'Karşı Cins' Değil, Diğer Yarı, Ciğer Yarı
Dünyayı düşünen bir örgüt. Erkeği her gün, kadını bir gün düşünen ve en azından biz "ezikleri", topluca öldürüldüğümüz, topluca "mev'ude"(bkz.Tekvir) olduğumuz bir günde de olsa hatırlayan bir dünya örgütü...Adımıza kendi ömrümüzden, kendi takvimimizden bir gün ısmarlamış olması ne saadet! Kutlayalım bu yası o halde.
BM Örgütü'nün hakikaten bir olup olmadıklarından veya bir iseler, gerçekte ne için birleşmiş olduklarından bize ne? Zaten kadın kısmı anlamaz bu işleri. Dağılmamak için kendilerini zor tutuyor oldukları da bizi ilgilendirmez...Sadece dünyaya bıraktıkları takvimle ömrümüze hükmettikleri yeter. "Coşkuyla kutlanan" yılbaşı kutlamalarının, sevgililer gününün yorgunluğunu üstümüzden atmadan başka bir kutlu gün daha geldi çattı yine. Ne güzel! Dünyanın bu gelişmekte olan kısmında kendimizi hiç yalnız, terkedilmiş hissetmiyoruz. Biz düşünemedik. Bizim erkeklerimiz düşünemedi. Taa dünyanın öbür ucundan düşünüldük. Yine kendimize başka bir kültür üzerinden taşınıldık. Maşallah! Önce kapitalizm kendi mekanının patronu olanı fabrika işçisi yaptı. Hayatını yaktı naifliğin. Sokağa, kamuya çıkan şefkate gününü gösterdi. Sonra sosyalizm de düşündü. Olmaz dedi. Bunu kutlamalıyız. Kadın değerlidir. Kadın çok değerlidir! Çok ama çok...
Bütün bunlar oluyorken, "Nisa! Nisa! /Kadınlar!"Diyen bir Kitab'ın sesi kısıldı. Yani Allah'ın sözü...Sessize alındı. Titretemedi mesajları.
Yarın Mart'ın sekizi. Elbette küresel bir acıya yetişecek bir kalbimiz var. Bizim dahlimiz olmayan savaşlardan kaçıp bize sığınan hayatlarla soluğumuzu, ekmeğimizi paylaşmamız bundan. Kabul ediyoruz ki: günün tarihi kadının evinden huru00fbcunun neye mal olduğunu sorgulayacağımız bir potansiyele sahip. "Evinden çıkmasa" değil, ev veya kamusal alan; dünyada nasıl daha mutlu olsa?" diyeceğimiz bir milat. Hayat oyununda yanan ve yanmakta olan, iç veya dış mekanda sarf ettiği emeğe yeterli ve değerli bir karşılık alamayanların sorunlarını konuşmak için bir imkan belki. Fakat böyle bir gün olmadan da ödevimizdi bunları düşünmek ve çözmek. Biliriz; tabi akışta değerli olmayanın gün ile, kutlama ile değeri bilinmez.
Her şeyden önce madem ki o fabrika yangınında yüzlerce kız kardeşimizi öldürdüler. Bu bir yas, bir özür günü olmalı. Çok temiz bir başlangıcı varmışcasına ve 'deliye her gün kutlama' cahilliğinde yaşanmamalı.
İnsan kendi yarısını nasıl öldürür? Ona yaraşır bir hayatı yaşatmayarak. İnsan/ kadın kendinin öldürülmesine nasıl izin verir? Daima ezilmiş edebiyatı ile, ajitasyonla, kendini ezdirmeye devam ederek. Zalime yardımcı olmanın onun zulmüne zemin hazırlamak değil, zulmüne engel olmak olduğunu bilmez mi? Kadına bir fiske vurmayan bir elçi uğramamış mı hiç bu dünyaya? Soruları, sınav kaçkını sorulardır. Kadın; istisnalar hariç, hem Allah, hem ideolojiler adına hakları elinden alınan ve olmadık ödevler yüklenen bir insandır. Bilgiye, bilince, hayatı, dini yorumlamaya genellikle geç kalmıştır. Geç kalmasına göz yumulmuştur. "Aşığına mektup yazar diye yazı öğretilmemesi gerekmiştir" mesela. Sanki sözlü veya sembolik iletişim mümkün değildir. Bu yüzden erkeklerin şair olmasında katkısı yüksektir. Kadın! Ah kadın! İnsan büyütmek ödevi onu bazen saçlarını taramaya ve üstüne başına çeki düzen vermeye dahi geciktirmiştir. Bakımlısı makbuldür öte yandan. Ağır ödevinde zaman zaman ya da çok zaman bir başına bırakılmıştır. Erkeğin de ödevi ağırdır ağır olmasına. Fakat her cins, her fark birbirinin sorumluluklarına geçmekten gocunmayarak birbirlerini vazifelerinden, kendi farklarından dinlendirmeli, daima yardımlaşmalıdır. Yarattığı kadını anlayan Allah'tan, insana yaraşır bir empati ile ilham almalı ve artık hayatı yorumlamada külli bir manaya varmalıdır. Diğer yarısının yapmış olduğu hataları tekrarlamama olgunluğu göstererek, anaç bir aff ile...Eski dünya'nın düzeni bozulmadan...Yeni dünya/ahiret kurulmadan...
"O mazlumlara sorulacak" yalnız, "Ne suçları vardı da öldürüldüler?" Sizin kadar ve sizin gibi neden yaşayamadılar? Allah'ın verdiği hayatı neden aldınız ki diğer yarınız, yariniz, canınız, ciğeriniz, cananınızın elinden? Kurulsun o halde adalet! Şimdiden sorulsun...