Keşke sade mitoman olsalar
Geçtiğimiz aralık ayında ahirete irtihal eyleyen rahmetli babam çocukluğumun en güzel yıllarında, Suriye ve Mısır'a ilim tahsili için gitmiş ve çocukluğum rahmetli büyükbabamla beraber geçmişti. Bu durumdan dolayı olsa gerek, makalelerimde o günlerden kalma alıntıları oldukça fazla kullanıyorum.
Bugün bile CHP dendiğinde tüylerim diken diken olur, hafızamda o yıllardan kazılı anılar aklımdan geçer ve anlatmakta zorlandığım nahoş bir duygu ile içim kararır. Rahmetli büyükbabam aklı evvel ve mahallenin muhtar azası olduğu için de çok şey bilir ve çok şey anlatırdı.
Şapka meselesinden, yol parası meselesine, camilerden medreselere, mahalle mekteplerinden okullarda okutulan derslere, hatta ikinci dünya savaşı döneminde varlık içinde yaşatılan yokluk-kıtlık dönemine kadar yaşadığı olumsuzlukları sık sık anlatırdı.
İyi ki de anlatmış. Yoksa 68 kuşağının moda hastalığı solculuk takıntısı benim de kaderim olabilir ve gerçeklerle yüzleşemeden bu günlere gelebilirdim.
İhtisası kazanıp Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde göreve başladığımda İstanbul'daki belediyelerin hemen hepsi CHP'li başkanlar tarafından yönetiliyordu. Su yok. Çöpler dağ yığını. Hava solunamayacak kadar kirli ve trafik berbat. Hafızamda o günlere ait hiçbir olumlu kayıt yok.
Meşhur İSKİ hadisesinin olduğu günlerde Bayrampaşa'da oturduğum semtte daireme bir gün hatta bir saat dahi olsa İSKİ saatinden su akmadığının canlı şahidi olarak gelen su faturası hatıram var. Akmayan suyun faturası mı olur diyebilenler çıkabilir ama apartman yöneticisi, ortak saatte gelen faturayı gösterdiğindeki tepkim hafızamda hala canlı. Fatura meblağı oldukça yüksekti. Ben bunu halledeceğim dedi. Ve halletti.
Nasıl hallettiğini tahmin etmişinizdir.
Üstad Mehmet Şevket Eygi beyin bizlere özel tavsiyesidir. Belediyelerin önünden geçerken kaldırım değiştirin der. Çok şükür bugüne kadar da bu tavsiyelere uyarak ayağımıza kir, pas, pis bulaştırmadan bu günlere geldik.
Zaman zaman belediyelerle ilgili duyumları bu sütunlardan sizlerle paylaşarak, vatandaşlık görevimizi yapmaya da gayret ediyorum. Yerel seçimler yaklaşırken hangi belediyemizden gelirse gelsin, bilgi sağlıklı ve doğru ise bu sütunlardan sizlerle paylaşmaya devam edeceğimden hiç şüpheniz olmasın.
CHP, AK parti veya başkası hiç fark etmez ve polemiğine de girmem. Ancak REİS evvelsi gün hekim olmam nedeni ile çok aşina olduğum tıbbi bir kelime ile gündem oluşturduğu için biraz geriye doğru giderek CHP'deki durumun, mitomaninin çok ötesinde derinliği olduğunu hatırlatmak istedim.
Ülkemizin içinde bulunduğu durum itibarı ile olay sadece CHP'nin olayı da değil. Neredeyse tüm kurumlarımıza sirayet etmiş tefessüh diyebileceğim ciddi bir durum var karşımızda.
Öyle bir zaman diliminde yaşıyoruz ki, İslami kisve ve isimlerle halkımızı kandıranlardan tutun da hak hukuk demokrasi gibi içi boş kelimelerle doldurulan hamasetçi vesayete kadar herkes iş başında. Kimi Çiftlikbank bir başkası başka bir bank ile kolay para kazanma yolunu bulmuş, yoldukça yoluyor.
Bu millette yolunacak kaz gibi davranarak adeta onların ekmeğine yağ sürmekten hoşlanıyor(!) Eski Türk filmlerindeki gibi yetkililer ise iş işten geçtikten sonra olay yerine intikal ediyor. Bu zamanda bu ihmali masum görmek ve göstermek büyük bir vebali satın almaktır. Sen ben yok. Devletimizin bekasını ilgilendiren her meselede bizler vatandaş olarak en az bu alçaklar kadar cesur olmalıyız.
Eğer bugün bu cesaretten yoksun, adam sendeci bir yaklaşımla her türlü yanlış ve yamukluğa karşı omurgalarımızı dikleştirerek ve kendimizden başlayarak duruşumuzu düzeltmezsek, yarın çocuklarımıza emanet edeceğimiz devletimiz bu günleri mumla arar ve yavrularımıza da büyük bir kötülük etmiş olabiliriz.
Yol yakınken ve henüz fırsat elimizde iken, her tarafımızı bıtırak gibi sarmış mitomanları, duruşumuz ve vakarımızla uyaralım. Akıl verme yerine davranışlarımızla örneklik teşkil ederek yanlışlarından dönmelerine vesile olmaya çalışarak iki dünyamızı kazanalım derim. Sağlık ve mutluluk dileklerimle.
