Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Kendini gerçekleştirme olarak kulluk

Ramazan ayı, manevi, ahlaki ve akli açılardan yeniden canlanma ve hayat bulmak için büyük bir imkandır. Ramazan ayında üzerinde durulması gereken en önemli konu, kulluk bilincidir. Gerçek anlamda nasıl kul olunacağı sorusu, herkes için çok önemlidir. Kulluk gerçeği ve bilinci idrak edilmeden, sahih anlamda kişinin kendisini gerçekleştirmesi mümkün değildir.

Hayatın anlamının ve amacının ne olduğu sorusu, en temel sorudur. Allah, insanları kendisine kul olmaları için yaratmıştır. Başka bir ifade ile insanlığın varoluş nedeni, kulluktur. Kulluk olduğu sürece insanlık, varoluş amacına uygun yaşayabilmekte, kulluğun yokluğu halinde insanlığın varoluş nedeni ortadan kalkmaktadır. Kulluğun varlığı çözüm, yokluğu ise en derin insani sorundur.

Kulluk, hiçbir dünyevi kişiye, gruba, nesneye veya kurguya bağımlı olmamak demektir. Kulluk, hiçbir otoritenin kapısında köle olmamayı gerektirmektedir. İslam’ın Tevhid mesajı, yaratılmış bütün kişilere, gruplara, nesnelere ve kurgulara bağımlı olmamayı, yani kul olmayı reddetmeyi her şeyin önüne koymaktadır. Allah’a kul olmak için, hiçbir şeye, kişiye ve güce kul olmamak lazımdır. Dünyevi bir kurguya veya güce bağımlılık derecesinde kul olan bir kişinin, içinde bulunduğu yapay ve yoz durumdan kendini özgürleştirmesi, olgunlaştırması ve gerçekleştirmesi gerekmektedir.

Allah ve insan arasındaki ilişkinin başında, ortasında ve sonunda kulluk bulunmaktadır. Kulluk, Allah-insan ilişkisinin merkezini ve çevresini oluşturan asli duruş ve durumdur. Kişi, Allah’a kul olarak kendisini akli, ahlaki ve manevi açılardan gerçekleştirdikçe gerçek anlamda insanlığını gerçekleştirmektedir. Kulluk, kişinin canlı bir şekilde Allah’ın huzurunda, Allah’ın gözetiminde ve Allah’ın rızasına uygun bir şekilde kendisini gerçekleştirmesidir.

Kişinin Allah’ın huzurunda, O’nun gözetiminde ve rızasına uygun bir hayat yaşaması, insanın asli anlamda hürriyeti tecrübe etmesi anlamına gelmektedir. Kulluk tecrübesi, hürriyet tecrübesidir. Hürriyet tecrübesini, ancak kul olmayı başaran insanlar tecrübe edebilirler. Kulluğun yokluğu, hürriyetin yokluğu anlamına gelmektedir.

Allah’a kulluk, kişinin kendisini gerçekleştirmesi ve hürriyeti iken, kula kulluk ise kişinin yok oluşu ve köleliği anlamına gelmektedir. Allah ve insan arasındaki kulluk ilişkisi, kölelik ilişkisi değildir. Allah, insanın kendisine köle olmasını değil, hür, ahlaklı, akıllı ve adil kul olmasını istemektedir. Allah ve insan ilişkisini, ahlak ve adalet boyutlarından soyutlayarak, mekanik, ruhsuz ve anlamsız şekilde yorumlamak ve anlamak, kulluğun özünden saptırılması anlamına gelmektedir

Allah ve insan arasındaki ilişkinin temelini hukuk oluşturmaktadır. Allah’a kul olmayı gerçekleştirmek için yaratılan insan, Allah’ın hukukunu ihlal etmemek zorundadır. Allah’ın hukuku, sadece Allah’ı İlah ve Rab olarak kabul etmek demektir. Allah’ın dışında herhangi bir dünyevi kurgunun ilahlaştırılması ve rableştirilmesi, Allah’ın hukukunun ihlal edilmesi ve ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir. Şirk, Allah’ın hukukun ihlali ve ortadan kaldırılması demektir. Şirk, sahih ve sahici anlamda Allah’a kulluk durumunu ortadan kaldıran her türlü ahlak, akıl ve hukuk dışı durumu ifade etmektedir.

Allah’ın hukukuna uymak için sadece O’na kul olmak lazımdır. Allah’a kul olmanın yolu, insanların hukukunu ihlal etmemekten geçmektedir. Allah, insana başkalarının canına, malına, inancına, ailesine ve aklına tecavüz ve ihlal anlamına gelecek her türlü davranışı yasaklamıştır. İnsanların hakkkını ihlal eden her türlü davranış, aslında Allah’ın hukukunu, yani kulluk durumunu bozan bir durum olarak değerlendirilmektedir. Allah, kul hakkını ihlal edenlerin hiçbir şekilde affedilmeyeceğini bildirmektedir. Allah’ın kırmızı çizgisi, insan haklarının ihlal edilmemesi ve kendisine şirk koşulmamasıdır.

Allah’a kul olmak, bu dünyada ve hayatta gerçekleştirilecek ahlaki, akli ve hukuki bir amaçtır. Allah’ın kullarını mezarlarda ve türbelerde arama yanılsamasına düşmek büyük bir sapmadır. Allah’ın kulları, canlı olmalı ve yeryüzünde olmalıdır. Yeryüzünde ahlaka, hukuka ve akla uygun yaşamak, ölülerin değil, hayat sahibi insanların gerçekleştireceği bir sorumluluktur. Allah’a kul olarak kendimizi gerçekleştirmek için, insanlarla olan ilişkimizi hukuk, ahlak ve akıl ölçülerinde düzenlememiz ve geliştirmemiz gerekmektedir.