Kentsel dönüşüm mü kentsel dövüşüm mü?
Ülkemizde yaşanan 6 Şubat 2023 tarihli son deprem olan ve 11 ili etkileyen Kahramanmaraş Depreminin yıkıcı etkisi, son yüzyılın felaketi olarak beklenmedik bir şekilde tarihe geçti. Çok büyük bir alanı kapsayan ve şiddeti çok fazla olan bu deprem bize bir kez daha depreme hazırlıklı olmadığımızı gösterdi maalesef. Deprem neden oldu, niye oldu, neden bu kadar yıkıcı oldu sorularının havada uçuştuğu deprem sonrası yaşanan kriz anında sormamız gereken asıl soru “şimdi ne yapacağız” sorusudur kanımca.
Sokakta kalan vatandaşın hızlıca ev sahibi olması ve
normal hayatlarına dönmeleri için gereken ne ise yapılmaya başlandı. Ama bunun
yanı sıra deprem sonrası akla gelen ilk konulardan biri ise Kentsel Dönüşüm
projeleri oldu. Yaşanan son deprem akabinde, neden kentsel dönüşüm projeleri
uygulanmadı, kim engelledi soruları da sorulmaya başlandı.
…Ve acı bir gerçek olarak görüldü ki kensel dönüşüm
projelerini uygulamamak için vatandaş, belediye, sivil toplum kuruluşları,
sanatçılar, bürokratlar işbirliği ile ellerinden gelen herşeyi yapmışlar. Söz
konusu projelerin iptal edilmesi ile deprem fay hattında ikamet eden, depreme
dayanıksız riskli yapılarda oturan herkes depreme hazırlıksız yakalandı.
Sonuçta da binlerce ölüm yaşandı.
Halbuki Kentsel Dönüşüm projelerinin uygulanması için
Hükümet bas bas bağırmış, Cumhurbaşkanı her konuşmasında kentsel dönüşüm için
vatandaşın işbirliği çok önemli demiş ama özellikle belediyeler bunu dikkate
almamış. Vatandaş desen zaten, proje uygulaması için gereken bir yıllık süre
bazında evini terketmeye yanaşmayan bir tavır içinde olduğu üzere işine gelmiş.
Bilinçsiz vatandaş ve bilinçli Kentsel Dönüşüm
karşıtları birleşince tüm projeler iptal edilmiş. Eğer o projeler uygulansaydı,
deprem bölgesinde yaşayan insanlar sağlam evlerde oturacaklardı.
Her ne kadar estetik olarak eleştirilse de mühendislik
açısından son derece sağlam ve son teknoloji ile yapılan TOKİ evleri yaşanan
depremde sağlam kalmış yıkılmamıştır. Bu durum TOKİ’ nin deprem karşısında verdiği
imtihanı olumlu yapmıştır.
Kentsel Dönüşüm projelerini bir “Kentsel Dövüşüm”
Projelerine çeviren Mimarlar Odası ve diğer sivil toplum kuruluşlarından ise bu
süreçte ses çıkmadığı gibi “bugüne kadar niye depreme hazırlık yapmadınız,
vatandaşı riskli binada niye oturttunuz, yapıları niye denetlemediniz” diyerek,
alışılageldiği üzere yine hükümeti, devleti suçladı. Halbuki durum tam tersi
idi.
Deprem gerçeği hükümet tarafından sürekli vatandaşa
hatırlatılmış, projeler yapılmış ama iş uygulamaya gelince elele verip iptal
sürecini başlatan kişi ve kurumlar, bu suçu hiç üzerlerine almayarak konuşmaya
devam ediyorlar!
Depremde bu kadar kişinin ölümünden sorumlu olanlar
“Kentsel Dönüşüm” projelerinin iptalini sağlayanlardır. Bu kişi ve kurumlar
deprem için hiçbir önlem alınmasını sağlamadıkları gibi deprem için en iyi
çözüm olan sağlam zeminde sağlam yapı olarak tasarlanan Kentsel Dönüşüm
projelerinin “rant projeleri” olduğu konusunda yerel halkı ikna ederek
projeleri engellemişlerdir. Ayrıca diğer deprem bölgelerine bakıldığında daha
önceki depremlerde zarar gören vatandaşlara evlerini teslim eden TOKİ’nin
yaptığı hizmet görülmedi.
Şimdi deprem bölgesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
tarafından ilk kazma vurularak depreme uygun evler inşa edilmeye başlandı. Nihayet
iptal süreci vs olmadan bir “Kentsel Dövüşüm” içine girmeden depremzedeler için
sağlam evler yapılmaya başlanıyor. Artık karşı çıkan yok, TOKİ evlerine laf
eden yok, bilakis vatandaş bir an önce evlerine taşınmak istiyor. Keşke projeler
iptal edilmeseydi, bu evler daha önce yapılabilseydi ve bu kadar insan
ölmeseydi. Umarım “çarşı her şeye karşı” zihniyetinin nelere malolduğunu malum
çevreler görmüş ve ders almışlardır.
Dr. Mimar Gülay
Kurt