Kerkük bilmecesi
Sosyal medya yasağı, Paris olimpiyatları, Gazze’de ana okulunda bebeklerin bile katledildiği İsrail soykırımı, İran’ın İsrail’e yapacağı misillemenin zamanı ve dozu, Venezuela seçimlerini kazanan Maduro’nun (ABD-CİA) sosyal medya ile savaşı, Ukrayna’nın Rus topraklarında karşı saldırıya geçmesi, ABD seçim dedikodularının arasında Türkiye’nin bir kırmızı çizgisi daha aşıldı. Kerkük’te Türkmenler dışlanarak PKK-KYB’nin adayı vali olarak seçildi. Tüm bu olumsuz gelişmelere karşı kamuoyu Türkiye’nin barışçıl rolü ve MİT’in tarihi esir takası ile tatmin edilmeye çalışılıyor.
ABD-İsrail ekibinin Kerkük’te yeni dayatması yıllardır sürdürülen Suriye ve Irak politikalarında güncellenmeyi önümüze koyuverdi.
Gazze’de Anaokulu ve camiye yapılan saldırı sonrasında halimizi tasvir eden İngiliz George Galloway, “Eğer gerçekten İslam dünyası diye bir şey olsaydı, Gazze'de insanların namaz kılarken katledilmesi bardağı taşıran son damla olurdu. Dünya şimdi intikamla sarsılırdı. Ama sarsılmayacak.” Diyerek, Ortadoğu’da İngilizlerin 100 yıl önce kurduğu düzenin hala devam ettiğini, ABD, İngiltere, Fransa ve dahi diğer (haçlıların) müttefiklerinin ne yaparsa yapsın İsrail’i korumak için her şeyi yapacaklarını, Müslüman dünyanın da eli kolu bağlı seyretmeye devam edeceğini iyi bildiklerini anlatıyor.
Kerkük, ABD’nin Irak’ı işgale başlamadan önce 3,5 milyon Türk nüfusuyla dikkati çekiyordu. Ayetullah Sistani gibi 200 milyon dolara ABD işgalini meşrulaştırıcı fetva veren sözde din adamlarının da onayıyla Kerkük 2003 yılında KYB’ye teslim edildi. Tapu Dairesi ve Nüfus Müdürlüğü talan edildi. Türklerin büyük çoğunluğu DEAŞ bahanesiyle öldürüldü veya sürgün edildi. 2017 sözde gayrı resmi referandum sonrasında Haşdi Şabi ve Irak ordusu Kerkük’e girdi. ABD pılıyı pırtıyı toplayarak defolup gitti. Politikalarını Barzani, Talabani ve PKK üzerinden yürütmeye çalıştı. Irak Cumhurbaşkanının karısı Şahnaz İbrahim Ahmed’in PKK’ya kol kanat germesi, PKK-KYB işbirliği yine ABD-İsrail ajanları tarafından sağlandı. Öncelikle bölgenin görünmez gücü İngilizlerin BP’si ile Irak hükümeti arasında Kerkük enerji kaynakları konusunda bir anlaşma sağlandı. Ardından 3-4 Ağustos tarihlerinde ABD, K1 üssüne 7 yıl sonra asker konuşlandırarak tekrar Kerkük’e girdi. 60 ABD askeri işe hızlı başladı. Talabani, Barzani, PKK arasında ittifak yaptılar. Arap ve Hristiyan vekilleri de bu ittifakın peşine taktılar. Fiilen çoğunlukta olan ama taşıma nüfus ve seçim sistemindeki adaletsizlik yüzünden azınlıkta kalan Türklerin seçimi boykot etmesi ile KYB’nin adayı Rebvar Taha Kerkük valisi Arap Koalisyonu’ndan Muhammed İbrahim El Hafız, Kerkük İl Meclisi başkanı yapıldı. Dönüşümlü valilik sistemi önerin Türkiye’nin politikası alt edilmiş oldu.
Kerkük’te bu gelişmeyle Türkiye’nin Irak’ta kurmak istediği enerji denklemi de Kalkınma Yolu Projesi de riske girmiş oldu. ABD Kerkük’ü PKK-KYB’ye teslim ederken biz İnstegram hesaplarının açılıp açılmayacağı gibi komik bir tartışma ile meşgul oluyorduk. Sosyal Medya Platformlarının ne işe yaradığını batılı ülkelerin bu platformlara karşı tutumlarından anlayabilirsiniz. Mesela ABD Çinli platform Tiktok’a amansız bir savaş açtı. Mesela Maduro, WhatsApp'ın bir "casusluk" sistemi olduğunu ilan etti. Google bile ABD’de tekel mahkemeler tarafından tekel olmakla suçlandı. Bu sosyal medya ağları bizde çok mu masum dersiniz. Gezi ihaneti döneminde Gezici hainlerin birbirleriyle haberleşmesi ve kalkışmayı organize etmeleri sosyal medya üzerinden oldu. FETÖ’nün 15 Temmuz hain darbe girişiminde ByLook’u etkin olarak kullanmaları ayrı bir gerçek. Yani elin oğlu operasyonu çekerken, İsrail soykırımlarını bile bizim toplumumuza masum gibi gösterecek 6. Kol faaliyetini bu platformlardan yürütüyor. Terör örgütünün propagandası dahil her türlü melanet özgürlük adı altında yapılırken, ABD kendi içinde TikTok’a aynı özgürlüğü tanımıyor.
Türkiye’nin kuşatılmışlığı sadece askeri güç ile aşılmayacaktır. Ajan Rahip Brunson operasyonunda yine sosyal medya, Türkiye aleyhine faaliyetlerde bulunan bir ajanın masum olduğu suçsuz yere hapiste yattığı yaygaralarının yapıldığı yer oldu. Damat diplomasisi bile ‘Berat Albayrak-Kushner’ propaganda selinin önünde duramayarak ekonomimiz alt üst edildi.
Bazı aklı evveller, Trump’ın gelmesi durumunda Gazze ve Ortadoğu’da durumun daha da kötü olacağını hesap ederek, Kamala Harris’in Filistinlilere daha insaflı davranacağını ümit ediyorlar. Eğer işimiz kocası Yahudi olan Harris’e kaldıysa vah bu Müslümanların haline. İran, nükleer programı veya bloke edilen varlıklarının salıverilmesi karşılığında Filistin’i de, Hizbullah’ı da, Husileri de rahatlıkla satar. Dışişlerimiz Irak ve Kerkük’te Barzani-Talabani çekişmesinden medet umacağına Kerkük’ün, Türklerin, Sünni Müslümanların haklarını önceleyen bir politika uygulayarak çemberi kırabilir. Şer ittifakının hedefindeki Gazze, Kerkük, Kıbrıs tamamen elimizden çıkmadan gözümüzü açalım vesselam…..