Kıbrıs Yoksa Biz de Yokuz
Hayatın her
aşamasında güvenlik birinci derecede önemli bir yer tutar. Kıbrıs’ın Türkiye
için birinci derecede güvenlik meselesi olduğu tartışmasız bir gerçektir. O
hâlde önce güvenlik kavramına kısaca bir göz atalım.
Güvenlik Arapça da ‘’emn’’ kökünden türemiş bir isim olan ‘’emân’’ güven, güvence, güvenlik manasına
gelir’’ Eski Türkçe de ‘’kefalet’’
anlamına gelen ‘’oka’’ yaklaşık
manayı ifade eder. İngilizce de ise, ‘’tasasız,
kedersiz’’ anlamlarına gelen Latince ’securitas’tan türetilmiştir. Kısacası
güvenlik; karşıtı olan tehdidin
olmadığı durumdur.
Kısaca tehdit tanımı
Yabancı bir ülkenin
veya örgütün başka bir devletin sınırlarına, ekonomik refahına, vatandaşlarının
fiziksel varlığına zarar vermek niyetinde olması ve bu niyetini
gerçekleştirecek imkân ve araçlara sahip olmasıyla ortaya çıkan güvensizlik
durumuna tehdit deriz.
Demek ki, bir şeyin
tehdit oluşturabilmesi için, birincisi niyetin, ikincisi o niyeti gerçekleştirebilecek potansiyelin olması gerekir. Bir ülkenin karşılaşabileceği tehdit coğrafya, zaman ve insan faktörünün
oluşturduğu üçgenden bağımsız olamaz.
Coğrafi açıdan Kıbrıs
Türkiye, yakın ve
uzak çevresinde bulunan ülkelerden farklı olarak gerçekten müstesna bir coğrafi
konuma sahiptir. Bu coğrafi konumun en önemli özelliği üç kıtayı birleştiren
Akdeniz’e uzun bir kıyıya sahip olmasıdır. Akdeniz’in bir parçası olan Kıbrıs,
Türkiye için son derece stratejik bir öneme sahiptir.
Denizlerin Türkiye
için önemi konusunda Amiral Gürdeniz’in, Soner Polat’ın ve Cihat Yaycı gibi
isimlerin gayretleri neticesinde toplumda bir farkındalık oluştu. Türkiye’nin
hayati çıkarları Mavi Vatan ile birlikte Türk Boğazlarını ve Kıbrıs’ı merkeze alan güvenlik ve dış
politika uygulamasındadır.
Zaman
Dünyadaki bütün
çatışmalar bir zaman diliminde gerçekleşmektedir. Ancak çatışmaların ‘’zamanı’’ ülkelerin iç ve dış gelişmelerine
bağlı olarak gelişir. Örneğin ‘’Arap Baharıyla’’ Suriye’nin istikrarsızlaşması
PKK tehdidini, Doğu Akdeniz’de doğalgaz keşfedildikten sonra Kıbrıs’ta çatışma
riskini artmıştır.
İnsan
Soyut olan devlet
kavramını kurallarla somut haline getiren insandır. İnsan ise çıkarcıdır.
Genelde devletlerin uyuşmayan çıkarları çatışmaları doğurur. Türkiye, Doğu
Akdeniz’de keşfedilen zenginlikleri adalet ve barış temelinde paylaşmayı teklif
ederken, Yunanistan sömürgecilere güvenerek Türkiye’yi denklem dışı bırakmaya
çalışmaktadır. Doğu Akdeniz’de gerilim artarken, Kuzey Kıbrıs Türk tarafı 18
Ekimde yeni bir Cumhurbaşkanı seçti.
Kıbrıs seçimi
Devletlerarası
ilişkiler; rekabet, gerilim ve işbirliği üzerinde yürür. Rekabet gerilimi
üretir ama doğru bir siyaset işbirliğini mümkün kılar. 18 Ekimde Kıbrıs Türk Halkı
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Ersin Tatar’ı seçerek doğru bir siyasi karar
vermiştir. Çünkü rakibi Mustafa Akıncı’nın medyaya yansıyan ifadelerinden sonra
seçilmiş olsaydı hem Kuzey Kıbrıs’ı hem de Türkiye’nin güvenliğini riske
atardı.
Dünya üzerinde
hiçbir ülke jeopolitik gerçeklere sırtını dönemez. Bağımsız görünen en güçlü
ülkeler bile, jeopolitik denkleme uygun hareket ettikleri müddetçe varlıklarını
sürdürebilirler. Beklentimiz odur ki, Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanlığına seçilen
Sayın Ersin Tatar, Türkiye’yle birlikte üreteceği siyaset bölge barışına katkı
sağlasın.
İstanbul
Üniversitesinde akademisyen olan dostum Şükrü Sim’in bana gönderdiği bir
mesajda, Türkiye için Kıbrıs’ın jeopolitik önemini çarpıcı bir şekilde şöyle
ifade etmişti: ‘’Kıbrıs yoksa biz de
yokuz’’
Not: Adalar
Deniz’inde olan deprem neticesinde İzmir’de hayatını kaybeden vatandaşlarımızın
ailelerine başsağlığı diler, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar dilerim.
İzmir yüreğimizi yakarken, kendini bilmeyen bazı sefihlerin Cadılar Bayramını
kutlamasını kınıyor ve toplumdan özür dilemeye davet ediyorum.