Dolar (USD)
34.45
Euro (EUR)
36.14
Gram Altın
3005.84
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Kasım 2024

Kendisiyle kavgası olanın başkasıyla savaşı bitmez!

Her şey insanın özünde gizli. Hayata bakış açısı, hayatı sürdürme motivasyonu, paradigmaları, yasak ve kabulleri, eylem ve düşünce biçimi ve dahası... Davranış bilimcilerin insan eğitiminin en önemli dönemini 0-5 yaş olarak belirtmeleri de buna ilişkin bilimsel bir belirteç. Algı, zihniyet, kodlar, tutum işte hep çocukluğun dehlizlerinde saklı. Doğrular, yanlışlar, onaylar, reddiyeler, önyargılar insan ömrüne nispeten kısacık görülen bir zaman diliminde tohumlanıp yeşeriyor. Değer yargıları, inanç biçimi hatta ideolojik bakış açısı işte bu dönemde filizleniyor.

Bu temelin yanlış atılması yahut birtakım aksaklıklar üzerine inşa edilmesi insan hayatındaki çoğu tıkanıklık ve sorunların kaynağını oluşturuyor. Eylem, temeldeki bakış açısının tezahür ettiği son basamak. Düşüncenin eyleme dönüşmesi için geçen süreç uzun. Dayandığı yer eski. Kalıplar ve kodlar temele, en eskiye, aileye saplanıp duruyor.

Evrendeki hiçbir şey tesadüf olmadığı gibi insana dair en küçük anekdot bile hep bir sebebe, kaynağa dayanıyor. En küçük fikirden, düşünceden en büyük eyleme tüm detaylar köklere uzanıyor.

Sözgelimi; hazırcevap, her şeye anında laf yetiştiren, hiçbir sözün altında kalmayan kişilerin yetiştikleri ortamda saygısız, sınırsız, sürekli sözlü saldırıların yapıldığı bu tutumun kişinin bir tür öğrenilmişlik ve savunma mekanizması olduğu iddiasını kabul etmekte zorlanmıyorum. Ya da agresif bir dil kullanan kişilerin yetiştikleri ortamdaki söz savaşlarının, kendini göstermek için bu yolla çaba harcadığını hatırlayınca bir nebze daha hoşgörülü olabiliyorum. Veya sürdürdüğü siyaseti, ideolojiyi radikal bir üslup ve yöntem üzerine kurgulayanların aile hayatlarına, ebeveynlerine ilişkin hemen bir ön fikir sahibi olabiliyorum. Öyle ya tesadüf evrene bile yasak sayılmışken insana mı serbest bırakılacaktı?

Çok sağlıksız bir toplum olduğumuzu, kutlayıp durduğumuz aile kavramımızın da öyle pek matah bir şey olmadığını bu kadar çok hasta ve hastalıklı tipleri görünce yeniden anlıyorum. Herkes hasta, bunalımda ya da ağır travmatize yaşamaya çalışıyor. Biliyorum, mükemmel diye bir şey de dünyaya özgü bir kavram değil! Bununla birlikte iyi ve güzel neden kayıp ve yetersiz? Kötülerin yarım/eksik bıraktığı kişiler neden diğer insanları hasta ediyor? Mükemmel yok amenna fakat güzellik neden eksik...