Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Eylül 2016

Kars'tan Tahran'a \u00c2şıklar Geçidi

Her türkünün bir hikayesi var elbette. Sazının teline düşmeye dursun. Elden ele gönülden gönüle gezer bu türküler hikayeleriyle beraber. Türküler vardır olayları aydınlatan türküler vardır gönülleri ferahlatan. Türküler de fardır ki kalblerde feryadlar koparan... Bütün bu türküler mutlulukların, acıların hatıralarını kısa elden günümüze ulaştıran en önemli kültür öğeleridir.

Bu kültür öğlerini canlı olarak hafızalarda yaşatan ise sazını elinden düşürmeyen kendilerine "aşık" dediğimiz insanlar sayasinde olmaktadır. İran'ın başkenti Tahran'da aşıklar ocağı Kars'tan gelen aşıklarımız u00c2şık Mahmut Karadaş ve u00c2şık Gültekin Bulutoğlu (Bulut) beylerle beraber üç gün devam eden bir türkü sohbetine şahit olduk. Dert, adamı söyletir, aşk ise inletir demişler. Dostlarla sohbetimiz bu minvalde demlendi. Bazen acıyı bal eyledik gönül soframızda bazen de alkış tuttuk ahenkli sözlere. Deryadaki damlaları düşündük aşıkların her bir telinde. Sırlarıyla sırlandık ariflere uyarak.

Sabahın ilk saatlerinde kahvaltı sonrası yeni demlenen çayları yudumlarken aşıklarımız da bu çaylara temrin babında sazlarını kılıflarından çıkarmışlardı. u00c2şık Mahmut Karadaş, u00c2şık Gültekin Bulutoğlu'na "ayak ver" diye seslenmişti. Yani kafiyeli bir kelime söyle diye atışma yapacağı aşıktan ilk kafiyeli kelimeyi istemekteydi. Buna halk edebiyatında uyak da denildiği oluyordu. "Gördün" kafiyesiyle sazların teline vurulmuştu mızraplar.

Sözü önce u00c2şık Gültekin Bulutoğlu almıştı. Görelim bak ne demiş üstad Bulutoğlu?

Eyyüp Azlal gibi bir mihmandar var / Ne mutlu ki bana Tahran'ı gördüm

Yaradan kuluna gerçek yardır yar / Ne mutlu ki bana Tahran'ı gördüm

Sardırdım dertleri yarayı orda / Seçmişim beyazı karayı orda

Tebriz'in meşhur Han Sarayı orda / Ne mutluki bana Tahran'ı gördüm

Bulutoğlu geldi gördü sizleri /İnşallah güzeldir orda izleri

Yüreğinde yandı aşkın közleri / Ne mutlu ki bana Tahran'ı gördüm

Sözü u00c2şık Gültekin Bulutoğlundan aldı u00c2şık Mahmut Karadaş. Gör bakalım ne söylemiş üstad Karadaş?

Davet ettiz bizler buraya geldik / Ne mutlu ki bana Tahran'ı gördüm

Sizlerle şad olduk sizlerle güldük / Ne mutlu ki bana Tahran'ı gördüm

Aşığın çektiyi feryad ile zar /Yüce dağdan eksik olmaz imiş kar

Yunus Emre enstitüsü burda var /Ne mutlu ki bana Tahran'ı gördüm

Karadaş'ım gönül kalesin ördük /Ferhat gibi nice dağları yardık

Hasretle yürüdük sizleri gördük /Ne mutlu ki bana Tahran'ı gördüm

Aşıkların atışması "gördüm" ayağıyla yani kafiyesiyle sona ermişti. Kars'tan gelince aşıklar ister istemez Kağızman ve meşhur türküsünü de istemiştik.

Kağızmana ısmarladım / Nar gele nar gele

Gümüs kemer ince bele / Dar gele dar gele

"Kağızman'a Ismarladım Nar Gele" türküsünü beraber okuyan aşıklarımız, türkü bitince bu türkünün hikayesini de anlatmışlardı. Hikayeyi üstad Karadaş kısaca şöyle anlatmıştı.

"Aslında Kağızman'da nar yoktur. Rivayet odur ki şehrin civar köylerinden birinde birbirini delicesine seven karı koca varmış. Birbirlerini delicesine severek evlenmişler ve aşklarının meyvasına hamiledir evin hanımı... Ama Kağızman'da nar yoktur.Hanımı sorar. Nar nerede kaldı. Eşi'de Kars'a giden postaya nar siparişi verdiğini, en kısa zamanda geleceğini söylemiş...Bazen nar galmeden kadının öldüğünü söyleyenler de var... Ki gerçeklik payı da var. Bu acıklı olayı duyan şair, kalemi eline alır. Ve bir şiir yazar. Derken türkü olur, dilden dile dolaşır.

u00c2şıklar Haftasını haftaya devam ederiz inşallah...