Kayıp değerlerimiz günışığında
Son 20 yıldan beri Türkiye’nin en büyük kazançlarından birisi, kayıp değerlerin yeniden günışığına çıkarılması olmuştur. Bunu kültür sanat, bilhassa edebiyat dünyasında görüyoruz.
Türkiye her alanda, bilhassa savunma sanayiinde çok
büyük gelişmeler gösterirken kültür sanat dünyasında da önemli adımların
atıldığını görebiliyoruz. 2000 yılında unutulmuş bazı şair ve yazarlarımıza
dair, farklı sahalarda hizmet etmiş sanatkârlarımız hakkında dergilere yazılar
yazıyordum. Birçok kişi, bu isimleri yeni duyduğunu söylüyor ve “Meğer ne çok
kıymetli edibimiz, sanatçımız varmış da haberimiz yokmuş.” diyordu. Dergi ve
gazetelerde çıkan bu yazıların bir kısmını sonradan genişletip Kayıp İstasyon adıyla kitaplaştırdım. Bu
inceleme yazılarında adı geçenler, Abdülhak Şinasi Hisar, Bahaeddin Özkişi,
Ercüment Ekrem Talu, Hamamizâde İhsan, Nahid Sırrı Örik, Nihad Sâmi Banarlı,
Osman Cemal Kaygılı, Refi Cevat Ulunay, Safiye Erol, Sermet Muhtar Alus, Sofi
Huri ve Ziya Osman Saba’dı. Kayıp
İstasyon, 2005 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından “Yılın Biyografi
Kitabı” ödülünü almaya hak kazanmıştı.
Bu çalışmalarım aralıksız devam etti. Şiir, deneme,
roman, tiyatro ve edebiyatın farklı dallarında eser vermiş edebiyatçılarımız
çoktu. Ama bir nisyan bulutu üstümüzde dolaşmış ve bu değerli kalem erbabını
bize unutturmuştu. Bunun üzerine çalışmalarımı bu yönde yoğunlaştırdım.
Yüzlerce yazı yazdım, sonra bu araştırma-inceleme ve biyografi yazılarımı, Unutulmayan Edebiyatçılar, Kalem Efendileri ve Aşina Çehreler adlı kitaplarımda bir araya getirdim. Arkadaşlarla
2008 yılında kurduğumuz Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği
(ESKADER) adına düzenlediğimiz “Bâbıâli Sohbetleri”nde de unutulmuş değerlerimizi,
edebiyatçı ve sanatçılarımızı andık, haklarında toplantılar yaptık. Konunun
uzmanları, gelip bize yitiklerimizi anlattılar. Hatırladığımız bu şahsiyetler,
bir şekilde gündeme geldi, medyada yer aldı. Yayıncılar bunun üzerine durumdan
vazife çıkarıp yâd ettiğimiz yazarların kitaplarını yayımlamaya başladı. Benim
yıllar önce “Nesillerin Buluşması” olarak adlandırdığım bu hayırlı uyanış
hareketi, şükürler olsun ki meyvelerini vermeye başladı. Birçok yayıncımız daha
önce adını anmadığı, hatta dudak büktüğü yazarların kitaplarını, şimdi toplu
olarak kültür dünyamıza kazandırıyor. Şüphesiz bu sahipleniş ve vefa hareketi, edebiyatımız
ve sanatımız adına sevindiricidir. Tabii bu müspet gelişmede birçok
edebiyatçının, gazetecinin, vakıf ve dernek yöneticisinin, değerlerimize sahip
çıkan bakanlıkların, belediyelerin, valiliklerin, kaymakamlıkların büyük rolü
var. Bugünlerde külliyat olarak kitapları farklı yayınevlerinden çıkan
yazarlarımızı hatırlayalım ve kitaplarından bahsedelim. İnanıyorum ki
okuyucularımız, bu yazarlara ve eserlerine yönelip keşfedilen yitiklerimize
sahip çıkacaktır.
SERMET MUHTAR ALUS KÜLLİYATI
Edebiyat ve yayın dünyamıza seçkin çalışmaları kazandıran
yayınevlerimizden Büyüyen Ay, Sermet Muhtar Alus’un eserlerini, özenilmiş kapak
ve sayfa düzenlemeleriyle titiz okuyuculara ulaştırdı. Bu kitapları Mustafa
Kirenci ve Eren Yavuz birlikte hazırladılar. Serinin ilk kitabı İstanbul Sözlüğü adını taşıyor. Olaylar,
Kişiler, Meslekler, Yiyecekler ve Mekânlar ile İstanbul Ansiklopedisi Maddeleri ve Notları, kitabı oluşturuyor. 65
yıllık ömrünü İstanbul’a hasreden Alus’un Dersaadet’e dair yazdıkları, yakından
takip edilmiş ve büyük takdir görmüştür. Taha Toros, bu kültür adamını şu
satırlarla tarif ediyor: “Küçük yaştan beri İstanbul’un her semtine âşık olan
bu konuda değişik kitaplarla ve yaşlı insanlarla haşir neşir olan, İstanbul’un
bütün semtlerini titiz bir tecessüsle inceleyen ve bütün bunları bilgisayar
niteliğindeki hafızasına depo eden bir kişiydi.”
