Kemana hayat veren kadın
Dünya müzik tarihinin en önemli isimlerinden biri olan Suna Kan (21 Ekim 1936-11 Haziran 2023), 87 yaşında aramızdan ayrıldı. 1946 yılında henüz 9 yaşında iken Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde ve Hasan Ferit Alnar yönetiminde verdiği ilk konserinde Suna Kan, Mozart’ın 5 numaralı keman konçertosunu ve Viotti’nin La minör keman konçertosunu seslendirmiştir. Bu ilk konser, Suna Kan’ın dünya müzik tarihinin “Harika Çocuğu” olmaya aday olduğunu göstermesi açısından büyük önem taşımaktadır. 7 Temmuz 1948 günü dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından hazırlanan 5245 sayılı yasa, İdil Biret ve Suna Kan için özel olarak yapılmıştır. Bu kanun sayesinde Suna Kan, yurtdışına gönderilmiş ve müzik eğitimi almıştır.
Mozart, Suna Kan’ın hep değişmez aşkı olmuştur. Suna
Kan, Mozart’a duyduğu sonsuz sevgiyi şu cümlelerle anlatmaktadır: “Beni en çok
etkileyen besteci Mozart… Beethoven’ı da tabii ki seviyorum. Keman eserlerini
tabii ki seviyorum. Ama bir tane söyleyeceksin ve yarın öleceksin derseniz
Mozart… Deha işte onlar… Size cennettin kapılarını açıyor, üç notayla…” “Mozart
benim hayatımda ilk çaldığım konçertodur. Sayısını hakikaten bilmediğim kadar
konserde Mozart çalmışımdır. Mesela; geçen sene dört konserde Mozart çaldım ve
her seferinde yeniden çalıştım. Mozart, tüylerimi diken diken eden bir
bestecidir. Çalarken aynı ruhu her seferinde yakalıyorum ve çok duygulanıyorum.
Onun dışındaki eserlerde de yani kırk defa çalsanız belki mikroskobik bir fark
var ama kırk defa aynı şey olmuyor. Her seferinde o anda inşa ediyorsunuz.”
Mozart’a aşık olan Suna Kan, aslında ülkemizin Mozart’ı olmayı başarmıştır.
Paris
Konservatuarı’nda Gabriel Bouillon ile keman çalışmaları yapmış ve 1952 yılında
Paris Konservatuarı Keman Yüksek Bölümünü birincilikle bitirmiştir. 1971
Yılında Devlet Sanatçılığı ünvanını alan ilk kadın sanatçı olan Suna Kan, uluslararası
düzeyde müzik ve sanat alanında ölümsüz
eserler ve başarılar ortaya koymuştur. Suna Kan, Viotti Yarışması birincilik ödülünü
(1955), Münih Yarışması İkincilik ödülünü (1956), Long-ThibaudYarışması Paris
Kenti ödülünü (1957) kazanmıştır. Suna Kan, uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı
Senfoni Orkestrası’nda salist ve başkemancı olarak müziğini icra etmiştir. 1977-1986
arasında Ankara Oda Orkestrası'nda başkemancı ve solist sanatçı olarak yer
almıştır. Suna Kan’ın hayatı, müzikle ve kemanla doludur. Suna Kan, kemana hayat veren sanatçı olarak
nitelenmeyi hak etmektedir.
Suna Kan, müzik yapıtlarıyla dünya müzik camiasında
hep gündemde olmuş ve müzik dünyasını etkileyen önemli plaklar ve CD’ler
yapmıştır. Yurt dışında yüzün üstünde konser veren Suna Kan, birçok CD ve
plakın sahibidir. Suna Kan, dünyanın en önemli keman virtüözleri arasındadır. Keman
ve Suna Kan, birbiriyle özdeşleşen
olgulardır.Çok erken yaşlardan itibaren kemanla içiçe bir hayat
geçiren Suna Kan, kemanla kurduğu
ilişkiyi şöyle ifade etmektedir: “Keman çalmayı bir yaşam biçimi olarak gördüm
diyebilirim. Kemanı elime aldığım günden itibaren her gün çalıştım.” Keman,
emek ve ömür ister. Suna Kan, kemana emek ve ömür verilen bir hayatın adıdır. Suna
Kan’ın olduğu yerde keman, kemanın olduğu yerde Suna Kan vardır. Birinin
varlığı, kaçınılmaz olarak diğerinin varlığını zorunlu kılmaktadır.
Suna Kan, kemanıyla bize yaşama sevincini ve
coşkusunu vermeye çalışmıştır. Müzikle ve kemanla hayatımızı güzelleştiren Suna
Kan’ı saygıyla anıyorum.