Kazanan Türkiye’dir
Seçim sonuçları hayırlara vesile olsun.% 84’e varan katılım oranı ile milletimiz Dünya’ya önemli bir mesaj vermiştir. “Demokrasi’ye ve sandıktan çıkacak milli iradeye inanıyor ve güveniyoruz” Umarız ve dileriz ki batı alemi milletimizin temayüz eden bu meziyetini düzgün okur. Zira bu ülkeyi üçüncü dünya, liderini ise diktatör(!) olmakla yaftalıyorlar.
Bir ülkede seçime katılım oranı neden önemlidir? Bence demokratik kültürün zenginleşmesi ile demokrasiye olan inancı resmeder. Demokrasi ve hür iradenin tecelli ettiği sandığa güvenen insanlar çareyi başka yer ve usullerde aramaz. Halkımız bu katılım oranı ile bunu ispat etmiştir.
Peki her fırsatta bize demokrasi ayarı çeken ABD ve batı aleminde durum nasıldır? Şunu rahatlıkla ifade edebilirim ki batı her alanda yaşadığı yozlaşma ve çözülme ile çoğulculuktan hızla uzaklaşmakta çareyi ayrılıkçı, ırkçı, haçlı fanatizme doğru yaklaşmaktadır. Bunun tabii bir tezahürü olarak özellikle ABD’de seçimlere katılım oranları çok düşük olmaktadır. 2018 ara seçimlerine kadar katılım %50’nin altında seyretmiştir; Özellikle 2014 ara seçiminde ki %36,7‘lik katılım dikkate şayandır. İlk defa 2018 ara seçiminde %60’lık katılımla bir rekor(!) yaşandı.
Kıt’a Avrupa’sında da benzer durumlar vardır. Örneğin; İsveç’te 2015 yılı parlamento seçiminde %48,4 lük bir katılım gerçekleşti. Sadece İngiltere’de Brexit oylamasında %72,2, Almanya’da 2017 parlamento seçiminde %76,2’lık katılım gerçekleşse de batıda ki katılım Türkiye’nin gerisinde kalmıştır. ABD ve Batı’da ki düşük katılımlar siyasetin vesayet altında olduğunu, halkın demokrasi ve sandığa itibar etmediğinin açık bir göstergesidir.
Bana göre R.Tayyip Erdoğan’ın bu ülkeye yaptığı en önemli hizmetlerinden biriside vesayet odakları ile yürüttüğü mücadele sonucunda halkın demokrasiye ve sandığa olan güvenin artmış olmasıdır.
Bu seçimin önemli sonuçlarından bir diğeri de Cumhur İttifakının ülke genelinde aldığı oy oranı ile 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminde ki oy oranına yakın, % 52 olmasıdır. Bu yakınlık Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin halk tarafından teyit edildiğini göstermektedir.
Hükümetimizce 2016 yılından bu yana, hem sınır içinde hem de sınır ötesinde yürütülen başarılı mücadele sonucunda terör örgütü son 35 yılın en ağır hezimetini yaşamış bölgeye huzur, sükun ve hizmet gelmiştir. Bölgede ki belediyelere atanan kayyum belediye başkanları halkın gönlünü kazanmış bu durum seçim sonuçlarına HDP’nin oyunda düşüş olarak AK PARTİ ve CUMHUR İTTİFAKI partilerin oylarında artışa neden olmuştur. Bingöl, Şırnak, gibi iller Ak Parti siyasetine teslim edilmiştir.
HDP 2014 yılında ki yerel seçimde doğu ve güneydoğuda toplam oyların %.28’ini almışken,2019 yerel seçimlerinde %.25’ini almıştır. APO kaybetmiş, İdris-i Bitlis’i, Said-i Nursi kazanmıştır. İdris-i Bitlis’i ki sahip olduğu taht ve taca rağmen İttihad-ı İslam namına tahtını ve tacını Osmanlı’ya terk edip Kürtleri Osmanlı’nın çatısı altında toplamış bir İslam kahramanıdır. Said-i Nursi ise hayatını İman davasına adamış milletinin iman selameti için en azılı İslam düşmanlarına karşı imanı ve İttihad-ı İslam’ı savunan diğer Kürt kökenli bir İslam kahramanıdır. İkisinin de ortak yönü İttihad-ı İslam’dır.
Şahsi kanaatim odur ki Allah’ın izniyle Doğu ve güneydoğuda bundan sonraki süreçte terör siyaseti her geçen gün biraz daha kaybedecektir.
