Kerbela ruhuna muhtacız
Tam
üzerinden 1382yılgeçti…
Ama acısı
ilk günkü kadar taze ve derin…
Anlaşılan o
ki, bu acı kıyamet sabahına kadar bitmeyecek, çünkü söz
konusu olan, Kerbela…
Ümmetin en hazing
yarası…
Kerbela
nedir? Neresidir?
Evlad-ı Rasul'ün
bu dünyaya “Elveda” dediği yer…
Kirli, kinli
ve kanlı bir dünyayı kanları ile arındırmak için çıktıkları yol…
Kerbela;
bireysel acıları, toplumsal bilince dönüştürmenin
adıdır…
Mazlumiyetten
direniş üretmenin Hüseyincesidir…
Zilletten izzete
evrilmenin mektebidir…
Kişisel cennet
hesaplarından öte tüm nesillerin kurtuluşuna adanmış hayatların ortak ismidir…
Ölü toprağı serpilmişlikten
ölümü göze alarak özgürleşmenin adresidir…
Kerbela;
kefeni beline sarma, direniş ve şehadet gömleğini giymesidir… Vazgeçebilme öğretisidir…
Adanma öyküsüdür…
Yenilgi ile destan
yazma becerisidir… Kerbela ile zafer, başarı, galibiyet, yenmek, yenilmek nedir,
yeniden yazıldı… Kavramlar anlam kazandı…
Anladık ki, hayat ne olursa olsun illa yaşamak değilmiş…
Yaşanacaksa da sadece kendisiiçin yaşamak değil... Yaşatmak için yaşamak… Bir başkası
için yaşama erdemini kuşanmakmış…
Şimdi pörsüyen
muhalefet tarafımızı, örselenen hareket kabiliyetimizi, tıkanan itiraz damarımızı
ancak Kerbela üzerinden onarabiliriz…
Erimemek,
eğilmemek, elenmemek, statükoya eklemlenmemek için Kerbela ruhuna muhtacız… Ta
ki, o sayede erebilelime rdeme ve ebede…
Kerbela için
yas elbiselerini giymek, karalara bürünmek, sızlanmak bu işin sadece seremonik kolaycı
tarafıdır…
Önemli olan
Hz. Hüseyin (ra)'in sadece yası değil, esas olan mirasıdır…
Gerçekten
Hz. Hüseyin (ra)'in vasiyetineydi?
Onları “ah”,
“vah”larla anmak yerine vasiyetine bakmak, doğru anlamak ama önce onların farkına
varmak gerekmiyor mu?
Bizden Hüseyin'e
ağıt, Hüseyin'den bize ise öğüt ve uyarı var…
Kerbela gâm ve
gayretin adıdır…
Kerbela
yarenlerinin hatırası değil, bize onların hayatı lazım…
Onlar şiardı…
Şuurdu… Misaldi… Mesajdı…
Ehl-i Beyt'siz hayatlar ziyandır… Hicrandır…
Evet,
Kerbela tarihte yaşanmış geçmiş bir olay değildir… Yezid, tarihin bir döneminde
kalmış bir figür değildir…
Bugün ne de
çok Yezidler ya da Yezidleşenler var…
Kufeleşen şehirlerin
sayısını bilen var mı, bilmiyorum…
Aslında
Kerbela uzakta değil, içimizde…
Doğrusu sormak
lazım; Bir Hüseynîsefere iştirak edecek mecalimiz var mı? Yoksa bizim payımıza sadece
matem mi düştü?
Evet,
asırlar sonra biz şimdi neredeyiz?
Tarafımız…
Tercihimiz… Tavrımız… Kimden yana? İçine çekildiğimiz mecra bizi nereye çekiyor?
Korkuyorum,
hem Hüseyin'e yastutup, hem de Yezid'le iş tutmaktan…
Hani şair Farezdak
Hz. Hüseyin'e demiyor muydu?
“Onların kalpleri
seninle, kılıçları sana karşı.”
Görüyorum;
iktidar insanları nasıl Yezidleştiriyor…
Servet insanları
nasıl Karunlaştırıyor…
Güç insanları
nasıl Haccaclaştırıyor…
Bilgi insanları
nasıl Belamlaştırıyor…
Başarı insanları
nasıl barbarlaştırıyor…
Vaatler insanları
nasıl Surakalaştırıyor…
“Haksızlıkkarşısındasusandilsizşeytandır” gerçeğinibugünekadarnasıltercemeedeceğiz?
Uyuşumcu,
uysal kafalara bunu izah mümkünmü?
Tüm olumsuzluklara
rağmen Hüseyincan'ın mesajını ve misyonunu canlıtutmakzorundayız…
Çünkü O
birduruştur… Çizgidir… Çağrıdır… Çığırdır… Çığlıktır…
O'nubirçağa,
coğrafyaya, ülkeye, topluma, mezhebe, çevreyezorlamak,
sığdırmakonusınırlamaktır… Hüseyin zamanlar, mekânlar ve mezhepler üstüdür…
Ancak bunu söylerken,
onu efsaneleştirmeden, fetişleştirmeden, insan-üstüleştirmeden hareket etmeliyiz…
O üstün insandır ama insanüstü değildir… Hayatın içinde tutarak hemhal olmalıyız…
Kerbela'yı ideolojileştirmeden
kardeşliğe yürümeliyiz… Özgürlük ve direniş
şarkılarını daha güçlü söylemeliyiz…
Yezidleri lanetlerken Salih amellerden kopmadan
yol alabilmeliyiz…
Korkarım ki;
şeytantaşlamaktan tavaf yapmaya vaktimiz kalmayacak…
Haklı olmak yetmiyor,
önemli olan sonuna kadar haklı kalmaktır… Hakkı ayakta tutmaktır…
Şimdi,
Kerbela üzerinden nasıl bir bilinç inşa edebiliriz? Nasıl bir direnç oluşturabiliriz?
Yas ve bilinç
birbirini besleyecek mi?
Bir şey daha var: Hüseynî kıyamı
Zeynepsiz düşünebilir miyiz? Anlayabilir miyiz?
Ve unutmayalım
ki; zalimin zulmü ile mazlumun duyarsızlığı
buluştu ise, işte musibet o zamandır…
Zamanın Hüseyinlerine veZeyneplerine selam olsun..