Katil İsrail…..
İngiliz Prensi Charles’ten Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin’e, Fransız Macron’dan Trump’ın yardımcısı Pence’ye, Alman, İtalyan ve Avusturya Cumhurbaşkanlarına kadar onlarca devlet başkanının Filistin’in başkenti Kudüs’te düzenlenen Holoskost törenlerinde boy göstererek İsrail işgaline arka çıkan fotoğrafın ardından İnsanlığın iki katili Trump ve Netanyahu’nun sözde yüzyılın barış planını açıklamaları siyanistlerin ne istediğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Hollandalı araştırmacı Peter Erdel, Holoskost kutlamalarına gerekçe yapılan Nazi katliamlarını Siyonistler ile Nazilerin Filistin topraklarına gitmek istemeyen Yahudileri zorla göndermek için organize ettiklerini belgeleriyle ortaya koyuyor.
Dün Hristiyan Avrupa’nın Yahudilere yaptıklarının kat ve kat fazlasını bugün Siyonist İsrail Filistinlilere yapıyor.
Binlerce Müslümanın kanı elinde bulunan Netanyahu ve Trump ikilisinin tek taraflı olarak açıkladıkları Yüzyılın anlaşmasında nelerin olduğunu daha net görüyoruz. Filistin’de Yahudi zulmünün boyutlarını beş ana başlıkta toparlarsak. En merkezde birinci başlık Mescid-i Aksa’ya yönelik hedeflerdi. Siyonist İsrail Mescid-i Aksa’da Süleyman heykeli-Sion tapınağı yapmak için yıllardır çalışıyor. Burak duvarından itibaren Mescidin altında kazdığı tünellerde havralar oluşturdu. Trup’ın açıkladığı bu metinde de yüzyıllardır sadece ve sadece Müslümanların olan Mescid-i Aksa’nın bütün dinlere ait olduğunu söyleyerek, son yıllarda artan Siyonist baskınlarını meşru göstermeye çalışıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Azize Anne kilisesi ziyaretinde içeri girmek isteyen İşgal askerlerini kovmasındaki meşruiyetten çok daha fazlası Müslümanların namazgahlarını işgal etmek isteyenlere tepkileri de aynı olmalıdır.
Siyonistlerin Tanrı’yı kıyamete zorlamanın ikinci ayağı olarak gördükleri Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak ilan edilmesi konusu ise tam bir fecaat. Kudüs’ün toplam nüfusu yasadışı göçmenlerle birlikte 834 bin olarak gösteriliyor. Bütün baskı, yıldırma, şiddet politikalarına rağmen nüfusun 434.438’i Filistinli, yaşadışı Yahudi yerleşimlerinde yaşayanları düştüğünüz zaman uluslararası hukuka göre Kudüs’te yaşayan Filistinlilerin sayısının Yahudilerden en az iki kat fazla olduğu görülür. Kudüs’te yaşayan Filistinlilerin birçoğu Siyonist yönetimi meşru hale getirmemek için oy kullanmıyor, vatandaşlıkları yok. Vatanlarında oturma belgeleriyle yaşıyorlar. Trump-Netahyahu ikilisinin Kudüs Planı hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği bir durum.
Trump ve Netanyahu açıkladıkları planlarında bu bölgede yaşayan ama vatandaş sayılmayan Filistinlilerin, seyahat, yaşama hakları kısıtlanarak sürgün edilmeleri. Bunları Sina yarımadasına göndermek var. Yine aynı planda Filistin dışında ve Filistin toprakları içinde yaşayan sayıları 10 milyonlarla ifade edilen mültecilerin haklarıyla ilgili tek bir şey yok. Tek şey var. İşgal topraklarından sürgün edilen Filistinlilerin vatanlarını, topraklarını evlerini barklarını unutmaları.
Filistinlilerin içler acısı durumu İsrail vatandaşı olmaları halinde de iyileşmiyor. Sürekli MOSSAD kontrolünde, oturmalarından, kalkmalarından, yürümelerine kadar her şey kısıtlı tam bir esir hayatı yaşıyorlar.
Filistin hükümetinin bulunduğu Batı Şeria’da güvenlik yine İsrail tarafından sağlanıyor. İşgalçilerin her türlü silahı kullanmaları serbest Filistinlilerin çakı bile taşımaları yasak. Filistin topraklarında İsrail işgalinin girmediği tek toprak parçası ise Gazze. 1.5 milyon insan yıllardır insanlık dışı abluka ile yaşayamaz hale getiriliyor.
Tüm bu ahval üzerine Kudüs’ü başkent ilan eden, Golan tepelerini işgal eden İsrail, Trump’tan aldığı destek ile şimdi de Ürdün vadisini işgal etme hevesine kapıldı. Açıklanan yeni Filistin haritasında, Filistin ile Ürdün sınırı arasına da işgal bariyeri örülüyor. Yani Filistinliler tıpkı Holoskost’taki toplama kamplarında yaşayan Yahudiler gibi tecrit ediliyor.
Filistinlilerin yeni sürgün planı için Kushner ve ekibi Suud ve BAE ile anlaştı, ikna turlarında Pakistan lideri İmran Khan’ı tepki göstermesi üzerine Pakistan’a yaptırımlar geliyor. Mısır’daki darbeci Sisi yönetimi de Filistinlilerin Sina’ya sürülmesi konusunda Siyonistleri destekliyor. Irak ve Suriye’de bitirildiği söylenen DEAŞ’ın Sina’ya gönderilme sebebini anlamadıysanız ben söyleyeyim. Terörle bölgeyi domine ediyorlar. Gerçekleştirilen her terör eyleminin arkasında ABD-İsrail vardır ve mutlaka bir plana yöneliktir. İsrail devleti kurulduğundan beri bir terör devletidir. ABD Başkanı Trump’ta tıpkı PKK/PYD teröristlerine verdiği destek gibi teröristleri alenen desteklemektedir. Erdoğan’ın Davos’ta ‘siz öldürmesiniz iyi bilirsiniz’ dediği one minute çıkışının yıldönümünde Filistin’i yok etme planının açıklanması tesadüf değildir. Trump ve Netanyahu katilleri insanlık için depremlerden de, Korona virüsünden de çok daha fazla tehlikelidir.