Kayyumu bırak, garibana bak
Hacire Akar, 70 yaşında. 1994 yılında büyük oğlunu PKK kaçırdı. Bir yıl sonra da ikinci oğlunu… Dağ kadrosuna katılan Fırat Akar’ın 2017 yılında ölüm haberi geldi. Geçtiğimiz hafta diğer oğlu Mehmet Akar, defalarca telefonla aranıp Diyarbakır HDP binasına çağrıldı, sonunda dayanamadı gitti ama bir daha çıkamadı. Hacire Ana’nın içi yanıyordu. Ne olduğunu sezmişti, HDP binasına gelip camları taşladı, ardından binanın girişinde, oturma eylemine başladı. “Oğlumu ilaçla uyutup dağa kaçırdılar” diye feryat etmeye başladı.
Yakında düğünü vardı
Artık hiçbir şeyden korkusu yoktu. Mehmet’in de Fırat ve Salih gibi teröre kurban gitmesini istemiyordu. 20 gün sonra düğününü yapacakları oğlu geri getirilinceye kadar orada oturmakta kararlı. Sadece Hacire Ana’nın değil, doğuda binlerce ananın yıllardır yüreği yanıyor. Küçük yaşta kaçırılan yahut kandırılan çocuklar ve gençler PKK’nın tuzağına düşürülüyor ve Türkiye’yi yıpratmak isteyen batılı ülkelerin çıkarları için ölüme gönderiliyor.
Barış süreci başladığında PKK’nın silah bırakması ve terörün bitirilmesi hedefleniyordu. Doğu ve Güneydoğu’daki belediye başkanlıklarının çoğunu kazanan PKK uzantısı partiler, bu imkânı gariban halkın ihtiyaçları ve refahı için değil, yeraltına tüneller açıp kurtarılmış bölge oluşturmak için kullandılar. Sonları hüsran oldu. Yüz binin üzerinde insan evinden barkından oldu. O yıl öğrenciler okula gidemedi. 4.500’ün üzerinde terörist öldürüldü, 500’ün üzerinde güvenlik görevlisi şehit oldu. Başkanlar da makamlarından oldu…
PKK ve onun uzantısı partiler uslandı mı? Yakın geçmişte yaşananlardan ders aldı mı? Hayır! 31 Mart 2019’da seçim oldu, seçimi kazanan PKK’lılar tekrar aynı icraata başladı. Çocukları ve gençleri Kandil’e göndermeye, Doğu ve Güneydoğu’da kurtarılmış bölgeler oluşturmak için çalışmaya başladılar. Hiçbirinde en küçük bir pişmanlık yok. Siz terör için çalışırsanız yakın geçmişte bu kadar büyük bir ders varken devlet size müsaade eder mi? O paralar PKK’ya harcamanız için değil, yöre insanının ihtiyaçları için gönderiliyor.
Fakirlikle mücadele
Sadece Doğu ve Güneydoğu’da değil, ülkemizin dört bir yanında insanlar fakirlikle, açlıkla mücadele ediyor. İş bulamamanın, çalışamamanın, üretememenin, kazanamamanın utancını yaşayan, evine ekmek götüremeyen babalar, eğer varsa mutfağında bir sıcak çorba kaynamayan anaların sessiz çığlığını kimse duymuyor.
Onlar ağırbaşlı, vakur ve asiller. Aşımız, ekmeğimiz yok diyemiyorlar. Belki bir şefkat eli uzanır diye bekliyorlar. Nitekim geçtiğimiz günlerde Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde bir hayırsever mahalle bakkalına girdi, deftere yazılı olan borcu sordu ve on bin liralık veresiye borcunu havale ile ödeyip sildirdi. Bakkal da “Tüm borçlarınız hayırsever bir vatandaş tarafından ödenmiştir. Borcunuz yoktur” yazılı bir afiş asarak bunu duyurdu.
Müsiad devam etmeli
Müsiad üyeleri de geçtiğimiz Ramazan ayı içinde böyle bir uygulama yapmışlardı. Ancak bu uygulama bir ayla sınırlı kalmamalı. ABD’nin dolar üzerinden yaptığı zulüm tüm ülkeyi, ülkedeki tüm garip ve ihtiyaç sahiplerini etkiledi. İnsanımız bir yıl öncesine göre fakirleşti. Bakkala ödenen on bin TL bir insanın bir haftalık tatil parası. Ama onca garip ve ihtiyaç sahibini sevindirmenin ve duasını almanın daha güzel bir yolu olabilir mi? İmkânı olanların, ihtiyacı olanlara el uzatması ile kimseyi incitmeden bu sosyal sorumluğu yerine getirmeliyiz.