Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Ocak 2017

Karneler

Hayatımızda önemli yeri olan belgelerdir karneler. Acı ve tatlı hatıraları içinde saklayan, başarı ve başarısızlıkların kağıda dökülmüş sonuçlarıdır onlar. Başarılı olanların hatıraları arasında başköşede sakladıkları, başarısız olanların ise hatırlamak istemedikleri veya başarısızlıklarını örtmek için komik olaylarla birleştirerek anlattıkları acı ve tatlı yanları olan maddi değerleri değil de manevi değerleri ile kıymeti harbiyesi olan kağıtlardır karneler.

Dedelerimizin anlattığı ve hatırlamak istemediği karneler herkes için yüz karası olan karnelerdi. Memleketin vahim durumunu ortaya koyan, öşür vergilerinin ağırlığından dolayı hayvanların ve buğdayların kaçırılıp saklandığı, tek okunan kitap olan Kur'an-ı Kerimi okuyanları askerlerin meydanlarda tartakladığı, ezanların Türkçe okunuyor mu diye askerlerin camilerde nöbet tuttuğu, arpa unu ile otu birleştirip küçük ekmeklerin yapıldığı, ekmeği olanların parmakla gösterildiği, kara sabana koşacak öküzün bulunmadığı, inek, keçi ve koyunlardan "kamçı parası" adı altında vergi alındığı, birbirlerinin sırtındaki paltoyu emanet alıp şehre gidildiği, cami imamının başında unuttuğu kavuk yüzünden günlerce hapis yattığı, camilerin askerler için konaklama veya motor tamirhaneleri yapıldığı, buğday ambarı olarak kullanıldığı veya bir çoğunun satıldığı dönemlerde ekmek, gaz ve şekerin dağıtımının yapıldığı karneleri kim hatırlamak ister veya kim latife ile anlatmak ister ki? Siz hiç bunlarla ilgili fıkra duydunuz mu? Fıkrasını bile duymadığımız karnelerin tarihimizdeki yeri utanç sayfaları olsa gerek.

Eğitim ve öğretim yılı içerisinde iki kez verilen ve öğrencilerin derslerindeki başarılarının, sa'yu gayretlerinin yanı sıra hal ve hareketlerinin değerlendirildiği, notların fenadan aliyyülalaya, yani zayıftan pek iyiye kadar hangi durumda olduğunu gösteren vesikalar, kağıtlar olan karnelerin hepimizin hayatında çok önemli yerleri vardır. Osmanlı devrinde "Etvar ve mesai cüzdanı", "hal ve hareket, sa'y u gayret cüzdanı" gibi isimlerle anılan bu evraklarda değerlendirmeler ala (iyi), karib-i ala (iyiye yakın), vasat (orta), karib-i vasat (ortaya yakın), zayıf, pek zayıf ve fena gibi derecelerle yapılırdı. Kendi hayatımızda birçok değişikliğe uğrayan bu sıfatlar artık rakamlarla gösteriliyor ve yüz üzerinden derecelendiriliyor. Bazılarına ödül, bazılarına tokat gibi gelen bu karneler ile ilgili pek çok fıkra da üretilmiştir. Karne günü karnesini eve getirmeyen çocuğa babasının "Karnen nerde" diye sorusuna, "Arkadaşıma verdim, babasını korkutacak" fıkrasından, elindeki karnede bütün notların zayıf olduğunu görünce "Bu nasıl bir karne, emeklerimizin karşılığı bu mu?" diyen babasına "Bu benim karnem değil senin karnen. Tavan arasından annem buldu getirdi" diye karşılık veren çocuk fıkrasına kadar onlarcasını okumuşuz ve belki de kendi hayatımızda yaşamışızdır.

Bir dönem boyunca çalışıp didinen çocuklarımız nihayet karnelerini aldı. Sevinenler olduğu gibi üzülenler, gözyaşları ile baş başa kalanlar, farklı çareler arayanlar olmuştur. Birçoğumuz çocuklarımızı ellerindeki karneler ile değerlendiriyor ve oradaki notlara göre çocuklarımıza muamelede bulunuyoruz. Bu karne onların karnesi mi yoksa bizim karnemiz mi? Bu karne eğitim sistemimizin karnesi mi yoksa öğretmenlerin karnesi mi? Hangimiz çocuğunun kötü karnesi karşısında kendisini sorumlu tutuyor. Veya hangi öğretmen kendi değerlendirmesini eğittiği çocukların karneleri üzerinden yapıyor. İyi ve yüksek notlarla dolu karneleri çocuklardan önce öğretmenler ve velileri sahipleniyor da, kötü ve zayıf notlarla dolu karnelerden niye sadece çocuklarımızı sorumlu tutuyoruz. Çocuklarımızın başarıları kadar başarısızlıklarını da paylaşmadığımız ve kendimizi sorumlu tutmadığımız sürece hangi hatayı düzeltebilir, hangi çocuğu kazanabiliriz acaba?

Bu dünyada yaptıklarımızın dönem veya sene sonunda sonuçlarını göreceğimiz ve ödülünü alacağımız bir karnenin olduğu gibi, ebedi hayattaki karnemiz de bu dünyada yaptıklarımızın değerlendirileceği karneler olacaktır. Bu dünyadaki kötü karnelerimizi düzeltmek için bir sonraki dönemde fırsatımız oluyor da ebedi hayatta elimize verilecek karnelerimizdeki kötü notları düzeltmek için bir daha fırsatımız olmayacaktır. Onun için bütünlemesi olmayan bu hayatta alacağımız her not kalıcı olacaktır.

Ebedi saadeti talep ettiğimiz hayat için dünya karnemizin iyi olması dileği ileu2026