Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.82
Gram Altın
2969.56
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Haziran 2021

Karnemiz, kalbimiz…

Sayılı zaman çabuk geçiyor. Ömür de sayılı ama biz sınırını bilmiyoruz, bir gün bitecek. Karnelerimizi alacağız. Bugün çocuklarımızın karne günü, biraz buruk, biraz heyecansız olsa da bir yıl bitti. Hepimizin bir karnesi var, kırık, zayıf, iyi veya kötü…

Salgın döneminde en çok konuşulan alanların başında eğitim geliyor. Öğretmenlerin mesaisi, okulların açılıp açılamayacağı konusu gündemimizi meşgul edip durdu. Herkesin çok konuştuğu bir çağdayız. Bilenlerin kenarda sırasını beklediği, işi bilmeyenlerin hiç susmadığı bir ortam… Bilenlerin konuşması bazılarının işine gelmiyor. Hâl böyle olunca bilenlerin susması, susturulması da birilerinin işine geliyor. Rastgele gündem belirlemek asıl problemlerin konuşulmasını gölgeleyebilir ama problemlerin çözümünü sağlayamaz. Eğitimde de asıl problemler çoğu kez tali işlerin gölgesinde kalabiliyor. Diğer taraftan çok konuşmak da problemleri çözmüyor. Bazen dilinizde tüy bitiyor ama kimse duymuyor. Tüm işler için durum böyle aslında. Bazen işi akışına bırakmak da iyi olabiliyor. Şimdi karne günü, buyurun karnelerimizle yüzleşelim.

Karneleri çocuklara değil anne babalara verelim. Öğretmenleri anlayabilmek için iyi bir fırsat oldu. Evlerimiz okul oldu, neymiş, öğretmenlik yatma işi değilmiş! Neymiş, sadece 15 saat maaş karşılığı iş yapmıyormuş öğretmenler! Ek dersleri konuşurken şimdi daha iyi anlamalı öğretmenleri. Öğretmenlik sabır işidir, anne babalar, sabırlı mıyız kendi çocuklarımıza karşı?

Çocuklar için daha çok cuma günleri güzeldir çünkü tatil başlar. Yazları da öyle. Haziran ayını çocuklar çok sever. Bırakın, oynasınlar çocuklar. Belli belirsiz mesailerle oyalamayalım eğitim camiasını. Temmuz ayında başlayacak bazı eğitimler var, okullar sosyalleşme alanları olmalı. Soğuk yüzlü yöneticiler, mesaiye zorla gelmiş öğretmenler, tatil planı bozulmuş aileler ile bir yere gidilmez. Ancak bir de iş disiplini lazım. Ha, bu arada şunu da söylemek lazım: Böyle zamanlarda yapılmayan işi yapmış gibi gösterenler de çok oluyor, tamamıyla algı oluşturmaya dönük işlerle de karşılaşmak mümkün. Okullar oyalanma yerleri değildir. Kâğıt üzerinde işlerden kaçınmak lazım.

Karne diyoruz ama karneler de sahteleşti. Gerçekçi karne görmek zor. Her şey yapmacık, gerçek dışı, şişirilmiş rakamlar, sağlıksız ölçmeler vs. böyle formalite işlerden de sıkıldık. Herkes mükemmel gösteriliyor. Herkesin mükemmel gösterildiği yerde bir şey öğretmek çok zor. Kayırmacı anlayış yaygınlaşıyor. Bedelsiz elde edilen makamlarda oturanların sönük, sinik, iradesiz duruşları; etkisiz, verimsiz, çürümeye başlamış yapılarını ameliyat etseniz de çare olmuyor. “Mızrak çuvala sığmaz.” denir ama mızrağı çuvalda tutmaya çalışırsanız, o mızrak döner kalbinize saplanır, hem de paslı bir şekilde. Karnelerinden kaçanlar bu acı sona hazır olmalı!

Karne almak, karneyle yüzleşmek iyidir. Daha iyi karne için yüzleşmek lazım. Eksiğini görmeyen, eksilir, yok olur. Karne bu bakımdan lazımdır. Eğitimi konuşuyoruz veya konuşamıyoruz. Eğitimin tüm kurum ve kurullarıyla karnesini konuşalım. Açık mikrofon koysunlar önümüze. Salgın döneminde yerden yere vurulan öğretmenleri, okulların mimari olarak yetersizliklerini, iskâna açılan ve gittikçe daralan okul bahçelerini, üretken öğretmenleri, tembel öğretmenleri, krizi fırsata dönüştüren yaratıcı fikir sahibi öğretmenleri, koltuğundan korkan yöneticileri, okulu yönetmelikle yönetmeye çalışan müdürleri, ellerine nöbet defterini alarak giriş kapılarında öğretmenleri bekleyen müdür yardımcılarını, haftalık ders programını silah olarak kullanan ve bazı öğretmenleri çileden çıkartan müdür yardımcılarını, çalışmayan, işten kaçan hademeleri, iş bilmeyen ama görevde yükselme ile maaşı yükselen ama niteliği yükselmeyen memurları, şefleri konuşalım. Konuşalım, minnetsiz kalalım.

Gelsin karnemiz, yüzleşelim. Ben şimdi bir ağacın gölgesindeyim. Bir çiçeğin renginin soluşunu üzülerek görmek istemiyorum. Bir kalbin ritminin bozuluşunu hissetmek acı verici. Bir ırmağın gürül gürül akışını izlemek istiyorum. Meyveleri sabırla bekliyorum. Üzdüğümüz varsa da üzüldüğümüz anların çokluğunu görüyorum. Karnemiz, kalbimizdir; kalbimizi koruyalım.