Kenger sakızı ve CHP
Kılıçdaroğlu’nun
konuştuğu vakit yüz ifadelerine dikkatlice baktığınız oldu mu hiç? Özellikle vaatlerde bulunduğu zaman, sanki
mimikleri delikanlı davranıp; asla inanmayın der gibi. Şu sorunu bir
senede, bu sorunu altı ayda, filan sorunu iki yılda hallederim derken, iftira
ve inkâr politikaları uygularken yüz ifadeleri mertçe devreye girip; asla
inanmayın hele hallederim sözüne sakın!… İşte halledilmiş bir İstanbul örneği
ve de eskide SSK örneği var! Dercesine insanların büyük kısmının güven
duygularını yok ediyor.
Evet, Kılıçdaroğlu, özellikle
asılsız şeyler söylerken ve ya; “Benim adım Kemal” dediği vakit yüz ifadeleri
ile söyledikleri asla uyumlu olmuyor. Vaatlerde bulunurken sanki yevmiyesini alamayan gariban
figüran gibi ve yüz ifadeleri ise her an Oscar'ı kucaklayacak nitelikte...
Demek ki çok az da olsa bir iki duygusu hakikatler için direniyor ve yüz
ifadelerine etki ediyor. Bazı CHP’liler gibi sabit yüz sahnesine, ifadesine sahip
değil... Bazılarında yüz ve ifadeler öyle sabitleşmiş ki, kelimelere gelişine
göre vurup, gönderiyorlar ve yüzler, ifadeler hep aynı…
CHP hep gerçek dışı; bir tarafta
avaz avaz hakikatler, diğer tarafta naçarlık ve hiç bir hizmet yapmama ruh
hali… Bu iki cereyan arasında kalan CHP yüz felci geçiriyor. Bu felçten kurtulması için de İslam ve Türk düşmanı küresel büyük
hainler, yalan söylemelerini kenger sakızı gibi kullanmalarını salık vermişler…
Kenger
sakızı kolay kolay yumuşamaz, yüz ve çene kaslarını muhteşem çalıştırır ve yüz
felcine de iyi gelir. CHP o kadar yalan
söylüyor ki; o zor yumuşayan kenger sakızı, ağızdan düşmeyen yalanların
asidiyle eriyor, taş gibi sakız yüz kaslarını çalıştırmak yerine yalanlara kas
yapıyor… İşte Osman Öcalan mektubunu kenger sakızı gibi çiğneyen CHP, 20
Ekim 1991 tarihinde PKK’nın tayyör ve takım elbiselilerini meclise sokmuştu. Leyla
Zana ve Hatip Dicle, yemin metnine küresel alçakların ilave ettirdiği sözleri
okuması nedeniyle yemin krize dönüşmüştü. Genç kardeşlerim rahatlıkla bu
yaşananları internette TBMM yemin
krizi, 1991diye bulup, izleyip, gerçekleri öğrenebilirler. O öğreneceğiniz öyle
TRT’ye çıkmış pişmanlık ifadeli bir mektup değil; resmen meclise sokulmuş
silahsız hainler… İzleyip, öğrenmekte fayda var. O gün PKK
mensuplarının meclise girmesi ve mecliste yaşananlar tamamen Sosyaldemokrat
Halkçı Parti'nin yani CHP zihniyetinin eseri olmuştur. Bunlar öğrenilmediği
vakit; kenger sakızı yüzde 25’lik kesim için söylenen yalanlarla çok yumuşacık
hale geliyor ve rahatlıkla inanıp, rahatlıkla çiğniyorlar. Ama geri kalan büyük
kesimin kenger sakızı anasını ağlatıyor. CHP yalanları onlar için ne yedi
günde, nede yetmiş yılda yumuşamaz sakız oluyor, ağızda dolaştırılmaz, kulaktan
sokulmaz, vicdana yerleşmez taş oluyor…
Bu kadar yalan kenger sakızı
gibi yüz felcine iyi gelmez, yüz kası, mimiği eritir ve ortaya sabit bir yüz
çıkar. Kenger sakızına eyvallah ama CHP yalanlarına karnımız tok.
Siyasisi cinayetler
Kılıçdaroğlu aslında ömründe ilk defa muhteşem bir laf etti; “Siyasi Cinayet” Evet, siyasi cinayet vardır: CHP, ta başından beri siyasi cinayettir ve bir sürü siyasi cinayetler işlemiştir… Amerika’nın Irak’a demokrasi götürdüğü gibi sizi baskılardan kurtarıp, tam bağımsız, tam özgür edeceğiz diyerek siyasi cinayetler işleyip; ezana saldırmış, dindarları asmış, âlime – hocaya görülmemiş zulümler yaşatmış. Evet, Öyle çok siyasi cinayetleri var ki sadece zorla düşmanın şapkasını giydirmesi, cepheye mermi taşıyan analarımızın başını emperyalistler gibi açması, türkümüzü – şarkımızı yasaklayıp, düşmanın ruhumuza uymayan müziğini, yaşantısını dayatması siyasi cinayet olarak yeter. Bu ülkenin gerçek sahipleri cinayetten de, hıyanetten de, düşmanla işbirliğinden de uzaktırlar ve büyük hoşgörü ve demokrasi yanlısıdırlar. Uğur mumcu gibi cinayetlerin de kimler tarafından ve ne amaçla işlendiğini çok iyi biliyorlar... Bu millet, irtica bahanesiyle, yobaz bahanesi ve suikast bahanesiyle neler çekti neler… Allah bundan sonra çektirmesin! Kenger sakızını da hayırda kullanmayı nasip etsin…