Dolar (USD)
34.47
Euro (EUR)
36.40
Gram Altın
2951.92
BIST 100
9356.86
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Ocak 2021

Kibir üzerine önemli bir kitap

(AHMET YASİN ALDI)

Sözlük anlamı büyüklük olan kibir; alçak gönüllülüğün aksine kişinin kendini üstün görmesi, başkalarını aşağılamasıdır. Ancak kelime daha çok birinci anlamında büyüklenme, böbürlenme manalarında kullanılır. Halk arasında pek hoş karşılanmayan kibir, insanları birbirinden uzaklaştırır, ilişkilerini zayıflatır, kibirli bireyin toplumdan dışlanmasını sağlar.

Türk ve dünya edebiyatından birçok edebiyatçı insanlara kibrin yanlışlığını kavratmak amacıyla eserler yazmış ve insanları bu konuda uyarmaya çalışmışlardır. Bu kitaplardan biri de Fransız yazar Jules Verne tarafından kaleme alınan Zacharius Usta’dır. 1828’de Fransa’da dünyaya gelen ve hukuk okuduktan sonra edebiyata yönelen Jules Verne, daha çok Dünyanın Merkezine Yolculuk (1864), Deniz Altında Yirmi Bin Fersah (1870) ve Seksen Günde Devri Âlem (1873) adlı eserleriyle tanıyoruz. Zacharius Usta ise her ne kadar Jules Verne’in diğer yapıtlarına nispeten pek meşhur olmasa da, üslubu ve anlatmaya çalıştıklarıyla harikulâde bir kitap. Bilimle manevi değerler arasındaki çatışma Jules Verne’in 1854 yılında yayımladığı bu fantastik hikâyenin ana temasıdır.

Birbirine Bağlı Dört Karakter

Dört kişi üzerinden şekillenen eserdeki en önemli karakterimiz, başkahramanımız Zacharius Usta’dır. Anlatılan ince bir işçilikle ürettiği kusursuz saatlerle Cenevre şehrinin gururu olmayı başaran bir saatçinin hikâyesidir. Hayatını bu işe adayan adam, mesleğinin bilime ayak uydurmasıyla saat maşasını icat eder. Her nedense bu icattan sonra kibirlenmeye başlar Zacharius Usta. Günün birinde yapıp sattığı saatlerin aniden durmasıyla hayattan yavaş yavaş soyutlanmaya başlar. Saatlerinden yalnızca biri çalışmaktadır. O saat durmazsa kendisinin sonsuz olacağını düşünür yani insanoğlunun tanrının dengi olacağını... Çalışan saati aramak için yollara düşer Zacharius Usta.

Bir de kızı vardır ustanın. İsmi Gérande olan bu karakterimiz babasına düşkündür, onu çok mu çok sevmektedir. Ayrıca dinine sıkı bağlılığıyla göze çarpan Gérande babasının kibrinin ve günden güne eridiğinin farkındadır. Ancak elinden onun yanında olmaktan, onu gözlemekten başka bir şey gelmez. Zacharius Usta’nın genç çırağı Aubert ustasına düşkün ve ona karşı saygılıdır, usta da çırağını sever hatta ileride ona kızını verecektir. Aubert ustasının vaziyetinin karşısında onu sakinleştirmeye çalışır, ona destek verir. Fakat kendisini işine adayan birini sakinleştirmek hiç de kolay olmayacaktır. Bir de evin hizmetçisi, ihtiyar kadın Scholastique karşımıza çıkar eserde. Bu kadın ağzını pek sıkı tutamayan ancak Zacharius Usta’yı, Gérande’yi ve Aubert’i önemsemekte, onları sevmekte, dahası korumaya çalışmaktadır.

Amaçlanandan Daha Fazlası

Jules Verne, bu küçük ama değeri büyük eserinde kibri şu şekilde tanımlamış: “İnsanoğlunun kaderinin tosladığı en büyük engeldir o. Bütün kötülüklerin anası olan kibre hiçbir mantıkla karşı konulamaz çünkü kibirli insan, tabiatı gereği mantıklı sözlere kulak tıkar.” (s.40)

Eser her ne kadar bilimle manevi değerler arasındaki çatışma üzerinden kibri konu edinse de bunun yanında işine bağlılık, asla pes etmeme gibi önemli hususlara da değinmekte. Bunlara “Hiç şüphe yok ki Aubert diye karşılık verdi Zacharius Usta, sevdiğim iyi bir çıraksın sen, ama çalışırken, parmaklarının arasında sadece bakır, altın, gümüş olduğunu zannediyorsun; benim dehamın hayat verdiği bu madenlerin canlı bir bedenin nabzı gibi attığını hissetmiyorsun! Bu yüzden, eserlerin ölünce sen ölmezsin!” (s.12) kısmı ile “Başaramayacağına ikna olduğu halde, başarısızlık ona imkânsız gibi geliyor; atölyesine geri getirilen tekrar tekrar söküp monte ediyordu.” (s.30) ifadesi örnek verilebilir.

Yazıldığı dönemin tartışmalarını kısacık bir hikâyede gözler önüne sermeyi başaran Jules Verne, “Tanrının dengi olmaya kalkışan, sonsuza kadar lanetlenecektir” (s.48) cümlesiyle kibrin ve böbürlenmenin sonucunu etkileyici bir biçimde okurlarına özetlemektedir. Olağanüstü derecede zarif bir insanı bile içten içe bitirerek onun toplumdan uzaklaşmasına yol açan kibir Zacharius Usta adlı eserde gayet başarılı bir biçimde anlatılmaktadır.

Y E N İ L E R D E N

— Nur Vergin, Siyasetin Sosyolojisi, Doğan Kitap Yayınları, İstanbul.

Kitap, siyaset ile sosyolojiyi ve aralarındaki çetrefil ilişkiyi merak edenler tarafından da ilgiyle karşılandı. Günümüz siyasetini anlamamız, yaşadığımız siyasi olaylara anlam verebilmemiz için bir anahtar. Her gün sokakta, işyerinde, evimizde duyduğumuz siyaset kavramlarına berraklık kazandıran bir çalışma.

— İnan Kalaycıoğulları, İbrahim Müteferrika ve Yeni Bilimin Türkiye’ye Girişi, Muhayyel Yayıncılık, İstanbul.

18. yüzyılda idari ve askeri bürokrasiye mensup Osmanlı münevverleri, Batı dillerinden yapmış oldukları çeviriler yoluyla Yeni Bilim’i İslâm Âlemi’nde tanıtmaya ve kullanmaya başlamışlardı. Ülkemizde, genellikle matbaanın kurucusu olarak tanınan Basmacı İbrahim de bu bürokratlar arasında bulunuyordu.

— Yavuz Bahadıroğlu, Tarihin Arka Sokakları, Ensar Neşriyat, İstanbul.

Günümüzün siyasi iklimini anlamak ve analiz etmek için tarihin bize sunduğu ipuçlarını yakın ve yakıcı tarihle ilgili değerlendirmeleriyle öne çıkan usta bir yazardan okumak isteyenlerin mutlaka edinmesi gereken bir çalışma.