Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Ocak 2020

Katil Amerika !

Emperyalizmin patronu Amerika katildir! Kendi çıkarı için dünyayı kana bulayan, insanlığı savaşlara sürükleyen, dünyanın bugününü ve geleceğini menfaati uğruna yok etmeyi vazife olarak gören insanlık bünyesinin zehirli urudur Amerika.

Son yetmiş yıldır dünyanın neresinde savaş, işgal, sömürü varsa, iç savaş, darbe, kargaşa varsa arkasında muhakkak Amerika vardır. Dünyanın geleceği, insanlığın selameti için Amerika’nın –ve temsil ettiği emperyalist düzenin- yıkılması gerekmektedir.

Amerika, Irak Bağdat’ta, “İran’ın Ortadoğu’daki keskin kılıcı” olarak isimlendirilen Kasım Süleymani, Haşdi Şabi başkan yardımcısı ve üst düzey bazı subaylarla birlikte taşıyan konvoyu vurdu. Konvoydan kurtulan olmadı. Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin üzerinden bölgede tansiyon hızla yükseldi, İran’ın intikam söylemleri her tarafta yankılanmaya başladı.

Meselenin iki yönü var bizim için.

Birinci tarafı, Amerika’nın bizim coğrafyamızdan bir an önce defolup gitmesini başa alarak, Irak’ta veya bölgedeki her hangi bir ülkede istediği yere, istediği insana saldırmasını kabul etmiyor ve emperyalist saldırılarına en şedit karşılığın verilmesini savunuyoruz.

Vurduğu hedef kim olursa olsun, velev ki bizim düşmanımız olsa dahi böyle bir saldırıyı tasvip edip alkışlamamız mümkün değildir.

Yaşadığımız kötülüklerin en büyük sebebi, emperyalist ülkelerin bölgemizi ahtapot gibi sarması ve sömürü çarkını döndürmek için devamlı baskı kurmasıdır.

Akan kanın durması, bölgedeki karışıklıkların bitmesi ve siyasi ve iktisadi düzenin kurulması ancak emperyalizmin boyunduruğundan kurtulmakla gerçekleşir.

En büyük düşman emperyalist ülkelerdir. Önceliğimiz Emperyalist ülkelerin topraklarımızdan defolup gitmesidir. Sonrasında biz kendi aramızda hallederiz sorunlarımızı. Ki onlar giderse sorun da kalmayacaktır.

Meselenin diğer tarafı ise şudur.

Saldırıyı yapan Emperyalist Amerika’yı alkışlamamak ve ona karşı olmak saldırıda ölenler için üzülmemizi de gerektirmez. Çünkü Kasım Süleymani, kendisinin de zaman zaman dile getirdiği gibi “Büyük Fars İmparatorluğu”nun yeniden inşâ edilmesini hedefleyen, bu uğurda ülkesinin mezhepçi inanç sistemini bütün coğrafyada hâkim kılmaya çalışan ve bunun önünde engelleri yok etmekten imtina etmeyen, milyonlarca Müslümanın kanı ellerinde olan bir insandı.

Suriye’de bombalar altında can veren, vatanlarından ayrılmak zorunda kalan yüz binlerin vebalini bizzat taşıyan isim…

Eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejat’ın, “Amerika’nın Afganistan işgalinde yardım ettik, Irak işgalinde yardım ettik, Daeş’le savaşında yardım ettik ama yine de Amerika bize şeytan diyor” dediği yardımları Kasım Süleymani organize ediyordu. Hatta Rusya’yı Suriye’ye getirenin kendisi olduğunu gururla anlatıyor yandaşları. Putin’le bizzat görüşerek ikna etmiş…

Hakikat şu ki, etkili, derin ilişkileri olan ve sahadaki imkânları kendi ülkesi lehine iyi kullanan bir askerdi. Başında olduğu Kudüs Gücü’nü, hep Müslümanlara karşı kullandı.

İran’ın klasik Türkiye düşmanlığını, dış politikada silaha çeviren kişi de Kasım Süleymani idi. İçimizde kullandığı fiili ve zihnî etki ajanları onun çabasıyla devşirildi. Bunun dışında PKK’yı etkin olarak kullandı, destekledi, onlara Irak’ta zemin açtı, Suriye’de Türkiye’ye karşı, Amerika ile birlikte PYD-PKK’nın yanında durdu.

Şimdi açıkça ülkemizi bölmek isteyen PKK’ya her türlü desteği veren, “Büyük Fars İmparatorluğu” kurmak için, milyonların hayatına mal olsa da bütün bir bölgeyi istikrarsızlaştıran insanın ölümüne neden üzülelim ki?

Tek üzüntümüz, bizim yapmamız gereken şeyi, emperyalistlerin yapmış olması ve bölgemizde kendince oyun kurmasınadır.

Bütün bu yazdıklarımızın üstünde:

Kasım Süleymani’nin yaptıklarını bilerek, İran’ın bize duyduğu kadim düşmanlığın da farkında olarak şunu söylüyoruz: Amerika ile gerçekten bir savaşa girse, elbette ki İran’ın yanında Amerika’nın karşısında dururuz. Antiemperyalist tavır budur. Önce emperyalistler topraklarımızdan defolsun da biz kendi meselemizi kendimiz çözeriz…

Fakat biliyoruz ki İran hiçbir zaman bu konuda samimi olmamıştır. Yıllardır “büyük şeytan” dediği Amerika ile doğrudan veya dolaylı anlaşıp paslaşmış, bütün cehdini Müslüman Coğrafyada mezhepçilik üzerinden, askeri ve siyasi etkinlik sağlamaya vermiş, bu uğurda milyonlarca insanın kanına ortak olmuştur.

Birkaç gürültülü eylem, biraz esip gürleme sonrasında olacak olan yine maalesef budur. Biz sözümüzün ardındayız. İran Amerika ile savaşırsa her şekilde onun safında duracağız. Peki onlar sözlerinde durup savaşacaklar mı?