Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Ocak 2020

Kasım Süleymani denen…

“Ve işte böylece zalimlerin bazısını bazısına irtikab ettikleri şeyler sebebiyle musallat ederiz.” (En’am/129)

Amerika’nın, geçtiğimiz Cuma günü sabaha karşı İranlı General Kasım Süleymani’yi öldürmesinin yankıları sürüyor ve bir süre daha bu yankılar devam edecek.

Türkiye kamuoyu kahir ekseriyetle Kasım Süleymani’yi iyi tanıyor. Bu “iyi tanıma” Süleymani’nin iyi bir insan olduğu anlamına gelmesin, tam aksi herkes İranlı generali gerçekleştirdiği katliamlarından tanıyor.

Mesela;

İran Özel Kuvvetler Birliği Kudüs Gücü Komutanı olan Kasım Süleymani’nin yaşadığı süre içinde Kudüs’ü işgal eden İsrail’e bir taş dahi atmadığını, ama Suriyeli kadın, erkek, yaşlı, çocuk ayırımı yapmadan onbinlerce Müslümanın kanını döktüğünü biliyoruz.

Ayrıca;

Kasım Süleymani’nin adını Suriye’deki katliamlarından çok önceleri Kandil’e gidiş-gelişlerinde duyuyorduk. Sadece 2014 Sonbaharında 4 kere Kandil’e giden General Süleymani, Öcalan ile PKK’nın silah bırakma konusunu sabote etmek için Kandil’e baskı yaptığını biliyorduk. PKK da İran’ı karşısına alarak bölgede varlık gösteremeyeceğini bildiği için Süleymani’nin dediğinden çıkmazdı.

2011’de Suriye muhalefetinin başlattığı silahsız gösterilere Esed bombalarla cevap vermişti. 2013’ün ilk aylarında Esed ağır yaralar almış, Suriye’de Esed’siz geçiş süreci tartışılıyorken “Hayalet General” dedikleri İranlı komutanın adını daha sık duymaya başladık. Suriye’nin pek çok kentinde, kasabasında, köyünde gerçekleşen toplu katliamlarda bu hayalet generalin izi bulunuyordu. Öyle ki bir süre sonra medyada, “Hayalet General Hama’da görüldü, yakında katliam olacak” haberleri görüldükten kısa bir süre sonra gerçekten de o bölgede sivil katliamları meydan geliyordu.

Anlayacağınız Kasım Süleymani, onbinlerce Müslümanı katlederek Esed’i ipten almıştı.

ABD, bir yandan yaptırımlarla İran’a karşı uyguladığı ekonomik ablukayı sürdürürken beri tarafta da askeri olarak İran’ı zor durumda bırakıyor. İran’ın, bölgede yine bu ABD sayesinde elde ettiği kazanımlarına aynı ABD son vermek istiyor.

ABD İran’ın manevra alanını daraltırken aslında İran’ın Çin ile ilişkisine darbe vurmayı hedefliyor. Çin, bölgede İran üzerinden ABD’nin bölgedeki varlığını dengelemeye çalışıyor. Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden bir hafta önce Çin-Rusya-İran Hint Okyanusu’nda ortak deniz tatbikatı gerçekleştiriyordu. Umman Denizi’ndeki bu tatbikatın ABD’nin bölgedeki gücünü durdurmaya yönelikti.

İran ile enerji ilişkisinden daha önemli olan konu Çin’in İran ile stratejik hedeflerinin ABD’yi zor durumda bırakmasıdır. Zira iki ülke de ABD hegemonyasından rahatsız. ABD ile çatışmadan stratejilerini geliştirmek isteyen Çin, İran’a verdiği bu stratejik değeri korumak zorundadır k ABD bu durumdan oldukça rahatsız.

Demem o ki sorun Kasım Süleymani gibi bir katilin öldürülmesinden ibaret değil, aynı zamanda ABD’nin Çin ile İran üzerinden hesaplaşmasıdır. Elbette Süleymani bölgede Çin-İran denkleminde önemli bir figürdü, lakin yaşananlara münhasıran “İran-ABD çatışması” der isek meseleyi doğru okuma imkanını kaybetmiş oluruz.

Olaya bir de siyasi getiri olarak bakmakta fayda var. Şöyle ki;

Önümüzdeki Şubat ayının 21’inde İran’da milletvekili genel seçimi yapılacak. Muhafazakarların oldukça zayıfladığı bir dönemde yapılan seçimlerin reformist adayların işine yarayacağı bekleniyor. Her ne kadar Nigehban (Anayasayı Koruma Konseyi) reformist adayları seçime sokmamaya kararlı ise de veto edemeyeceği pek çok reformist adayın seçime girmesi söz konusu.

General Süleymani’nin öldürülmesi bu açıdan muhafazakarları güçlendirmiş, seçmenin reformistlere mesafeli durmasını sağlamıştır.

Hayalet’in öldürülmesi ABD’de sonbaharda yapılan başkanlık seçimleri öncesi ikinci kez başkan olmak isteyen D. Trump’a da yaradı. Seçimlerden önce Süleymani’nin Trump’ın emriyle öldürülmesi içerde zor durumda olan Trump’a rahat nefes aldırdı.

Öldürülen eli, yüzü hatta bütün vücudu masum kanıyla boyalı Kasım Süleymani, öldüren kan emici ABD ve kazanan hem İran hem ABD.

Sizce de enteresan değil mi?