Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Aralık 2020

Katar'a karşı çıkıyorlar ama…

Küresel ekonomi pandemi sebebiyle önemli ölçüde daralırken Türkiye de bu süreçten payına düşeni alıyor elbette.

82 milyonluk nüfusu ve bu nüfusun yaş ortalamasının genç olması sebebiyle ekonominin sürekli büyüme göstermesi bekleniyor. Büyümek için yeni yatırımlara, yatırımlar için ise güçlü bir sermaye birikimine ihtiyaç var. Yerli tasarrufların yetersiz olması sebebiyle yurt dışından tasarruf veya doğrudan yatırım ihtiyacı bulunuyor.

Bu bağlamda Türkiye’de finansal yatırımların büyük bir bölümü bankalarda yani para piyasasında yer alırken küçük bir bölümü sermaye piyasalarında yer alıyor. Vadeler o kadar kısaldı ki 33 günlük vadeye kadar gerilemiş durumda.

Bu ne demek oluyor? Tasarruf sahibi bir vatandaşın 33 gün sonra alacağını belirttiği fonu finans kurumları 10-15 yıllığına kredi olarak borç vermek durumunda kaldığı anlamına geliyor. Ülkemizde tasarruf oranlarının büyük bir bölümünün finansal kurumların dışında yani yastık altı tasarrufları olduğunu da hesaba katarsak yatırımlar için ihtiyaç duyulan tasarrufları yurt dışından sağlamak durumunda kalıyoruz.

Bu bağlamda Türkiye Katar ile oluşturduğu ikili ilişkiler sayesinde ortaklık çalışmaları yürütüyor. Türkiye’nin Katar ile yaptığı bu çalışmalara “Batı” zihniyetli kesim ilginç bir şekilde itiraz ediyor. Aynı ortaklığı Türkiye, “Batı” ülkelerinden yani ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, İspanya, İtalya gibi ülkelerle yaptığı zaman bunu büyük bir başarıymış gibi kabul ediyorlar.

Örnek olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin “Batı” ülkelerinden yüksek maliyetle aldığı finansmanı büyük bir başarı hikâyesi gibi sunarken Türkiye’nin Katar ile yaptığı ortaklığa ırkçı söylemlere ve görsellere dökerek karşı kampanya yürütüyorlar.

Tasarruf ihtiyacını yurt dışından sağlamak zorunda olan ve büyümek için yabancı yatırımlara ihtiyacı olan Türkiye’nin yüksek maliyetli krediler yerine ortaklık kurarak büyüme modeli uygulaması son derece mantıklı bir yatırım olarak değerlendirilebilir.

Sadece Katar değil diğer ülkelerle de böylesi projelerin yürütülmesi Türkiye ekonomisi için bir ihtiyaç olduğu kadar kârlı bir yatırım olarak da önümüzde bir seçenek olarak durmaktadır. Kredi yerine ortaklık kurulması ile ortaklar kâr maksimizasyonu sağlayabilmek için kendi networklerini de bu işe yönlendirmek için çalışacaklardır.

Hâlihazırda Borsa İstanbul’un %5,80’ine aracı kurumlar, bankalar, kıymetli maden, döviz şirketleri ile diğer şirketler sahip. Aynı şekilde Borsa İstanbul Genel Müdürü Hakan Atilla Borsa İstanbul’un hisselerinin halka arz edileceğini duyurmuştu. Böylece ortaklık payı artırılarak daha fazla kâr edilmeye çalışılmaktadır.

Bunlarla birlikte Katar sadece Türkiye’ye değil 40’dan fazla ülkede 400 milyar dolardan fazla yatırımı olan bir ülke konumundadır.

Katar’ın Almanya'da son 30 yılda Volkswagen, Deutsche Bank, Siemens, Hochtief ve SolarWorld gibi şirketlere 20 milyar avrodan fazla yatırım yaptığını düşünürsek Türkiye’ye yaptığı yatırımın asgari düzeyde olduğu söylenebilir.

Bir diğer taraftan düşünülürse dolar yükseldiği zaman yaygara koparan bu kesimin ülkemize doların girdiği kanaldan da şikâyetçi olması bir hayli ilginç bir durum. Çünkü onlara göre ülkemize sadece “Batı” dan gelenler geçerli diğer ülkelerden gelenler geçersizdir. Nitekim birçok ülke bulunan birçok borsa ortaklıklar kurarak büyüme yöntemini uygulamaktadır. Örneğin; Japonya'daki Tokyo Menkul Kıymetler Borsası ise bankalar ve yatırım şirketlerinin sahipleri arasında bulunduğu bir anonim şirket. Aynı şekilde New York Menkul Kıymetler Borsası, Euronext ve NYSE Arca gibi birçok menkul kıymet borsası işleten NYSE Euronext, piyasa değeri açısından dünyanın en büyüğü. Bunlarla birlikte Dubai Borsası ve NASDAQ arasında varılan anlaşma ile Dubai Borsası OMX’teki %97’lik hissesini NASDAQ’a devretmiş, NASDAQ da karşılığında yeni oluşacak olan NASDAQ OMX Grubunun %20’sini ve Londra Borsası’ndaki %28’lik payını Dubai Borsası’na devretmiştir.

Dünya genelinde yatırımlar sadece kredi ile tek başına büyüme yöntemi değil, ortaklık yöntemiyle büyüme yöntemini uygulamaktadır. Türkiye de bu bağlamda doğru ortaklıklarla büyüyebilir.