Kavga etmeyi öğrenmek…
Adam profesör, canlı yayında okulda gördüğü kız öğrencinin bacaklarının ne kadar
güzel olduğunu, eridiğini bittiğini ağzının suyunu akıtarak anlatıyor, yanındaki
tarihçi Profesör şaşkın, sunucu için zaten normal sadece RTÜK kaygısı var… Kimseden
“ulan sapık mısın, sen öğrencilere nasıl bakıyorsun” sözünü duydunuz mu
o cenahta?
Adamların partisinde neredeyse her gün bir taciz- tecavüz haberi patladı, hatta
tecavüzün üstünü kapatmak için mağdura para teklif edip tehdit ettikleri bile
ortaya çıktı ama onların cenahta kimseden gık çıkmadı…
Bu ülkenin savcısını adliyede makamında şehit eden katilleri rahatça savunup onlara sahip çıktılar
ama kitleleri bundan hiç şikayet etmedi…
Adamlar hakim öldüren, kadınları nişan tahtası yapan katili ülkenin en güzide sanatçısı
ilan etti, ülkenin istihbarat operasyonunu ifşa eden, vatanın sırlarını satan
müptezele en iyi gazeteci ödülü verdi, Solcu militanları saklayanı devrimci,
PKK’ya destek vereni yurtsever, İslam’a düşmanlık edeni çağdaş, kadın dövüp
iktidara saldıran televizyoncuyu, kadınlara “yollu” deyip tecavüzcüyü aklayanı
doğru haberci, beş kuşak ülkeyi soymuş ve İslam düşmanlığı ve Batı hayranlığından
başka hiçbir özelliği olmayan politikacıyı dürüst politikacı, Türkiye düşmanlarını
sevimli, ülkenin faydasına olan her şeyi kötülemekle vazifeli medyayı özgür basın
diye sahiplendi, ne kendi kitlesinde ne de çevresinde buna karşı tek kötü söz
eden kimse çıkmadı, çıkmaz da…
***
Kadın haklarını koruyoruz diyerek sadece İslam’a ve Müslüman olduğu için
iktidara saldıran kadın dernekleri, ne CHP’de ardı ardına patlayan tecavüz
skandallarına ne HDP’nin tecavüzcü vekillerine ne PKK’nın dağa kaldırdığı çocuk
kızlara dair tek bir açıklama yaptı. Duydunuz mu? Duyamazsınız!
Her gün, süreci dünyada en iyi şekilde yürüten sağlık bakanlığına vuran Tabipler Odasının
koronanın en çok olduğu İstanbul’daki toplu taşıma rezaleti için tek laf ettiğini
duydunuz mu mesela? Etmezler…
Çünkü adamlar ne olursa olsun, kavga ettiklerinin farkında. Bu bir savaş ve
onlar savaşta aynı safta durdukları insanları en aşağılık fiili işlese bile
satmıyor, yıkmıyor, sahipsiz bırakmıyor koruyor, arkasında duruyorlar.
Çünkü varsa yoksa kendi ikbalim, kendi kasam, hısmım, masam, geleceğim
diyenlerle kavgaya girilmez, girdiğin kavgadan zafer elde edemezsin…
Savaş, savaşçılarla yürütülür. Savaşçısına, mücadele eden, safında az-çok bir şey
yapmaya çalışana sahip çıkmayan cephe çöker…
Yanındaki düştüğünde elini uzatacağına bir tekme de kendisi vuran adamla kavgaya mı
girilir?
Aynı safta olduğun insan bazen yanlış söz ediyor, bazen söz doğru ama üslup yanlış
oluyor, bazen söz de doğru üslupta ama zaman yanlış, bazen zemin yanlış… Her söylediğin doğru olmalı ve her doğru her
yerde söylenmez evet de, bunun için safında duran adam çakalların inine atılır
mı yahu?
Yanlışı tasdik etmek veya yanlış yapanı korumaktan, sessiz kalmaktan
bahsetmiyorum. Hırsızlık arsızlık yolsuzluk hainlikten bahsetmiyorum… Yanlış
yapan, yanlışının bedelini öder. Burada bahsettiğim şey insan harcamak…
Davanın temel ölçülerini çiğnemek ve davaya hainlik dışında safındaki insanları
harcayan her hareket yıkılmaya mahkum olur.
Ölçü bilmez edep bilmez siyaset bilmez ilimsiz fikirsiz kalabalıkların
elindeki telefonla mı kim dost kim düşman belirleyeceksin?
Hoca ölçülere göre bir şey söylüyor, Prof. Yaşanan bir yanlışlığı uyarmaya çalışıyor, derviş
kendince dertlendiği meseleyi dile getiriyor, doktor gayet doğru tavsiyede
bulunuyor, yazar bir şeyin derdinden ikaz ediyor, gazeteci içerden olarak yapılan
yanlışlığı “düzeltilsin ki daha da büyük yanlışa götürmesin” diye söylüyor...
Doğru veya yanlış, zamanlı veya zamansız, uslüplu veya üslupsuz… Senden olan,
seninle olanı, Hakikat kaygısı ile söylediği sözlerden dolayı harcamak sana
fayda mı getirir sanıyorsun?
Hadi karşı taraf hedefe koyup linç ediyor. Adamlar İslam düşmanı, İslam
ölçüsünü söyledi diye Diyanet İşleri Başkanını bile hedefe koymaktan çekinmeyen
zihniyet senin hocalarını harcamaktan mı çekinecek. Onlar hedef gösterince
“hedefteki ile” aynı düşüncede olmadığını ispatlamak için başlıyorsun
vurmaya… Yahu, karşı taraf senin, safındakine
vurduğun için seni sevip el üstünde mi tutacak zannediyorsun? Adam ona vururken
sana vuruyor zaten. Sen onun vurduğuna vurdukça kendine vurduğunun farkında
bile değilsin. O kadar uzaksın kavga etmeye… Anlasana…
Karşı taraf senin safında gedik açma derdinde.
En doğru sözü edeni, en faydalı işi gerçekleştireni, en nazik davrananını
bile çiğ çiğ yemek için fırsat kolluyor anlasana!
Bizi dinlemiyor, duymuyor, anlamıyorsunuz, bari karşınızdakinden öğrenin kavga etmeyi…
Mücadele böyle olmaz. Kavga böyle edilmez. Yanındaki insanı rahatça harcayan insan safında omuz verecek kimse kalmayınca düşmanın sofrasında meze olur.