücadelemiz büyük darbe alacaktı.

Çok şükür bu olmadı.

Gel gör ki, az daha oluyordu!..

‘Kıbrıs Türkleri’ni, ‘Bebek Katili Rumlar’ın elinden kurtarmak için dünyayı karşısına alan, Kıbrıs’taki Türklerin Anadolu’daki Türklerden çok daha müreffeh yaşam standardına ulaşmasını sağlayan Türkiye, Mustafa Akıncı’nın kazanması halinde çok büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaktı.

Sayın Erdoğan, “doksan artı”da topu ayağına alıp, Ersin Tatar’a “yüzde yüz gollük paslar” atmasıydı, bu seçimin sonucu çok farklı olurdu.

Bugün çok farklı ve çok acı şeyler konuşmak mecburiyetinde kalırdık!..

Kıbrıs şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak, gazilerimizin kalplerine “kurşun” gibi inecek bir sonuç olurdu bu.

Şükür, Türkiye’nin “sonuna kadar” destek verdiği Aday kazandı.

Amma velâkin, Türkiye’nin tüm gücüyle karşı çıktığı Aday da kendisi açısından “iyi” bir sonuç aldı!..

İlk turda, Türkiye’nin desteklediği Aday Ersin Tatar yüzde 32.3, karşı çıktığı Aday Mustafa Akıncı yüzde 29.6 oranında oy elde etmişti.

İkinci turda, aradaki fark aşağı yukarı aynı kaldı; Ersin Tatar yüzde 51,74, Bağımsız aday Mustafa Akıncı yüzde 48,26.

Bu sonuçları değerlendirirken, bardağın dolu tarafına bakarsanız elbette “çok memnun” olursunuz.

Ben bardağın her iki tarafına da bakmaktan yanayım.

Dolu tarafı güzel ama boş olan kısım da neredeyse dolu olan kadar!..

İlk tur seçiminden evvel, “Mustafa Akıncı Yalnız Değildir!” başlıklı bir yazı kaleme almıştık.

Orada; ekranların müdavimleri İsmail Saymaz, Adil Gür gibi “çok bilmişlerin” aksine, bu seçimi Ersin Tatar’ın kazanacağını belirtmiştik…

“Ersin Tatar kazanacak ama Mustafa Akıncı’da çok büyük oranda oy alacak!” şeklindeki tahminimiz isabet kaydetti.

Ve bu isabet kaydedişimiz de endişelerimizde ne kadar haklı olduğumuzu bir kez daha gösterdi.

Türkiye için “Yüzde 52’ye Yüzde 48’lik sonuç” büyük bir başarı değildir!..

Bardağın dolu tarafında Akıncı’nın gitmesi vardır.

Boş tarafında da “Kıbrıs gençliğinin kayıp gitme tehlikesiyle karşı karşıya olması.”

Kıbrıs Seçimi’nin Türkiye siyasetini ilgilendiren mesajı ise malûmdur…

Kıbrıs’taki siyasi tablo ile Türkiye’dekinin aşağı yukarı “aynı” olması bir şeyler anlatmıyor mu?..

İLK TUR SONRASI KALEME ALDIĞIMIZ YAZIDAN

Okuyucumuz geriye dönecek de, iki yazı arasındaki bağlantıyı kuracak…

Bu zamanda çok zor!

İyisi mi, ilk tur seçimi sonrasında kaleme aldığımız yazıdan bir bölümü buraya alalım.

Okuyucumuza kolaylık olsun:

“Mustafa Akıncı, ‘Türkiye’yi böylesine hedef almasına rağmen’ KKTC vatandaşlarının bu kadar büyük bir kesiminden nasıl destek alabiliyor?..

Kıbrıs’ın nerelere savrulduğunu en az 50 yazı, en az 100 haber, en az 150 konuşma ve en az 1000 sosyal medya mesajıyla anlatmaya çalışan…

Yetkilileri, yetkisizleri harekete geçmeye çağıran bendeniz, şimdi de ‘Hiç olmazsa bu sonuçlar uyandırsın bizi!’ diyorum.

