Dolar (USD)
33.99
Euro (EUR)
38.02
Gram Altın
2829.11
BIST 100
9975.61
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Haziran 2024

Kelimenin peşine takılmak

Konuşurken, okurken veya birisini dinlerken; duyduğumuz bir kelimenin sihrine kapılıp, ardından gideriz. Anlamı etrafında oluşan bir dünyaya ayak basar, orada gezinir, gâh hatıralar arasında, gâh hayaller arkasında sürüklenip dururuz. Belki o an, bizi böylesine ilginç bir seyahate çıkaranın, değişik düşünce dünyalarında gezdirenin ve hayallerin ardından sevk edenin bir kelime olduğunu hatırlamayız bile. Sonraları birden, bu işi başaranın sadece bir kelime olduğunu fark ederiz. Bazıları, kendilerini bu tür zihni faaliyete sevk edenin ne olduğunu hatırlamaz bile... Kelimelerin, o koskoca, o çekici ve renkli dünyası hakkında kafa yorup düşünenlerin, bu gerçeğin farkına daha erken varacakları bir gerçektir.

Doğrusu; her bir kelimenin başlı başına bir dünya olduğunu bilenler için, ihmal edilemez ve kayıtsız kalınamaz bir durumdur bu... Zira kelimelerin cazibesine kapılmanın ve aralarında dolaşmanın güzelliği erbabınca malumdur. Her kelime hakkında ayrı ayrı düşünüp, her kelimeye zaman ayırmanın kişiye kazandırdığı çok şey vardır.

Bazen de, duyduğumuz bir kelime bizi derinden yaralar, kalbimizi dilhûn eder, kedere boğar. Neşeli yüzleri, az önce işitilen kelimeden ötürü, çizgi çizgi bir efkâr bürür. Gerçekle yüz yüze getirerek, ayağını yerden keser. Ve sarsılan bedende, biraz önceki sevinçten eser kalmaz.

Şen kahkahalar atarak ortalığı velveleye verirken, bulunulan yere ansızın bir bomba gibi düşen "ölüm" kelimesi, herhalde yukarıda bahsettiğimiz dönüşümü gerçekleştirecek bir kelimedir. Sahip olunan mal, mülk, devlet, servet, mevki ve makam gibi maddi varlıklar sebebiyle kendini adeta ölümsüz sanmak gibi bir gaflete düşen insanoğluna, fani olduğunu, gelip geçici olduğunu bu kelimeden daha iyi ne anlatabilir?

Ne var ki; Koca Yunus'un, "Ölümden ne korkarsın korkma ebedi varsın" hakikatine tevekkülle boyun eğmiş, inanmış ve bu konunun gereğini yapmaya çalışmış kişi, hiçbir zaman, ölüm kelimesinin ifade ettiklerine kafasını takarak, bunu bunalım noktasına taşımaz. Ayrıca; daha yumuşak, kulağa daha hoş gelen bir karşılık da bulmuştur bu kelimeye: Vefat... Herhalde, "öldü" demek yerine, vefat etti demek, "daha insanî"dir. Öyle ki; modern dünyanın bunalımlarından menkul hal, tavır, hareket ve sözlerle kirletmemek lâzımdır bu ayrılışı...

Kelimelerin, her insanda çağrıştırdığı, her insanda kurduğu dünya değişiktir. "Bu yüzden, gün olur, sıradan bir kelime, anlamı ve yaptığı çağrışımlarla bütün bir medeniyetin simgesi olur. Kurumuş koca bir çınarın filiz verdiğini yahut çıplak dağların birden yeşeriverdiğini görmüş gibi olursunuz. Anlarsınız ki, o kelimeye, o anlamı, kültürün yüzyıllar süren görkemli macerası kazandırmıştır; insan, o kelimeyi, o anlam ve üslupta kullanıyorsa, o insanı yetiştiren kültürün, topluma hâkimiyetindeki derinliği hissedersiniz. Ve o insanla aynı dilden konuşmanın, aynı iklimde yaşamanın, aynı Kitab'a inanmanın mutluluğunu yaşarsınız."

İnsanın, diğerlerinden ayrı olarak sevdiği, kurduğu cümlelerde ayrı bir itinayla kullandığı kelimeler de vardır. Kişinin yazdıklarını ele aldığınızda bu durumu rahatlıkla görebilir, kolayca fark edebilirsiniz. Yazar, o kelimeye atfettiği önemi, ona karşı beslediği sevgiyi, yazılarında sıklıkla kullanmak yoluyla gösterir. Çünkü yazan için, bu kelimenin çağrışımları daha güçlü, daha derin ve daha önemlidir. Yazar Hikmet Dizdardoğlu’nun dediği gibi:

Edebiyat, son tahlilde, kelimelerin sanatıdır.(...) İnsan bu idrak seviyesine ulaşınca, alelâdelikten kurtulur ve sürükleyici bir kuvvetin peşine takılarak, güzel’i elde etmenin yollarını arar.

Genç sanatkâr, kelimelere hâkim olması ölçüsünde çilesini erken doldurur. Zıt kuvvetler arasında kalıp bocalamak istemiyorsa, ilkin, kelimeler ülkesini fethetmelidir. İmkânların kapısı, ancak o zaman kendisine açılabilir. Yunus’un, Karacaoğlan’ın, Yahya Kemal’in ve bütün cins şairlerin başarı sırları buradadır. Bu sırra erişmenin yolu ise çalışmaktır. Her hâl ve şartta çalışmayı, üretmeyi elden bırakmamak ve böylelikle dilin engin dünyasına hâkim olmanınverdiği kararlılıkla, sözün üzerine gitmektir. Elde edilecek sonucun her geçen zamanda büyüyeceğini gösterecek ve kalıcı olanı sağlayacak da budur zaten.