Kemal Kılıçdaroğlu ve 28 Şubat Ruhu
Bir vakitler, caddelerimiz, sokaklarımız “Huzur İslamdadır” yazılı arabalarla doluydu.
Şimdilerde, onların yerini “Kemal Atatürk” imzalı arabalar aldı.
Aradaki en belirgin fark şu ki…
Üzerlerinde “Huzur İslamdadır” yazılı olanların çoğu “gariban arabası”ydı.
“Kemal
Atatürk” imzalı olanlar arasında çok sayıda “lüks” araba da görüyorum.
*
Geçmiş zamanın ve şimdiki zamanın bu iki
görüntüsü bir yerde dursun.
Bir de şuraya bakalım…
Malûm, Milli Eğitim Şurası’ndan, okul öncesi
eğitimde çocuklara “Din Dersi”
verilmesi yönünde bir tavsiye kararı çıkmıştı.
Memlekete çok büyük zararlar veren “28 Şubat Günleri”nde öne çıkan bir “sivil” toplum örgütü,
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, bu karara şu
açıklamayla tepki göstermiş:
“Zorunlu din dersi uygulaması hukuken tartışmalı
iken bir de son dönemde devlet okullarında din eğitiminin tarikatlara
bırakıldığına ilişkin haberler basına yansımaktadır.
Bu nedenlerle, bu
kararın uygulaması okul öncesi eğitim çağındaki çocuklarımız için çok ciddi
tehdit ve tehlikeler barındıracaktır. Evrensel çocuk haklarına, hukuka ve
bilime aykırı, Milli Eğitim Şurasının tarihsel önemine ve değerine de uymayan
çağ dışı bu kararı kabul etmiyoruz, Milli Eğitim Bakanlığını yol yakınken bu
büyük yanlıştan dönmeye davet ediyoruz.
Çağdaş Yaşamı
Destekleme Derneği olarak, 32 yıldır yaptığımız gibi Büyük Atatürk’ün bizlere
hedef olarak gösterdiği çağdaş uygarlık seviyesine çağdaş eğitimle ulaşmak için
laik, bilimsel ve ücretsiz eğitimi savunmaya devam edeceğiz.”
*
Açıklamanın da gösterdiği gibi…
“Okul öncesi
çocuklara” din dersi verilmesine karşı çıkmakla kalmıyor
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği…
Din dersinin hiçbir çocuk ve hiçbir genç için “zorunlu” olmamasını istiyor.
Daha da fazlası var aslında…
“Seçmeli” Din Dersi’ne de karşılar.
Bu zihniyet dünyasının, liselerde “seçmeli”
olarak verilen Kur’an-ı Kerim ve
Hazret-i Muhammed’in Hayatı adlı dersleri de “sakıncalı” bulduğunu bilirsiniz.
Kur’an Kursları’nın kapısına kilit vurmayı, çocukları Kur’an
Eğitimi’nden uzak tutmayı hedefleyen 28 Şubat düzenlemelerine karşı ne
mücadeleler vermiştik…
Yasaklara nasıl da direnmiştik.
Aradan bunca yıl geçti.
Bugün böyle yasaklar yok şükür.
Yok da..
Olmayacağını kim garanti edebilir ki?
Açıklamadaki “tehdit ve tehlike” kelimelerine de dikkat çekelim…
“Aman Dikkat!” diyelim…
*
Yazının girişinde, “Huzur
İslamdadır” yazılı arabaların “tarih”
olduğuna, bunların yerlerini “Kemal Atatürk” imzalı olanların
aldığına dikkat çekmiştik.
Bu birinci tabloydu…
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin “o çevrelerden” bol destek alan açıklamasını da ikinci tablo olarak
yanına koyduk.
*
Önünüze getireceğimiz üçüncü
tabloda da, Meclis Kürsüsü’nden vatandaşların alayına o “ayıp” el hareketini yapan CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu var.
Düpedüz “kapak” hareketi!
Sevenleri, sayanları kızmasınlar ama…
Kemal Kılıçdaroğlu’na “Çok
şımardınız, kendinize geliniz!” demek milli vazife.
Hepimiz şımarabiliriz.
Yıllar evvel, epeyce havalandığım bir dönemde…
Yaşlı amcalardan biri,
“Evlât…
Sana…
Allah aşkına sakın
şımarma diyorum!..
Başka bir şey de
demiyorum!
Sakın şımarma ve
gaza gelme!” demişti.
*
Övgüler, insanın ayağını yerden keser.
