Kerametimiz kendimizden mi menkul?
Yaş elliyi geçince geçmişe dönüp eski günleri muhasebe etmeyi âdet ediniyor insan. Çoğu zaman tatmin edici bir cevap bulamasak da “Neredeydik, nerelere geldik? Eskiden böyle miydi?” gibi sorular da bu muhasebenin vaz geçilmez parçalarından…
Etrafımızda, bulunduğu
konuma sadece kendi çabalarıyla geldiğini iddia eden o kadar çok insan var ki… Bu
iddialar kısmen doğrudur, zira "İnsana ancak çalıştığının karşılığı
vardır."(Necm: 39) hükmü ilahisi bunu teyit ediyor. Buna itirazımız yok.
Fakat bu durumu “ben buraya tırnaklarımla kazıya kazıya geldim, kimseden bir
destek görmedim” gibi bencillik ve hırs kokan ifadelerle izah edenleri görmek
gerçekten insanı üzüyor. Acaba öyle mi?
Hayatımıza
dokunan o kadar çok insan var ki oysa. Kendi hayatımdan örnek verirsem; okuma
yazmayı Afife Yıldız öğretmenimden öğrendim.
Yine o yıllarda Kur’an ve Osmanlıca okumayı Hamdi Uygun hocamdan... Bana
kitap okumayı sevdiren adam babamdı. Daha ilkokul ikinci sınıfta iken Yılmaz
Öztuna’nın Osmanlı Tarihinden okutur ve dinlerdi.
İlk şiirimi 1979
yılında öğretmenim Ahmet Özlü’nün teşvikiyle yazdım. O yıllarda Ahmet Cemil Akıncı
ile tanışmış, onun Kâbe’ye Doğru serisini okumuştum.
İHL birinci
sınıfta gittiğim MTTB’de Said Halim Paşa’nın eserleri ile tanıştım. Bu dönemde
Necip Fazıl’ın kitapları, Mehmet Akif’in Safahat’ı, D. Mehmet Doğan’ın
Batılılaşma İhaneti başucu kitaplarım arasındaydı… Kadir Mısıroğlu, Mustafa
Müftüoğlu ve Yavuz Bahadıroğlu ise tarihi sevdiren üstatlar arasında.
1979-86
yıllarında İHL’de öğrenci iken edebiyat öğretmenlerim Nurettin Eftekin ve
Zübeyde Saygı bana bu bedii zevki aşılayan isimlerden birkaçı. Burada beni
yazmaya teşvik eden hocalarım arasında Abdulkadir Ozulu, Şakir Çıplak, Ahmet
Hamdi İçöz ve Ahmet Yetim var.
Müziğe olan
hevesimle ilk bağlamamı 1985 yılında aldım ve ilk hocam benden birkaç sınıf küçük
olan Sezai Efiloğlu’ydu.
1986 yılında Erzurum
Ziraat Fakültesine gittiğimde elimde bir bağlama ve şiir defterlerim vardı. Ancak
hem şiirde hem de musiki de ilk ciddi eleştirileri burada alacaktım. Türk Dili
hocamız Muharrem Güzeldir, sadece yarım saatlik ayaküstü bir ders ile o güne
kadar yazdıklarımızın boş şeyler olduğunu öğretti bana. Onun deyimiyle
“egosantrik dönemi” atlatamamıştım henüz. O gün şiir yazmayı öğrenecek ve kendi
kabuğumu kıracaktım. Mehmed Akif, Necip Fazıl, Faruk Nafiz, Yavuz Bülent
Bakiler ve Abdürrahim Karakoç şiirime etki eden üstatlarım oldu.
Musiki konusunda
da “egosantrik dönemi” yaşarken TRT Erzurum Radyosundan Tevfik Soyata’nın
yönettiği Üniversite korosuna katılınca yeni bir sayfa açılacaktı benim için.
Sonrasında Emir Yadigâr ve Enver Leblebicioğlu ud, nota ve musiki nazariyatı hocalarım
oldu.
1988 yılında
Ertuğrul Akbay’ın Gölge Adam ve Ortadoğu gazetesinde şiirlerim yayınlanacak ve
ilk kez telif aldım. Musikiye ilgimiz nedeniyle yazdığımız güfteler, 1988-89
yıllarında Vural Şahin yönetimindeki Müzik Magazin dergisi Mısraların Dili
bölümünde yayınlanacak, bir güftem Erdal Şahin tarafında bestelenip TRT
repertuvarına girecekti.
1994 yılında ise
Güzide Taranoğlu’nun Gülpınar Dergisinde şiirlerim yayınlanacaktı. Uzun süren
bir suskunluk döneminin ardından 2006 yılında Avukat Kenan Yaşar’ın çıkardığı
Aşkın E Hali dergisi beni yeniden edebiyata bağlayacaktı. Bu dergide Kenan
Yaşar’ın teşvikiyle ilk hikâyelerimi, Metin Demirci’nin teşvikiyle ilk
denemelerimi ve Nuray Alper’in teşvikiyle ilk aruz şiirlerimi yazacaktım.
Şevket Erzen’in
sahibi, Gülesin Ağbal Demirer’in Genel Yayın Yönetmeni olduğu Çorum Hâkimiyet
Gazetesi ve Hale dergisi o yıllarda hem köşe yazılarımızla hem de edebi
ürünlerimizle yer aldığımız bir başka ocaktı.
TDED Çorum Şube
Başkanı Turhan Candan hocamız da farklı bir imkân sunmuştu bize. Derneğin
çıkardığı Edebiyat Bülteni Dergisi ilk Genel Yayın Yönetmenliği yaptığım dergi
olacaktı. Yayın Yönetmeni olduğum ikinci dergi Şehamettin Kuzucular’ın Edebiyat
ve Sanat Akademisi’ydi. Bunu Künye Edebiyat takip edecekti.
Her ne kadar ilk
roman denemem 1994 yılında askerlik vazifem sırasında olsa da benim daha
sonraları ciddi anlamda roman yazmaya teşvik eden isim Gülşen Gazel’dir. Bu gün
yayınlanmış on kadar romanım varsa bunda onun bu teşviki etkili olmuştur. Açıkkara
Dergisinde yazdığımız mizahi öykülerin arkasında Tayyip Atmaca, Tacettin Şimşek
ve Mehmet Pektaş’ın teşvikleri var.
Bugün; Milat
Gazetesinde bir köşemiz varsa Eyyüb Azlal ve Cahit Hınıslıoğlu hocalarım
sayesinde var. Yine; Bir Nokta, Bizim Külliye, Edebiyat Ortamı, Kültür Ajanda,
Gergef, Yitik Bavul, Çıngı gibi birçok dergide şiir, hikâye ve denemelerimiz
yayınlanıyorsa, yayınlanmış yirminin üzerinde kitabım varsa burada saydığım ve
sayamadığım hayatıma ve kalemime dokunan isimler sayesindedir. Hepsinden Allah
razı olsun.
Hülasat-ül
kelam, kerametimiz kendimizden menkul değil yani…