Seçim sonucunun Ak Parti’ye bakan tarafında çıkarılacak birçok dersler var. Hepimiz biliyoruz ki; Ekonomik kriz milletimizi etkilemiş. Aile ve sosyal politikalarda ki bazı uygulamalar; eş dost ve yarenlerden oluşturulan kadrolar, mikro milliyetçilik, çantacı siyasiler, adalet mekanizmasındaki mağduriyetler, enflasyon ve pahalılık yanında seçimin bütün yükünü Cumhurbaşkanımızın çekiyor olması gelebilir.
Ak Parti belediyelerinde Cumhurbaşkanımızın 1994 ‘te ki İstanbul Belediye Başkanlığı’nda olduğu gibi çözüm odaklı gönül ve hizmet belediyeciliğine dönülmelidir. Gönülsüz adamlarla gönül belediyeciliği yapılmaz. Halkı ayırım yapmadan kucaklayan, kibirden ve şımarıklıklardan, yolsuzluk ve kayırmacılıktan uzak bir belediyeciliğe yeniden dönülmelidir.
Elbetteki bu seçime oy hırsızlığı damgasını vurmuştur. Üst ve Alt aklın, oy devşirme işini CHP, FETÖ,PKK konsorsiyumuna ihale ettiği görülmektedir. Tarihimizin en organize oy hırsızlığı ve usulsüzlük vakası ile karşı karşıyayız. Bu durum seçimi felç etti. İstanbul sonucu hala belli değil. Bu durum sokak üzerinden hesap yapanlara fırsat sunuyor. Katılım oranı ve sağlıklı işleyişi ile övündüğümüz seçim sistemimiz resmen kilitlenmiş oldu.
Bu hadise basit bir oy hırsızlığı değildir. Emin olun planın ilk adımıdır. Asıl gaye İstanbul seçim sonuçları üzerinden yeni bir Gezi tertiplemektir. Seçim sonucu ile ilgili böylesi bir kilitlenme için ince bir planın devreye sokulduğunu düşünmekteyim. Sandıklarda kullanılabilecek kişiler, kullanılamayacak olanların yerine dışardan memur olmayan üyeler, önceden tespit ve tayin edilmiş yandaş kişiler, satın alınmış bu kişilerin dünyevi kaygıları da giderilmiş olmalı.
Seçimde oy hırsızlığına bulaşan herkes en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Şimdilik İstanbul’da sayımlar devam ediyor. İlginçtir fark Ak Parti lehine ciddi oranda kapandı. Buda seçime Ak Parti aleyhine fitne sokulduğunun açık bir delilidir. Her keste seçimin yeniden yapılması gerektiği yönünde ciddi bir kanaat oluşmuş durumda. Halk oyuma ne oldu diyor. Çünkü; oylar sayıldıkça yeni izler, yeni izler bulundukça da yeni kuşkular ortaya çıkıyor.
Fakat batı, dört göz-kulak bizi takip ediyor. Bu seçimi ellemeyen, mıncıklamayan kalmadı. ABD ve Avrupa'dan gelen açıklamalar çok rahatsız edici. "Hadi daha ne bekliyorsunuz, verin mazbatayı" diyorlar. Bize sömürge muamelesi yapıyorlar. Demokrasi, halkın tercihi umurlarında bile değil. ABD'de ki Siyonistlerin elinden gelse İmamoğlu’nu İBB başkanlığına atayan bir kararnameyi Trump’a çoktan imzalatacak…
Öte yandan aba altından sopa gösterenlerde var. Bizi sokakla tehdit edip yapılan hırsızlıkları örtbas etmeye çalışanlarda var. Sayımlar sonunda sonuç Ak Parti ve Cumhur İttifakı lehine gelişecek olursa şimdiden ne yapılması gerektiğini vaaz edenler var. ABD’nin derin adamlarından Michael Rubin "Siz ey Türk halkı, İran'dan daha fazla demokrasi seversiniz .Ayaklanın!" diyor.
Paris Belediye Başkanı, mazbatasını almadığı halde İmamoğlu’nu şimdiden kutluyor. ABD dışişleri itirazlar sonuçlanmadığı halde “mazbataları verin artık” diyor. Hiç bir belediye başkanının yapmadığı şekilde teamüllere aykırı bir biçimde İmamoğlu’na Anitkabir defterine başkan ünvanlı yazı yazdırılıyor. Bunlar ince bir planın köşe taşları.
Batı’nın İmamoğlu aşkı pek yakında anlaşılacaktır. Şimdiden söyleyeyim batı kendisine teslim olmayanları sevmez. Bu kadar net. Birde ilahi bir düstur var ki o her sözün üstündedir.” Sen onların dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da senden asla memnun kalmayacaklardır” Bakara Suresi/120
Baki selam ve sevgiler.