Kavuğu ile insanları birleştiren Dümbüllü
Karacaahmet Mezarlığını ziyaret esnasında orada olduğunu bilmiyordum İsmail Dümbüllü’nün mezarını gördüm. Adeta bizi gülen yüzü ile çağırıyordu. Mezarın şahidesinde meşhur kavuğunu da görünce daha çok tebessüm ettik. İsmail Hakkı Dümbüllü meşhur kavuğun ikinci temsilcisi ve aynı zamanda Kel Hasan Efendi'nin çırağıdır. Yetiştirdiği öğrencisine başındaki kavuğu veren Kel Hasan Efendi böylelikle günümüze dek uzanan kavuk geleneğini başlatmış olur. Kavuk o günden bugüne dek Dümbüllü kavuğu olarak anılmıştır. İşte Merhum Dümbüllü’nün hikayesi:
DÜMBÜLLÜNÜN HAYAT HİKAYESİ
Tuluata dayanan orta oyununun son önemli temsilcisi sayılan
Dümbüllü adına, Karagözcüler ve Ortaoyuncular Derneğinin 1980'de verdiği
"En Başarılı Güldürü Sanatçısı" ödülünü ilk kez Münir Özkul, 1987'de
ise Suna Pekuysal aldı. 1970'te, Nurhan Damcıoğlu ve Halit Akçatepe ile
birlikte Çalıkuşu Opereti'nde rol aldı. Geçirdiği bir trafik kazasından sonra 5
Kasım 1973'te 75 yaşına öldü. Cenazesi, 30 Ekim 1973 tarihinde açılan Boğaziçi
Köprüsü üzerinden geçirilen ilk kişi olan Dümbüllü Üsküdar daki Karacaahmet
Mezarlığı'na defnedildi.
TİYATRO İÇİN ASKERİ OKULU BIRAKTI
Halk komiği adıyla da tanınan, orta oyunu ve tuluat
sanatçısı Dümbüllü, 2. Abdülhamid'in silahşörlerinden Zeynel Abidin Efendi ile
Fatma Azize Hanım'ın oğlu olarak 1897'de Üsküdar Süleymanağa Mahallesi'nde
doğdu. Sanatçı, Üsküdar İttihat-ı Terakki Mektebi'ni bitirdikten sonra askeri
ortaokula başladı ancak tiyatro merakı yüzünden üçüncü sınıfta ayrıldı.
Önceleri amatör olarak Karagöz Hüseyin'in sahnesinde oynayan Dümbüllü,
profesyonel oyunculuğa ise Kel Hasan'ın tiyatrosunda sahneye çıkarak başladı.
Özgün ses tonu, saf görünüşü ve sevimli mimikleriyle izleyicilerin gönlünde yer
edinen sanatçı, 30 yaşına kadar Kel Hasan'ın yanında çalışarak tuluat
geleneğini öğrendi. Başarılı oyuncu, Kavuklu Hamdi, Naşid, Abdi, Küçük İsmail
ve Abdürrezak gibi dönemin ünlü orta oyuncularıyla çalıştı.
NEDEN DÜMBÜLLÜ SOYADINI ALDI?
"Dümbüllü" ismini Dümbüllü adlı kantodan alan
sanatçı, yaptığı bir açıklamada şunları söylemişti: "Peruz Hanım vardı
kantocu, Samran'dan evvel. Bu Peruz Hanım o zamanın en birinci kantocusuydu.
Beste yapar, güftesini de kendisi yazardı. Dümbüllü diye bir kanto söylerdi.
Buna bir gazel ilave ederek söylemeye başladım. 'Dümbüllü, Dümbüllü, Gabarala,
mabarala Dümbüllü' diye oynardık. Böylece Dümbüllü adı üzerimde kaldı."
Soy isimlerinin tescil edildiği tarihte Üsküdar Kaymakamlığına gittiğinden
bahseden Dümbüllü, kendilerinin "Meral" soyadını aldıklarını
aktararak, "Kaymakam Bey şöyle bir baktı; 'Hayır' dedi. 'Baban ve annenin
soyadı kalabilir ama sen bunu alamazsın. Seni bu halk Dümbüllü diye biliyor.
Sana Dümbüllü soyadı verilecek ve öyle kalacaksın' dedi ve öyle de tescil
ettik." ifadelerini kullanmıştı.
KEL HASAN EFENDİ KİMDİR?
Kavuğun günümüze ulaşan yolculuğu Kel Hasan Efendi ile
başladı. Kendi kumpanyasını açan ve kavuğun elden ele devredilmesine vesile
olan Kel Hasan Efendi, 1874 yılında İstanbul’da doğdu. “Kel” lakabıyla anılan
Hasan Efendi; kaşlarını siyaha, burnunu kırmızıya boyar, başına da yırtık bir
fes geçirir sahneye öyle çıkardı. Orta oyunundaki Kavuklu’ya benzer bir tipi
canlandırmasıyla yaşadığı dönemin dikkat çeken güldürü ustalarından biriydi.
Kel Hasan Efendi, son zamanlarına dek sahnede kaldı. Kavuğun ilk sahibi 1929
yılında doğduğu şehir olan İstanbul’da hayata gözlerini yumdu.