Kendini ne zannediyor
Değerli dostlar kişiler ve görüşleri üzerinden yorum yapmayı doğru bulmamama rağmen İstanbul belediye başkanının bazı tutum ve davranışlarının beni ziyadesi ile üzdüğünü söylemek istiyorum.
Covid belasından kurtulmanın yolunun tam kapanma olduğunu ve
bir aylık süre sokağa çıkma yasağı getirilmesi ile işin kolayca çözüleceğini
iddia ederek zaten güven duygumu zedelemişti. Geçtiğimiz nisan mayıs aylarında soyu sopu
bozuk medyada arzı endam ederek covid ölümleri üzerinden spekülasyon yapıp
kafası iyice karışmış olan vatandaşımıza can suyu olmak şöyle dursun bozuk olan
morallerin iyice dip yapmasına da sebep olmuştu.
Devletimize destek olmak gerekirken köstek olmayı tercih eden
belediye başkanı Başakşehir çam ve
sakura hastanesinin yolunu yapacak param yok diyerek yol yapım işini hükümete
havale ettiğinde de çok üzülmüş ve pes doğrusu demiştim.
Şimdi bir kere daha kulaklarımla duyduğum yeni hezeyanları
için bir kez daha yüksek sesle pes doğrusu diyorum.
Geçtiğimiz Cuma hutbesinde imam efendinin gençlerle ilgili
uyarılarına takmış hazret.
Efendim hoca Cuma
hutbesinde siyaset yapıyormuş ve Boğaziçi üniversitesinde olay çıkaran gençleri(!)
hedef gösteriyormuş.
Allah akıl fikir versin öncelikle.
Bir insan savrulur ama bu kadarı da olmaz be kardeşim.
Güven duygusu çok önemli.
Davranışlar insanın bu duygusunu olumlu ve olumsuz etkiler.
Söz önemli ancak davranış daha önemli. Hazret hem sözel hem de tutum ve
davranışlarında bariz görülen tutarsızlıkla böyle giderse dönem sonuna kalmaz
darmadağın olur.
Her zamankinden çok daha fazla birlik ve bütünlüğe
ihtiyacımız olan bu günlerde malum zihniyetin ektiği ayrık tohumları yetmezmiş
gibi sade İstanbul değil Ankara belediye başkanının da iç ve dış mihraklar
tarafında kaşınan yaralarımıza merhem olmak yerine tuz biber ekmesi elbette
milletin gözünden kaçmıyor.
Aşı üzerinden kurgu oluşturuldu tutmadı. Aşı geldi gelmedi,
etkili etkisiz, yan etkileri, dağıtım politikası vesselam buldukları her
delikten kocaman bir dehliz açılma çabaları sonuçsuz kalınca çok şükür şimdi
birbirlerine düştüler.
Böyle giderse hükumet edenlerin yanlışlarını doğrularını
ayıklayarak vatandaşa doğruları gösterecek güçlü bir muhalefete daha uzun süre
hasret kalacağız. Ülkemiz tam bir çamur siyasetinin içine giderek daha fazla
yaklaşıyor.
Milletimizin yıllardır hasretle beklediği yeni anayasa böyle
bir ortamda çok mümkün görünmese de hükümetimizin kollarını sıvayarak bu zor
göreve soyunmasını anlamlı ve önemli buluyorum.
Geçen hafta makalemde eller yaya biz aya diyerek zor
günlerde bile ülkemizde güzel şeyler oluyor demiştim.
Çok şükür hafta içinde cumhurbaşkanımızın milli uzay programını
açıkladığı konuşmasından anladık ki, devletimiz pandemi, mandemi, bidon kafa, kaz
kafa, gezi zekâlılar ve azgın azınlığın iflah olmaz ihanetlerine rağmen durmak
yok yola devam diyerek sergilediği dirayetli duruşu gözlerimi yaşarttı.
Milletin huzur ve refahı için gecesini gündüzüne katan
devletimizin idare erkinde yetkin olan insanlar cumhurbaşkanımızın gayretinin
binde birini göstererek el ve gönül birlikteliği oluşturabilseler dünya
zindelerinin yaptığı her türlü oyalama viz gelir tırıs gider gitmesine de işte
bu konuda kaygılarım hala azalmak yerine artıyor.
Kimisi metal yorgunluğu diyor bu duruma, kimisi sonradan
görmelerin heva ve hevesinin sonucu diyor. Kim ne derse desin. Hatasız dost
arayan dost bulamaz gerçekliğini bilmeme rağmen dost acı söyler kabilinden
makam ve mevki sarhoşu dostlara yoğurdu üfleyerek yiyin diyorum.
Kendini bir şey zannederek esip gürlemenin hiç kimseye bir
yararı yok. Her ne yapıyorsak yapalım. Hesabın hasbiliğini unutmadan yapalım.
Son not: makalemi yazarken bir hastam acil diyerek kendisini
dinlememi istedi. Aşı sırası gelmiş sağlık bakanlığından aşısını yaptırması
için mesaj almış ancak aşı yaptırmaktan tereddüt ediyor. Hocam virüs Çin’den
aşı Çin’den ben korkuyorum yaptırmaktan deyince tek kelime cevap verdim.
Yaptır.
Evet dostlar aşı sırası gelen aşısını yaptırsın. Mesafe
maske ve hijyen kurallarına azami uyarak devletimizin virüsle savaşına katkıda
bulunsun.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.