Kayıt Dışı Tükeniş
Yeni Kapı mutabakatı terörizmin ana kaynağını rahatsız etmeye devam ediyor. Gaziantep ve Elazığ saldırılarından sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıktan hedef alınması, bedel ödettirilmek istenmesi bunu daha iyi anlamamıza neden oluyor. Mutabakata yara vermek isteyen yapıların elindeki tek koz terör. Siyaseten çöktüler, yerel destekleri tükendi, 15 Temmuz darbe girişiminde maskeleri düştü, kendilerine kalan terörizm oldu.
Terörizm öncesi siyaseten varoluş mücadelesi vermişlerdi. Hatta paralel terör örgütüne tabela partileri kurdurmuş, denemeler yapmışlardı. Bağımsız adaylar üzerinden kamuoyu yoklaması yapıp, gerekli desteği bulamadıklarında meşru siyasetin içerisindeki kadrolarını hakaretlendirmişlerdi.
Öyle ya hücreler sadece dışarıda, taşrada değil. Hücreler siyasi partilerde de mevcut. Baraj altında kalma ihtimali yüksek partileri bir araya getirmeye çalıştılar. Başarılı oldukları bir iki parti üzerinden algı operasyonları denediler. Tüm bu süreçlerde algıları açık olan millet oyunu fark ettiğinde siyasi mühendislik boşa çıkartılmıştı. Sadece boşa çıkmamış, oyun görülmeye de başlanmıştı.
Ama vazgeçmediler. Terör ile arasına mesafe koymayı başaramayan siyasi anlayışla yakınlaşma süreci başlattılar. Şiddetin diline ara verdirdiler, maskeli siyasete başlattılar. Sonuç aldıklarında kaos planı üzerinden hendek siyasetine devşirdiler. Tırmanan şiddet olaylarına şiddetin diliyle destek sundular.
Kamplaştırdılar, kutuplaştırdılar.
Ancak karşı bir siyaset üretip gerilimi tırmandırmaları gerekiyordu. Keskin siyasi ideolojiler üzerinden sokakları hareketlendirme planını devreye soktukların da Devlet Bahçeli'nin sağduyusuna tosladılar. Oyunları bozulunca MHP'ye operasyon yapmayı denediler. O deneme ise sadece Bahçeli'nin değil milletin iradesine takıldığında yargıyı zorlamaya başladılar. Bağımsız yargı da oyunu bozunca, kayıt dışı siyaseti üretemeyeceklerini anladılar.
Kayıt dışı siyasete zemin hazırlamak için yeniden teröre sarıldılar. Siyaseti güvensiz kılmak için hükümete karakter suikastı denediler. Eş zamanlı sınırda yaşanan küresel terörizm aracılığıyla meşru iktidarı sürekli olarak yıpratmaya çalıştılar. O kadar ileri gittiler ki sınır ötemizde yaşanan savaştan kaçıp, ülkemize sığınan mazlumlar üzerinden topyekun ülkemizi hedef aldılar. Milletin vicdanını ve bölgenin gerçeklerini hesaba katmadıklarından yalnızlaştılar.
Terörizmin ana kaynağı yani "Üst Akıl" vazgeçmiyordu. 1 dolara kiraladığı kamikaze ekibi algı yönetiminde başarısız oluyordu. Dedim ya milletin algıları açıktı. Milleti topyekun esir alıp, siyaseti etkisiz kılmadan, kayıt dışı siyaseti devreye sokmaları mümkün gözükmüyordu. O vakit zaten topyekun Türkiye'ye saldırmaya hazır olan kamikaze (FETÖ) ekibe yeni bir görev verilmeliydi. Öyle de oldu.
İhanet şebekesine darbe görevi tebliğ edildi. İşbirliği yapıldı, tetikçiler aracılığıyla 15 Temmuz gecesi kanlı işgal hareketi devreye sokuldu. İşgal hareketinin ana hedefi kardeş kavgası çıkartmak ve kayıt dışı siyasetle ülkeyi boğmaktı. Ancak milli irade ayağa kalktı, darbeci teröristler yerle bir oldu. Vesayet kırıldı, işgal engellendi, kardeşliğine sahip çıkan millet kirli ve kanlı planı yerle bir etti.
Bu durum terörizmin ana kaynağını inanılmaz panikletti.
Çünkü gelen itiraflar, ortaya çıkan belge ve bilgiler kendilerinin de deşifre olmasını sağladı.
Son çırpınış yeniden teröre sarıldılar. Sayın Kılıçdaroğlu'na kurulan kanlı pusu da bu sürecin bir devamıdır.
Siyasete ayar vermeye kalkanların çaresizliğidir.
Yeni Kapı birliğini dağıtmaya çalışanların saldırılarıdır.
*Hatta biraz iddialı olacak ama Baykal'ın gönderilmesi de bu süreçten ayrı tutulamazu2026
Önemli olan kirli planları görüp, karanlık oyunlarda figüran olmamaktır.