Yazarımızın, efsane kitabı olan ve tamamlanamadığı
için bir türlü yayımlanamayan İstanbul
Ansiklopedisi’nde yer alan maddelerinin, bu kitapta notlarıyla birlikte buluşturulması
büyük kazanç. Âdeta ‘yangından kurtarılan maddeler’ gözüyle baktım bu
metinlere. Zira Reşat Ekrem Koçu’nun malum ansiklopedisi, farklı zamanlardaki
teşebbüslere rağmen bir türlü yeniden yayımlanamadı ve sahaflarda kalan çok nadir
olan eski nüshaları, giderek daha da pahalı hâle geldi. Aynı zamanda ressam
olan Alus’un kendi çizgisiyle portresi, kitabın başında okuyuculara tebessüm
ediyor. Tabii kitapta maddelerle birlikte başta Münif Fehim olmak üzere farklı
ressamların resimleri de sayfaları süslüyor. Kitapta pek çok madde var.
Teberrüken bir kaçını sıralayalım: Acemin Evi, Borazan, Abdülhak Molla Yalısı,
Âdile Sultan, Ârif’in Kahvesi, Atlıkarınca, At Cambazları, At Yarışları, Ayak
Berberleri, Balat, Bohçacı Kadınlar, Bozacılar, Ciğerciler, Paçacılar,
Destancılar, Kahveciler, Macuncular, Sakalar, Taze Cevizciler, Koz Helvacılar,
Manavlar, Pilavcılar, Sucular, Şekerciler, Şerbetçiler, Tenekeciler…
25 YAŞINDA OLSAYDINIZ
Sermet Muhtar Alus’un ikinci kitabı, ‘İstanbul Söyleşileri’nden
meydana geliyor. “25 Yaşında Olsaydınız?” sorusuna verilen cevaplar
buluşturuluyor ve okura aynı isimle sunuluyor. Bu ilgi çekici anketin cevapları
hakikaten düşündürücü. Sualleri cevaplayanlar arasında devrin tanınmış ve az
bilinen şahsiyetleri bulunuyor. Alus’un “Eski Defterdekiler” başlığını taşıyan
on sekiz röportajı, Akşam gazetesinde
3 Mart 1932-26 Nisan 1932 tarihleri arasında tefrika edilmiştir. Bazı eski
metinler yayıma hazırlanırken cesurca sadeleştiriliyor. Birtakım hoyrat sadeleştirmeler
ise ne yazık ki yazarın dilini, üslubunu âdeta katlediyor. Büyüyen Ay Yayınları’nda
buna dikkat edilmiş. Metinler orijinal hâlleriyle ve dilleri korunarak
kitaplaştırılıyor. Ancak bilinmeyen kelime ve kavramlar için açıklamalar da yapılıyor.
MASAL OLANLAR
Masal
Olanlar, serinin üçüncü kitabı Eski İstanbul’da Hayat başlığıyla 1932’de kaleme alınmış bu
metinler de yine yiten âdetleri, gelenekleri, ilişkileri öğreniyor ve günümüzle
mukayeseler yapıyoruz. Kütüphanelerdeki İstanbul kitaplarının üstüne
konulabilecek olan eserde Alus’un yaptığı sohbet yazıları ve kendisinin kaleme
aldığı yazıları bir araya getiriyor. Yazılar “Masal Olanlar” başlığı altında Akşam gazetesinde 28 Nisan 1932-18
Ağustos 1932 tarihleri arasında neşredilmiştir. İstanbul’u sevenler çok. Bu
sevdalıların muhabbetleri, eseri okuyunca inanıyorum ki katmerlenecektir. Mevzu
çok ama bir kaçını numune olarak aktarmak gerek. İşte Masal Olanlar Eski İstanbul’da Hayat eserindeki konulardan
bazıları: Eski Düğünler, Eski Gelin Hamamları, Mektebe Başlama, Eski Kına
Geceleri, Görücü, Hıdrellezde Niyet Çekmek, Eski Doğumlar, Nişan Takma
Merasimi, Eski Sokak Köpekleri, Kurşun Dökmek, Eski Fesler, Eski Arabalar, Eski
Eğlenceler, Eski Meczuplar, Eski Bayram Yerleri, Eski Mirasyediler, Eski Ev
İlaçları…
OSMAN TURAN’I HATIRLAYIŞ
Prof. Dr. Osman Turan, Selçuklu uzmanı büyük
tarihçimiz. Ama o aynı zamanda Türk fikir hayatımızın da mümtaz
simalarındandır. Hoca’yı vefatının 40. yılı münasebetiyle 18 Ocak 2018
tarihinde Bâbıâli Enderun Sohbetleri’nde rahmetle anmıştık. Bilim insanları ve
yakınları, konuşmalarıyla bu abide şahsiyetin hayatını, hizmetlerini,
ideallerini anlatmışlardı. Şüphesiz bu toplantı, bir hatırlayış olarak mühimdi ama