Türkiye’nin KKTC’nin maddi ihtiyaçlarının karşılanması noktasında her türlü desteği verdiğini ancak işin ‘maneviyat’ tarafını büyük ölçüde ihmal ettiğini söylediğimizde…

Kıbrıs’ta yabancı ajanların cirit attığını, Kıbrıs gençliğinin beyinlerinin zararlı malzemelerle yıkandığını, Kıbrıs’ın en stratejik arazilerinin son derece zararlı gruplar tarafından satın alındığını, cami inşası için vakfedilen arazilerin ‘berbat işler’ için kullanıldığını, ecdat yadigârı eserlerimizin perişan durumda olduğunu ‘haykırdığımızda’…

Konjonktürel aydınlar’ın bir bölümü sessiz kaldı, bir bölümü de ‘Ne yani, bizi yönetenler senin kadar düşünemiyorlar mı?’ diyerek işi başka mecralara taşıdı.

Sonuçta…

İşte olan, işte seçimin ilk tur sonuçları!

Bu yazdıklarımıza karşı çıkanlardan bir bölümü, samimiyetle ‘Ne yani, Kıbrıs’ın maneviyatına bundan önce önem veriliyordu da, şimdi mi önem verilmez oldu. Kıbrıs’ın maneviyatı için yapılanların büyük bölümü bu dönemde yapıldı.’ diyebilirler.

Biz de bu itirazı haksız bulmayız.

Elbette, bu dönemde ‘manevi kalkınma adına” yapılanları yok saymak haksızlık olur.

Bununla birlikte, geçmişle bugünü kıyaslamaktan öteye geçip, ‘Bugün elimizde olan imkânların ne kadarın ne şekilde kullanıldığını veya kullanılmadığını’ da göz önünde bulundurmakta fayda olduğunun altını çizeriz.

Yeterince alkışçı ya da her yapılanı karalayıcı var bu ülkede, bırakın ‘dostça ikaz edenler’ de olsun.

KKTC seyahatlerinde gördüğümüz odur ki, özellikle genç kesim, Türkiye’yi hedef alan menfi propagandanın etkisi altında.

Onlara gerçekleri anlatacak kişi ve kurumların sayısı son derece az ve etkinlikleri ise ‘yok’tan biraz daha fazla!..

KKTC’de ağır bir ‘Laikçi-Derin Sol’ baskı var.

Rum tarafında ise, ‘Ruhban Sınıfı’ çok etkili, onlarda ‘Lâiklik’ denilenin ‘L’si bile yok.

Türkiye’deki ‘Yeni CHP-HDP ittifakı’nın Kıbrıs’taki faaliyetleri de, ‘Ana Vatan ile Yavru Vatan arasındaki bağları’ zayıflatmayı hedef alan ‘mesajlar’ içeriyor.

KKTC’nin Türkiye’den kumar, eğlence gidiş gelişlerinin gerçekleştirildiği bir ‘kaçış hattı’ alarak görülmesi ise ayrı sıkıntı.

Kıbrıs dendiğinde, bizdeki çoklarının aklına ‘Milli Mücadele Ruhu’ndan çok…

Bu güzelim toprakların ‘Arz-ı Mev’ud Hayali’ sınırları içinde olmasından çok…

Kıbrıs’ın Manevi Bekçisi Hz. Hala Sultan’dan çok…

Olmadık şeyler, pek kötü şeyler geliyor!..

Türkiye, gerek ilgili resmi kurumları ve bence çok daha önemlisi; sivil toplum örgütleri, medyası, üniversiteleri aracılığıyla Kıbrıs’ın ‘esas ihtiyaçlarını’ karşılama hususunda çok daha etkili olmalıydı.

Küçücük Kıbrıs’ın her gencine bir şekilde ulaşılmalı, onlara ‘gerçekler’ en uygun usullerle anlatılmalıydı.

Bunları yazdık ya, bazı okuyucularımız haklı olarak diyecektir ki;

‘İyi söylüyorsun hoş söylüyorsun da, Türkiye’deki gençliğe ulaşılabildi mi ki, Kıbrıs’taki gençliği düşünebilelim!’

Evet, aslına bakarsanız, bu yazı salt Kıbrıs yazısı da değil.

Türkiye’ye de işaret eden bir yazı, 2023’e de ‘inceden inceye’ işaret eden bir yazı!..

Bilmem anlatabildim mi efendim?