Dolar (USD)
34.06
Euro (EUR)
37.82
Gram Altın
2802.55
BIST 100
9774.49
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 Nisan 2019

Kaybetmek üzerine bir yazı…

“Zor olan kaybetmekse eğer

Çoktan kazanmış sayılırız.”

Ben hep sonradan sevdim kaybedişleri… Mahzun olurlar onlar, onurlu dururlar; taşkın, şımarık, serseri zafer çığlıklarının arasından sessizce ama vakarla geçerler eğerek başlarını. Güzeldir korkusunu yitirmiş olan, kendisini sorgulayan her kaybediş; dostunu düşmanını daha iyi görebileceği için nettir. Yeniden başlaması gerektiğini düşünen bir incinmişlikten ibaret olduğu için özeldir.

Kaybedince başlar tefekkür, aynasıyla buluşur insan. Bir ağrı, çağlayanlar gibi içe akan bir ağrı gelip duruverir sadrında. Gitse de bir gün, izini bırakacaktır oraya. O nişan hüzünden almıştır rengini, hüzünse diriltir kalbi…

Kaybetmek bir andır, kaybettikten sonra gelen zamansa en tecrübeli öğretmenlerin birikimiyle anlatır. Daha sonra kuşanılacak olan müstesna zaferler o yaralanmanın vecdiyle kazanılır. Ancak kanayan, yarasını kanıyla sulayan bir can, derin bir idrakle bakar kayıplarının ardından… Okunabildiğinde her yitiriş, başkalaştırır.

Ben hep sonradan sevdim kaybedişlerimi… Çünkü rehavetti, rahatlıktı, nefsime fısıldayan bir “tamam”dı kazandıklarım; kibre açtı pencerelerimi… Dünyadandı, dünyalıydı ama en çok imtihandandı. Yeniden başlamanın, daha çok yorulacak olmanın hazzı yoktu onda. Beni çile şuurundan uzağa attı.

Kısa yolları uzun yürüdüm. Bir hasretle bin vuslat büyüttüm. Büyük manalar yüklemeye çalıştım cılız kelimelerin gövdesine, devrildi kervanım. Bir gün bakınca ardıma, iştiyak ve çabayı, kazanmış olmaktan daha fazla sevdiğimi anladım. Nietzsche söylemişti zamanlar öncesinden; ''Beni öldürmeyen acı beni güçlendirir.”

“Galip sayılır bu yolda mağlup” demişti Abdulhak Hamit.

“Yalnızız” kitabının 161.sayfasında Peyami Safa; “Saadet ve neşeyi elem ve kedere borçlusun. Sana mücadele zevkini veriyorlar. Ve aradığın şey zaferden evvel bu zevktir.” hakikatiyle dokunmuştu kalbime…

“Ümidini kaybetmiş olanın başka kaybedecek bir şeyi yoktur. “ demişti Boise.

“Üzülme! Kaybettiğin her şey başka bir surette geri döner.” hatırlatmasında bulunmuştu Hz. Mevlana.

Sonra güzel bir kaybediş mahzun olur, muhasebe ve muhakeme yapar elbet fakat hırçınlaşmaz. Herakleitos'un “Bir nehirde iki defa yıkanılmaz.” söylemini rehber eder kendine, değiştirmek ve dönüştürmek için bir yolculuk başlatır içinde… Bağırmaz anlamlı kaybedişler, tırmalamaz. Şuurunu kaybetmiş ezici zafer naralarında bile kendi hikmetini arar… Hem yeryüzündeki hangi dava –ne kadar örselenmiş ve haksızlığa uğramış olursa olsun.- mazur görür hakareti, küfrü, tahkir etmeyi, incitmeyi?

Hangi dava çirkinleştirmek ister çirkinliklerle kendini?

Halil Cibran, “Ermiş” kitabının “özgürlük” kısmında “Tahtından devirmek istediğiniz bir zorba ise önce içinizde ona kurduğunuz tahtı devirin.” demişti…

Bazen kaybetmek karşılığında kazanırız kendimizi. Bazense kazanmak dünyayı, bir kaybediş olur.

Selam ile

Nuray Alper