başka mekânlarda da benzer anma toplantıları yapıldı daha sonra. Tabii merhum
tarihçimiz, eserleriyle yaşadı bugüne kadar. 1980’li yıllarda rahmetli Cengiz
Alpay, sahibi olduğu Nakışlar Yayınevi’nde Turan’ın birkaç kitabını basmıştı. Ötüken
Neşriyat yıllardan beri, bir hazine değerinde olan Osman Turan Külliyatı’nı ilim
dünyamıza, tarihçilerimize ve meraklı okuyuculara ulaştırıyor. Yayınevi, kitapların
ardından Hoca’nın gazete ve mecmualarda kalmış bütün makalelerini de kayıt
altına alıyor ve herkesin istifadesine sunuyor. Türk tarihçiliğinin dünya
çapında önemli bir ismi olan Osman Turan’ın bu makalelerinde, Hoca’nın tarihî
malumatı öne çıkarken arka plânda millî davalardaki hassasiyetini, dil ve
medeniyete dair köklü tespit, tahlil ve tekliflerini, gösterdiği çözüm
yollarını da görüyoruz. Osman Turan’ın, uzmanı olduğu Büyük Selçuklu ve Türkiye
Selçukluları Devletleri hakkında kapsamlı makalelerini okurken müellifimizin iç
ve dış siyasete, başta Kıbrıs olmak üzere Türklerin yaşadığı coğrafyalara ait derin
malumatına şahit oluyoruz. Mütefekkir, tarihçi ve yazar Osman Turan’ın bütün
eserleri ilim ve fikir dünyamızın başvuru kitapları olmaya devam edecek. Yunus
Emre Kuleli’nin yayıma hazırladığı makalelerden oluşan dört cilt, “Türk Cihan
Hâkimiyeti Mefkuresi”ni zihinlerimize nakşetmiş bir öncünün alın teri, birikimi
ve müktesebatı olarak dünden bugüne ulaştı. Kılavuz kitapların, yarına da ulaşacağına
inanıyorum.
AYAŞLI VE KİRACILARI
Memduh Şevket Esendal, son yıllarda kıymeti yeni yeni anlaşılan
edebiyatçılarımızdandır. Onun en çok bilinen, okunan ve sevilen romanı Ayaşlı ile Kiracıları’dır. İlk olarak
gazetede tefrika edilmiş, 1934 yılında ise kitap olarak okurun önüne çıkmıştır.
İlginç bir kurgusu olan ve Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki Ankara’dan sahneleri
seyredebildiğimiz romanın başkahramanı Ayaşlı İbrahim Efendi’dir. Dokuz odalı
bir apartman dairesinin sahibidir. Romanda, kiraya verdiği her kişi veya aile
hakkında ayrıntılı bilgiler mevcut. Bu tipler arasında kahve dedikoducusu,
kabadayı, iş adamı, oduncu, şoför, kumarbaz, hizmetçi, konsolos ve hepsinin
hikâyelerinin anlatıcı bir banka memuru vardır. Âdeta bir filmin farklı ve
renkli kareleri gibi seyrettiğimiz bu ilginç hayatlarda dostlukları,
dedikoduları, evlilikleri, aldatmaları, eğlenceleri ve dertleri
gözlemleyebiliyoruz. Apartmandan çarpıcı sahneler her an gözümüzün önünden akıp
gidiyor. Romanda anlatıcı olarak karımıza çıkan banka memuru, apartmanda
gözlemlediği şahısları ve başından geçen ilginç olayları bir hatıra tarzında
anlatmaktadır. Memduh Şevket Esendal’ın hayatta iken yayımlanmış tek romanıdır Ayaşlı ile Kiracıları. Bir dönem ve
insan araştırması olarak büyük önem arz eden romanın zihniyet maceramızı
anlattığı söylenebilir. Cumhuriyet’in ilk yıllarına da yakından bir bakış,
yakın tarihimizin panoraması… Esendal’ın yalın, akıcı ve canlı üslubuyla zevkle
okunan bir kitap. 1942’de roman yarışmasında mükâfat kazanan eser, TRT
tarafından da dizi olarak yayımlandı. Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları’ndan çıkan
Ayaşlı ile Kiracıları, yazarın Miras ve Vassaf Bey romanları ile birlikte edebiyatseverlere ulaştı. Her üç
eserin editörlüğünü İmdat Avşar yaptı. Memduh Şevket Esendal’ın Ayaşlı ile Kiracıları romanı, Ötüken
Neşriyat ve Kapı Yayınları tarafından da vitrinlere taşındı.