KATILIM SİGORTALARININ KAPSAMI GENİŞLİYOR
Ortak risk paylaşımı ile dayanışma esasına dayanan katılım (tekafül) sigortacılığı hayatın her alanını kapsamına alıyor.
Hazine Müsteşarlığı katılım sigortacılığında da düzenleme hazırlıklarına başladı. Uluslararası arenada 2017 yılının en iyi yeni tekafül şirketi seçilen Katılım Emeklilik'in Genel Müdürü Ayhan Sincek, tekafülün ve sigorta ürünlerinin Türkiye'de gelişimi ile ilgili olarak "Dünya çapında tekafül alanında prim üretimi 20 milyar doları buluyor. Türkiye'de ise bu alanda çok büyük bir potansiyel olduğunu son dönemde görüyoruz. Katılım Emeklilik olarak kısa sürede 180 binin üzerinden sigorta poliçesi ürettik. Ayrıca yine BES kapsamında gerçekleştirilen Otomatik Katılım girişlerinde faizsiz fonların yüzde 66 oranında tercih edilmesinden faizsiz sisteme olan ilgiyi basitçe anlamak mümkün. Türkiye'de katılım sigortacılığının derinleşeceği ve sigorta piyasasını çeşitlendireceğini görüyoruz" dedi.
Sincek, ayrıca günümüzde artık bir ihtiyaç haline gelmeye başlayan Kritik Hastalıklar Sigortası'ndan bahsetti. "Her yıl dünyada 20 milyon kişi kalp krizi geçiriyor. İnsanların üçte biri yaşamları boyunca en az bir kez kalp krizi geçiriyor. Kalp krizi en sık görülen ölüm nedeni. Onu da kanser takip ediyor. Kanser, türüne, teşhis ve tedavisine bağlı olarak değişse de artık ortalama % 40 oranında hayatta kalma oranına sahip bir hastalık. Ancak maddi olduğu kadar manevi olarak da zor bir süreç. Katılım sigortacılığı kapsamında sunduğumuz bir ürünümüz de Kritik Hastalıklar Sigortası. Bu sigorta sayesinden kalp krizi, kanser veya hastalık sonucu inme durumlarında alacağınız toplu para ile ister tedavi masraflarınızı, ister diğer giderlerinizi karşılayın." dedi.
***
Sigorta sektöründe olumlu gelişmeler yaşansa da ne yazık ki ülkemizde sigorta bilinci tam olarak istenilen düzeye gelemedi.
Türkiye'nin kişi başına düşen prim üretimi büyüklüğü dünya ortalamasının çok altında.
Peki neden sigorta konusunda bu kadar mesafeliyiz?
Birinci sebep hiç kuşkusuz gelir düzeyimiz. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.479 TL, yoksulluk sınırı 4.878 TL olan ülkemizde asgari ücret 1.404 TL. Dolayısıyla sigorta primi için ayıracak bir bütçemiz yok. Sektör anca zorunlu olan sigortalar sayesinde büyüyebiliyor.
Bir diğer neden, özellikle doğu kültürünün hakim olduğu ülkelerde aile-akrabalık ilişkileri batıya göre daha güçlü olduğundan dara düşen kişiler yakın çevrelerinden destek bulabiliyorlar.
Bunun yanı sıra toplum olarak geleceğimizi öngöremiyoruz. Planlarımızı kısa vadeli yapıyoruz. Hatta günlük yaşıyoruz. Gelecekte başımıza gelecek olası bir durum için bugünden ödeme yapmaktan kaçınıyoruz. Hele bi başımıza gelsin o zaman düşünürüz anlayışı hakim.
Bu arada bazı sigorta şirketlerinin olumsuz tutumlarını da es geçmeyelim. Sözleşme dilinin anlaşılacak düzeyde olmaması veya yaptırılan sigortanın kapsamı ile ilgili muğlak ifadeler kullanılması nedeniyle vatandaş müşkül duruma düşebiliyor. Geçmişte yaşanan tatsız tecrübeler sektöre zarar vermeye devam ediyor.
Sonuç olarak sağlıklı bir büyüme modelinde sigortanın yeri son derece önemli. Bu yüzden halkımız, sigorta konusunda bilinçlendirilmeli ve mağdur edilmemeli.