Dolar (USD)
32.56
Euro (EUR)
34.62
Gram Altın
2485.85
BIST 100
9524.59
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Ağustos 2021

Kazık Tevekküle Engel Mi?

Bir adam Peygamberimize (a.s.m.) gelerek, “Ben devemi salı vererek mi tevekkül edeyim, yoksa bağlayarak mı?” demiştir. Efendimiz ise, “Deveni bağla sonra tevekkül et.” (Tirmizi, Kıyamet, 60)

Bu hadis sanki tevekkülün mutlak manada sebeplere bağı olduğunu, sebepsiz tevekkülün olamayacağını söylüyormuş gibi zannedilebilir. Oysaki hiç te zannedildiği gibi değildir.

Hadisimizi şöyle bir canlandıralım... Bir sahabi devesi ile mescide geliyor... Deve ile geldiğine göre evi mescide bayağı mesafeli... Bu sahabinin tevekkül anlayışında mutlak anlamda tedbir olsaydı yanında devesini bağlaması için kazık taşırdı... Ama mescide kazıksız geldi... Bu da demektir ki tevekkül ile amel edilmesi için sebep şartı yokmuş.

Bu kez sahabinin, mescidin önünde yere çakılan kazığı gördüğündeki sözlerini masaya yatıralım...

“...Ben devemi salı vererek mi tevekkül edeyim, yoksa bağlayarak mı?...”

Bu soruda sahabinin tevekkül inancının sebeplere bağlı olmadığını görüyoruz:

“...Ben devemi salı vererek mi tevekkül edeyim...” Yani; deveyi kazığa bağlamama da bir tevekküldür, tedbirsizlik değildir... Nerden bu kanıya varıyor, hemen anlatayım: Eğer sahabinin bu sorusunda tevekkül merkezli bir hata olsaydı resulullah aleyhisselam sanırım şuna benzer sözler söylerdi:

“ kazığa bağlamamak tevekkül olamaz!”... Sahabiler hata yaptığında resulullah aleyhisselam anında uyarısını yapardı fakat burada bir uyarı görmüyoruz... Fakat kazığa bağlamaması için bir teşvik de görmüyoruz...

Ben sahabinin bu sorusuna binaen derim ki:

Sebeplere sarılmak da bir tevekküldür, yeri geldiğinde/özel durumlarda/sebepler yokken mesela sebep aramadan amel etmek de bir tevekküldür...

***

Şimdi...

Ben ve siz devemizle mescide geldiğimizi canlandıralım... Ben devemi kazığa bağladım, siz de kazık olmadığı için devenizi mescidin önünde bıraktınız diyelim...

İkimiz de mesciddeyiz... Siz, devenizi mutlak manada Allah’a emanet etmişken ben devemi önce kazığa emanet etmişimdir... Sonuçta ikimizin de devesi dışarıda... Olağan dışı bir şey olmazsa benim devemin kaçma durumu yoktur. Ama sizin deveniz risk altında...

Peki, kimin kalbi Allah’a daha yakındır?

Yemin edebilirim ki sizin kalbiniz o an tam bir tevekkül halindedir... Amelinizle Allah’a şu mesajı vermişsinizdir:

“Allah’ım!... Senin emirlerine/ Namaza verdiğim önem dünya ve içindekilerden daha fazladır... Sana olan güvenim had safhadadır... Sen dilersen devemi bana bağışlarsın. Senin dilemene kazık engel olamaz... Buna mutlak iman ettim.!”

Sana güvendim...

***

NOT: Sebepler hazırken maceraya da girilmemeli:)