Kasap et derdinde, koyun can derdinde!
Okullar yaklaşıyor. Haliyle soruluyor, tartışılıyor; “Tekli eğitimi veren okullar mı ikili eğitim veren okullar mı daha başarılı? Blok ders uygulayan okulları mı normal eğitim veren okulları mı tercih edelim?” Son zamanlarda ebeveynlerden sıkça gelen sorular bunlar.
Bana sorulunca ironi yapıp “Öğretmeni olmayan okulları tercih edin. Öğretmensiz okullar daha başarılı, daha verimli” diyorum. Çünkü hangi konuda öğretmenler birleşip ayrışmamayı, aynı safta durmayı, tek yumruk olmayı başarabildiler ki? Belki de eğitimde başarısız olmamızın en önemli sebeplerinden biri de bu sorunun cevabında gizli…
Neredeyse her konuda olduğu gibi blok ders uygulamasında da öğretmenler ikiye bölünmüş durumda; “uygulansın” diyenler de var “uygulanmasın” diyenler de…
Elbette elimde bir test cihazı yok, samimiyet ölçeyim ama blok ders uygulamasını talep edenin de, karşı çıkanın da bu konuda derdinin eğitim olduğunu düşünmüyorum. Daha çok kendi mesleki konforlarını düşündüklerini düşünüyorum.
Eğri oturup doğru cümleler kurduğum için yakın çevremde bulunan öğretmenler belki de bana kızıyorlardır şu an. Kızsınlar, hatta bazen diyorum ki, keşke eğitimde fırtınalar kopsa. Bunu başarmayı çok isterim. Ahmet Kaya “Fırtına koptu bir gece vakti, değişti dünyanın rengi” diyor ya, fırtınayı koparmayı başarabilsek, belki de bir gecede eğitimin rengi çok değişecek. Belki de tüm suç bizimdir; eğitimde fırtınayı koparamadığımız içindir. Nöbet esnasında koridorlarda, ders esnasında sınıfta avazı çıktığı kadar bağıran öğretmenler kadar olamadığımız için fırtınalar kopmuyor belki de. Bu yazı fırtınayı koparmaya yetmeyecek belki ama iyi bir rüzgâr estirebilir.
Çünkü blok ders uygulaması öğrencilerin başarısı, motivasyonu gözetilerek yapılmış bir uygulama olmaktan öte, öğretmenin refahı gözetilmiştir. Öğretmenler daha erken çıkıp evine gitmesi gözetilerek öğrencilere haksızlık yapılmıştır. Bazı okulların fiziki koşullarının yetersizliği ya da bulunduğu coğrafi konum gereği nedeniyle zorunlu olarak blok ders uygulaması söz konusu olsa da birçok okulda böyle zaruri bir durum yok; buna rağmen suiistimal edilerek yine de uygulanmıştır. Uygulanmaya devam da edilmektedir. Ve öyle ki blok ders uygulaması teamül haline gelmiştir. Bir okulda blok ders uygulamasını kaldırıp normal uygulamaya geçtiğinizde kıyametin koptuğunu göreceksiniz. Sanki yasal hakları ellerinden alınıp, haksızlığa uğrayan öğretmenlerin tepkileri ile karşılaşacaksınız. Kendinizi onların haklarını gasp ediyor gibi hissedeceksiniz. Oysaki yaptığınız şey, hakkı gasp edilen öğrencilerin haklarını teslim etmektir. Blok dersler kaldırılırsa öğretmenler teneffüs sayısı artacağından öğrenciler daha çok nefes alacak, öğretmenler daha fazla nöbet tutmuş olacak. Tabiri caizse, öğrenciler nefessiz kalsın denilmekte. Nefessiz kalan bir nesil, nasıl derse konsantre olabilir? Soruyorum; Elleriyle ağzını kapatıp nefes almasını sağladığınız bir hayvana yaşam hakkı tanımış oluyor musunuz?
Açıkçası blok ders uygulaması ile öğrencileri, hayvan misali sıralara, masalara bağlamış oluyoruz. Teneffüse çıkmalarını engellediğimiz için de nefes almalarını önlemiş oluyoruz. Yani öğrencilere yaşam hakkı tanınmıyor. Sonra da ulusal düzeydeki sınavlarda matematikte, edebiyatta sıfır çektiler diyerek eleştiriyoruz. Kasap can derdinde, koyun et derdindeymiş gibi geliyor bana. Bir yandan nefessiz kalıp can çekişen öğrenciler, diğer taraftan başarı neden artmıyor diye hesap soran öğretmenler/yetkililer…
Uslu, etrafa zarar vermeyen, disiplin olaylarına karışmayan, zararlı madde kullanmayan, öğretmenlerine karşı saygılı, arkadaşlarına karşı yapıcı tutum sergileyen öğrenci profiline sahip olsaydık yukarıdaki satırları içeren bir makale yazacaktım ki öyle bir öğrenci modelimiz yok ne yazık ki… Dolayısıyla blok ders uygulamasını sonuna kadar destekliyorum.