Kendini Vazgeçilmez Sananlar
İnsan tabiatı herhalde, bir koltukta bir süre kalanlar kendilerini o makamın sahibi sanıyorlar.
Sanki o makam için yaratılmış gibi addediyorlar kendilerini ve bir vakit geçince iyice ısınıyorlar. Artık öyle bir duruma geliyorlar ki kendisi o görevden ayrılırsa veya alınırsa işler çıkmaza girer, her şey ters yüz olur gibi geliyor onlara.
Bu sadece devletteki koltuklar için de değildir. Gazeteciler, köşe yazarları, televizyondaki yüzler, özel müesseselerdeki yöneticiler, takımlardaki sporcular, yönetim kurul üyeleri gibilerini de kapsıyor.
Halbuki gerçek böyle değildir. Hemen o boşluk yenileri ile doldurulur. Hele günümüzde yetişmiş çok sayıda eleman vardır ve bir yerlere gelebilmek için heyecanla beklemektedirler.
Bir yazar, evet zamanında doğruları haykırmış ve büyük faydası olmuştu. Toplumun önünün açılmasında emeğini inkar etmek mümkün değildi. Ancak şartlar değişmişti ve şu an sıradan bir yazardı. Fakat bu gerçeğin farkında olamıyordu. Havasından geçilmiyor, "Ben olmasam parti, hükümet, toplum örgütü her neyse çok zarar görür" zannediyordu. Bazen açıkça yazıyor, "Kafam bozulursa, tavsiyelerime uyulmazsa aleyhe dönerim ha.." gibi tehdit kokan mesajlar da veriyordu.
Gerçekler ise hiç öyle görünmüyordu. Parti, hükümet veya sivil toplum kuruluşu belki az da olsa etkilenirdi ayrılmasından, hatta muhalefete geçmesinden. Ancak sayın yazarımızın sandığı gibi olmazdı. Bunu başkaları görebiliyordu da yazarımız farkında değildi.
Derken bir gün altındaki halı kaydı, görevine son verildi. Yazarımız her şeyin ters gideceğini düşünüyor, bunu bekliyordu. Ancak yerine yeni biri gelmişti ve ayrıldığı inanın çok da fark edilmemişti.
Burada bir yazarı örnek verdim. Bunu her türlü makam sahibi ile değiştirerek okuyabilirsiniz.
Bu yüzden önce nefsime sonra çevreme diyorum ki, "Görevinden gurura kapılma, havaya girme. Bir gün ayrılacağını aklından çıkarma. Her şey geçici olduğu gibi bu koltuk da sana zimmetli değil. Çok kişinin gelip geçtiği gibi sende gelip geçecek ve unutulacaksın. Senin önünde el ovuşturup sahte övgüler düzenler senden sonra o makama gelen için aynısın yapacaklar."
"Peki ne yapmalıyım o zaman?" denirse:
"Makamının hakkını ver. Darda olanı, muhtacı, hakiki hak sahibini koru. Doğruluktan dürüstlükten ayrılma. Sonradan pişman olacağın kararlar verme. Koltuğunu kalıcı görme. Ebediyen senin olduğu zehabına kapılma. Geçici olduğu devamlı aklında bulunsun.
Unutmayalım ki mezarlar kendilerini vazgeçilmez sananlarla doludur."