Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
31 Mart 2016

Kibarlık ve Nezaketle Birleşen Şehir: Şiraz

Bir şehirden şair yetişiyorsa biliniz ki o şehirde kibarlık vardır, nezaket vardır. Gülistan ve Bostan adlı eserleriyle Sadu00ee-yi Şirazu00ee ve ünlü Divan'ıyla Hafız-ı Şirazu00ee isimleri her nerede dünyaya şeref vermişlerse o yeri abad etmişlerdir nezaket ve kibarlığıyla...Bu şahıslar sadece İranlılar'ın değil Almanların Gothe'si gibi bütün dünya edebiyatçılarının da gönlünde taht kurmuştur.

İlk defa gördüğüm Şiraz şehri hakkında daha önceki okumalarımı hatırlamaya ve güncelleştirmeye çalışıyorum. Hayallerim yoğunlaşıyor, adeta yoruluyor beynim bu şehrin güzelliği karşısında. Daha havaalanında iken bile buranın mimarisinin diğer İran şehirlerinden olan farkını gördüm. Antik Pers imparatorluğunun merkezi Persepolis şehrindeki mimarinin ana çizgileri Şiraz Havaalanına olduğu gibi işlenmişti. Yine havaalanı yanına kurulan büyük bir caminin mimarisi ve sanat güzelliği de beni büyülemişti.

İran kültür ve edebiyatının kalbi Şiraz'da atıyordu. Şehre akşam geldiğimde belki bu güzelliklerin hepsini teneffüs etme imkanım olmadı. Sabahı beklemeliyim. Ama yolda Servi ağaçlarıyla birlikte yek ahenk olan Hurma ağaçlarının ve çiçeklerin rengarenk senfonisiyle bir tabloya dönüştüğünü söyleyebilirim. Bu tablo inşallah bizi ünlü şair Hafız'ın şiirlerinde sıkça andığı ve ahenkli cıvıltılarını şiirleştirdiği bülbüllere götürür.

Şiraz, Hafız'dan bu yana kibarlığını ve nezaketini hatta misafirperverliğini hiç kaybetmeyen bir şehir. İran'ın genelinde var olan taaruf kültürünün yanında bu şehirde nezaket ve kibarlıklarıyla öne çıkan insanlarına rastgelmek sıradan değildir. Daha Tahran'da Mihrabad havaalanında tanıştığım Dr. Nimetullah Hüseyin böyle bir insan. Kendisinin hem Tahran'da hem de Şiraz'da bize olan ilgisi ve alakası "bizden birisi" havasını veriyordu. Kendisinden yardım talebimi geri çevirmemişti. Ailesini bırakıp havaalanı içindeki işlemlerimde bana yardımcı olmuştu. Havaalanında beklerken okuduğum kutsal kitabımızdan etkilenecek olmalı ki bana yardım edesi gelmişti. Kuran-ı Kerim'in yüzü suyu hürmeti bu olsa gerek. Türkiye ve İran'ın ortak noktası da İslam ve Kuran olduğunu unutmayalım.

Dr. Nimetullah Hüseyin'e "gideceğim adresi" gösterdiğimde kendisi de bu adrese yakın bir yere gideceğini ve arabasıyla beni bırakabileceğini söylemişti. Önce bunu taaruf zannettimdi. Sonra doktor beyin ciddi olduğunu görünce teklifi kabul ettim. Beni ailesiyle de tanıştırmıştı. Ve rehberimiz doktor beyin mihmandarlığında Şiraz'ın güneyinden kuzeyine doğru bir yolculuğumuz başlamıştı.

Yolda Hurma ağaçları ve servi ağaçlarının arasına yerleştirilen ışıklar geceleyin suya düşen yakamozları andırıyordu. Etrafıma bakarak bazı yerleri doktor beye soruyordum. O da bana Antik şehir Persepolis, İrem bağları, Hafız ve Sadi makamlarından bahsediyordu. Ben de ona şiirle iştiğal ettiğimi ve Hafız ile Sadi'yi ziyaret etmezsem şiirim kemalata uğrayamaz demiştim. Bu sözüm doktor beyin hoşuna gitmişti. Bana Hafız'ın Türk güzeli için Semerkant ve Buhara'yı bağışlayacağını söylediği beyti okumuştu.

Eger an Türk-i Şu00eerazu00ee be-dest avered dil-i ma ra
Be-hal-e hindu00fbyeş bahşem Semerkand u Buhara ra

Bu beyit için doktor beye teşekkür ettim. Beyte katkıda bulunmayı da ihmal etmedim. Burada sadece Türk güzeli değil Türk bir beni için Semerkant ve Buhara bağışlanabilir diyor şair.... Sohbet devam ederken az sonra beni evinde ağırlayacak dostumuz Şiraz'lı Kaşkay Türklerinden Emin Cihangiru00ee aradıydı. Telefonu doktor beye verdim. Telefonda ilginç olan şu oldu. Bir adres tarifi için de olsa iki dakika taarruf sohbeti oluyor İranlılar arasında. "Hasta nebaşi, çitori ..." Bu taaruf öyle bir hale gelmiş ki İranlılar bir süre sonra bunu bedensel hareketler gibi içselleştirmişler. Neyse ki taaruf bitti, adres tarifi başladı. Telefon konuşması biter bitmez dayanamayıp doktor beye sordum. "Şimdi sizin bu taarrufunuz güzel de Allah korusun bir kaza esnasında ağır bir yaralınız var ve siz polisi arıyorsunuz. O esnada siz polise ya da ambulans görevlisine aciliyyet mi arzedersiniz yoksa taarruf mu yaparsınız." Bu sorum üzerine doktor bey ve ailesi gülmekten kendilerini alamadılar.

Az sonra geleceğimiz eve ulaşmıştık. Emin Cihangiru00ee bey bizi bekliyordu. Eşyalarımızı arabadan aldıktan sonra doktor beyle vedalaştık. Emin bey Kaşkay Türklerinden. Babası emekli öğretmen. Genişçe bir evleri var. Evlerinin bir odasını benim için hazırlamışlardı. Bir gün sonra yapılacak olan Kaşkay Şairleri meclisi bu evin salonunda yapılacaktı. Biz de bu şairlerin toplantısına davetliydik. İkinci gün de Hafız ve Sadi ve diğer mekanlar bizi bekliyor.

Şiraz'dan Şiraze'ye selam olsun....