Adamı fena halde gaza getirirler.
İşin bir boyutu böyle…
“Politika”ya dair hesaplara gelince…
Gezi olaylarından bu yana yaşananları biliyorsunuz.
Ak Parti’deki metal yorgunluğu gittikçe artıyor.
Siyasi iktidar, bazı seçimleri kaybetti.
İstanbul’un yerel yönetimi, “çeyrek
asır sonra” CHP’ye gitti.
Ankara’nın yerel yönetimi de öyle…
Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere, yerel seçimde alınan
mağlubiyetlerin muhasebesi doğru dürüst yapılmadı.
Hatta ve hatta, “Bu iyi oldu
iyi, şimdi millet CHP’nin yerelde ne kadar başarısız olduğunu görecek ve bu
durum da bize oy artışı olarak geri dönecek!” filan bile dendi!..
Hani…
Sanki…
AK Parti yerel yönetimlerde başarısız olduğu için kaybetti!
Ya da CHP, İzmir belediye seçimini, yerel yönetimde çok başarılı olduğu
için kazanıyor her seferinde!..
*
Eğri oturup, doğru konuşalım:
Deniz Baykal’ı CHP Genel Başkanlığı’ndan indiren “kaset olayı”nın, varlığını gözler önüne serdiği “proje”, sandıkta
önemli “başarılara” imza attı.
Olan bitenler, CHP’nin oy oranını arttırmasa da, “Bu sefer tamam!”
diyenleri oldukça ümitlendirdi.
Üstüne “ekonomideki”
sıkıntılar da gelince…
Siz Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerinde olsaydınız, bir daha önünüze asla
gelmeyecek olan “Cumhurbaşkanlığı
Koltuğu’na oturma” fırsatını teper miydiniz?
Siz, Kılıçdaroğlu’nun yakın
çevresindekilerden biri olsaydınız, kendisine “Efendim, tam sırası!” demez miydiniz?
Gerçekten de…
Millet İttifakı’nın resmi ve gayri resmi ortaklarını ikna edebilirse,
pekalâ “çatıdaki” Cumhurbaşkanı
Adayı olabilir Kemal Kılıçdaroğlu.
Diyelim ki, öyle olmadı da…
Her “parti” kendi adayıyla
çıktı…
İlk tur böyle geçilsin, dendi…
CHP’nin yüzde 25’lik desteği,
yan desteklerle birlikte, kendisini ikinci tura taşır.
İkinci turda da ne olacağı belli olmaz!..
İstanbul Seçimi’ni CHP kazandıysa, buradaki başarı Ekrem İmamoğlu’ndan
çok, Kemal Kılıçdaroğlu’na aittir.
Farz-ı muhal;
Deniz Baykal, CHP Genel
Başkanı olarak kalsaydı, Ekrem İmamoğlu
gibi birine asla yol vermezdi.
Bugün, bürokratları tehdit eden, TÜİK’i basan, Meclis Kürsüsü’nden
cümle aleme “ayıp” el hareketi yapan
Kemal Kılıçdaroğlu, gittikçe artan
özgüvenle hareket ediyor.
“Aşırı” özgüvenin
şımarıklık olarak nitelendirilebilecek hareketlere yol açması tabiidir.
Buraya kadar yazdıklarımdan, “Kemal
Kılıçdaroğlu böyle şeyler yaparsa kaybeder!” sonucu çıkartılmamıştır
herhalde.
Çıkartılmışsa, yazının sonunda “mesajımı”
yerli yerine oturtmalıyım.
*
Siyasi iktidarın iyice bocaladığı, birilerinin de, işi yeniden “Din dersinin her türlüsüne karşıyız!”
yollu “bildiriler” yayınlamaya kadar
vardırdığı…
Arabalarının üzerine “Huzur
İslamdadır” yazan vatan evlâtlarından bir bölümünün iyice
Muhafaza-KÂRlaştığı, kaybedecek şeylerinin epeyce biriktiği bir süreçte…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun TÜİK’i
basması, Meclis Kürsüsü’nden cümle aleme “kapak işareti” yapması, “eylemciye”
bir şey kaybettirmez…
Hatta ve hatta, “şımarıklık”
olarak nitelendirilebilecek hareketler failinin elini güçlendirir!..
Manevi Kalkınma
Hamlesi’ni yıllar boyunca ihmal etmişseniz…
Kemal Kılıçdaroğlu zihniyetinin eli güçlenir elbette!
Kalplere niye ektiysen onu biçersin, meselesi!