Kavala'nın sahipleri
Türkiye’nin 14 Mayıs 2013 tarihinde İMF’ye borcunu bitirerek, uluslararası para babalarının boyunduruğundan kurtularak kendi ayakları üzerinde duracağı sinyalini vermesiyle ekonomi, siyaset ve sosyal barışımıza yönelik saldırıların düğmesine basıldı.
Osman Kavala’nın irtibatlandırıldığı hükümeti yıkmaya
teşebbüs de, 27 Mayıs 2013 gezi provokasyonu ile başlıyor 15 Temmuz 2006 hain
darbe girişimine kadar uzanıyor. 2016 sonrasında da Hanry Barkey’den Rahip
Brunson’a birçok Amerikalı hükümeti yıkma girişimini organize etmekten
suçlandı. Sadece Amerikalılar değil, Peter Steuntner, Deniz Yücel gibi 680
Alman şirket ve kişi terör örgütlerine desteğe varan eylemleri sebebiyle takibe
alındı. Gerek Amerika, Gerekse vakıflarıyla örtülü işler yapan Almanya’nın bu
süreçte FETÖ ve PKK terör örgütlerini kullanıp, kollayarak Türkiye’yi hizaya
getirme çabaları ve istihbarat savaşları hiç eksik olmadı.
Tayyip Erdoğan’ı indirme projesinin sahiplerinin sadece
Kavala’yı kullanmadığı herkesin malumu. BDP Milletvekili Sırrı Süreyya’dan,
CHP’nin kelli felli darbe sevicilerine, Amerikanın kulu Sezgin’e kadar, Erdoğan
gitsin de gerekirse Türkiye batsın yaklaşımında olanlar canla başla geziye
destek verdiler.
Gezi olaylarının başlangıcı 4 Ekim 2012 İstanbul Büyükşehir
Belediye Meclisi’nin yol genişletme çalışmaları için birkaç ağacın yer
değiştirmesini CHP grubunun da onayıyla kabul etmesi ile başlıyor. Aynı
tarihlerde Taksim’e camii yaptırmayız, AKM’yi yıktırmayız, Gezi Parkı’na topçu
kışlası ve AVM yaptırmayız güruhunun salvoları toplumun çeşitli kesimlerinde
yankılanıyor. Şer güçlerin tüm tezviratlarına rağmen Taksim Camisi yapıldı, AKM
yıkılarak yenilendi. Topçu kışlası projesi ise hala askıda. Meral Akşener’in
Gezicilerle ittihatçıları aynı kefede buluşturmasına bakarsanız bu kavganın
kökleri 1900’lü yıllara dayanıyor.
27 Mayıs 2013’te üç beş ağacın sökülmesine tepki gösteren bir
grup ve onlara yardıma gelenler sebebiyle gerginlik artıyor, grup gezi parkında
çadır kurarak nöbete başlıyorlar. 29 Mayıs’da müdahale ediliyor. Olayların
tırmanmasında Cumhurbaşkanı Gül ve CHP’nin tavrının etkisini kimse yadsıyamaz.
1 Haziran’da CHP’nin zorlaması Gül’ün devreye girmesiyle polis alandan
çekiliyor. Meydan terör gruplarına kalıyor. 3 Haziran başbakanlık ofisinin
basılmasına kadar giden Çarşı grubunun meşhur Dolma bahçe olayları başlıyor. 15
Haziran’a kadar Türkiye geneline yayılan olaylarda 58 kamu binası, 68 mobese
kamerası, 337 işyeri, 90 belediye otobüsü, 214 özel araç, 240 polis aracı 45
ambulans kullanılamaz hale geldi. Olaylarda aralarında polislerinde olduğu
10’un üzerinde kişi hayatını kaybederken 9 bin 63 kişi yaralandı.
Kavala, 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra 1 Kasım 2017
tarihinde tutuklanıyor. O gün bugün Osman Kavala gündemimizden bir türlü
düşürülmüyor. AİHM, 10 Aralık 2019 tarihli kararında,
Kavala'nın "makul şüphe olmadan, siyasi nedenlerle tutuklanması ve
bireysel başvurusunun makul sürede incelenmemesini" gerekçe göstererek,
hak ihlali kararı vermiş ve Kavala’nın derhal serbest bırakılması talimatını da
iletmişti.
Geçtiğimiz ekim ayında ABD, Almanya, Danimarka, Fransa,
Finlandiya, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç, Yeni Zelanda büyükelçilerinin
mahkeme süreci devam ederken Kavala’yı bırakın hadsizliğine Türk yargısının
baskılara boyun eğmeyiz, önümüzdeki dosyaya göre hareket ederiz mealindeki
kararı birçok çevreyi şaşırtmışa benziyor.
Buarada, AB’nin, Osman Kavala ile ilgili Türkiye’ye yönelik
prosedürü işletmesini, Tayyip Erdoğan gibi koltuğundan edilmek istenen
Macaristan Başbakanı Orban önledi. Macaristan’ın Türkiye aleyhinde süreç
başlatılmasına ret oyu vermesiyle Birliğin Dış İlişkiler ve Güvelik Politikası
Yüksek Temsilcisi Josep Borrel cılız bir açıklama yapabildi.
Irak, Suriye, Kafkaslar, Akdeniz’de, Ege’de, Ukrayna’da
Türkiye’yi çevreleme projesini sürdüren Kavala’nın sahiplerinin Irak’ta
kimyasal provokasyonları ise son anda önlendi. Pençe Kilit operasyonunun devam
ettiği bir sırada IKYB’nin Terör örgütü PKK’ya yönelik düzenlediği operasyonda,
kimyasal silah yapımında kullanılan çok sayıda malzeme ele geçirildi. Yapılan
tespitlere göre, terör örgütü PKK, Irak Ordusuna ve kendisini desteklemeyen
Kürt Dernek ve Gruplara karşı kimyasal silah kullanmak üzere, başta Almanya ve ABD
olmak üzere çeşitli devletlerin işbirlikçileri tarafından eğitildiği ortaya
çıktı.
Sahada tutunamayan PKK’nın Suriye’de varlığını sürdürebilmesi
için ABD Suriye’ye geri dönüyor. Türkiye’de ise terör örgütü belediyelere
çöreklenerek şehirlerde uyuyan hücrelere dönüşüp ABD’nin emrini bekliyor.
Kimileri Osman Kavala kararının
gerekçesini okumadan, algı operasyonunu sürdüredursun. Kavala’nın sahiplerinin
Türkiye’yi dize getirme operasyonları devam ediyor. Bu savaşta Türk adaleti, ya operasyon
yapanların yanında yer alarak Türkiye’yi açık hedef haline getirecek ya da
hadsizlere haddini bildirecek. Vesselam….