Karmaşık Hesaplar
Terör sadece belli bir bölgenin sorunu değildir. Terörün hedefi ne bir insandır nede bir millet. Dini ve milliyeti olmayan terörün hedefi daima insanlık olmuştur.
Ankara'da, İstanbul'da, Güneydoğu'da, Suriye sınırında terörle mücadele eden Türkiye, bu mücadele sürecinde yüzlerce canını kaybetti. Geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi devletler arasında savaşın sona erdiği dünyada savaşlar artık organize olmuş kurumlar üzerinden yürütülmektedir. Hiçbir terör örgütü yoktur ki arkasında büyük bir finansal güç olmadan faaliyetlerine devam edebilsin. Güç savaşlarında taraflar yalnızca ulus devletler değildir. Devletlerin kendi arasındaki mücadelenin yanında ekonomik büyüklüğü devletlerin GSYİH'sı kadar olan küresel sermaye olarak adlandırılan çok uluslu şirketler ile de devam etmektedir. Küresel siyasete yön verme gücüne sahip olan çok uluslu şirketler iç içe geçmiş terör ve istihbarat örgütlerini kullanarak mesaj vermek istedikleri zaman bu örgütleri kullanmaktadırlar.
Geçtiğimiz hafta AB'nin merkezi konumundaki Belçika'nın başkenti Brüksel'de art arda patlamaların yaşandığı terör saldırısında onlarca sivil insan hayatını kaybetti ve yaralandı. AB-Türkiye müzakerelerinin tüm hızıyla devam ettiği bu süreçte bombaların önce Ankara'da sonra İstanbul'da daha sonra AB'nin merkezi Brüksel'de patlaması ve aynı saatlerde DAEŞ'in Başika kampına saldırması asla bir tesadüf olarak değerlendirilmemelidir.
Brüksel'i incelediğimiz zaman yukarıda bahsettiğim gibi AB'nin merkezi durumunda olduğunu görebiliyoruz. 1965 yılında imzalanan Brüksel Antlaşması ile Avrupa Topluluğu (AT) adıyla AB'nin temeli atılmıştır. AB organlarından Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği Konseyi merkezleri Brüksel'dedir. Parlamento'nun siyasi grupları ve komiteleri Brüksel'de toplanır. Tüm bunların yanında NATO'nun merkezi de Brüksel'dedir.
Tekrar kendi bölgemize dönmek gerekirse Rusya'nın Suriye'den çekilme konusunun aslında gerçeği yansıtmadığını görüyoruz. Batılı diplomatik kaynaklardan alınan bilgiye göre, Rusya'nın Suriye'deki kuvvetlerini azaltma kararı aldığı 13 Mart'tan sonra 20 bombardıman ve 1 personel nakliye uçağı 15 ve 16 Mart tarihlerinde Rusya'ya geri döndüğü belirtiliyor. Ancak bilinen gerçek şu ki Rusya'nın Suriye'de halen 24 savaş uçağı bulunuyor.
Geçtiğimiz haftalardaki yazılarımda değindiğim Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun güç denklemindeki askeri unsurlar bu güç savaşında yalnızca bir cepheyi oluşturmaktadır. Çetin mücadelenin sürdüğü bir diğer cephe kur savaşlarıdır. Geçen ay G-20 zirvesi için Çin'de toplanan bakanlar ve merkez bankası başkanlarının doların diğer para birimleri karşısındaki hızlı yükselişini durdurmak için gizli bir anlaşmaya imza attığı iddia edildi.
ABD, Çin, AB, Japonya, İngiltere, Hindistan, Avustralya ve daha birçok ülkenin de içinde bulunduğu kur savaşları, para birimlerinin değerleri üzerinden yürütülen kansız bir mücadele olarak görülmektedir. FED'in faiz artırımına AB Merkez Bankasının faiz indirerek cevap vermesiyle ihracatı artırmak için döviz kurları üzerinden yürütülen bu mücadelede gözler ülkelerin merkez bankalarının yaptıkları açıklamalara döndü. 2008 krizi sonrasında küresel ekonominin dip yaptığı 2015 yılı büyüme rakamları ve sonrasında devam eden küresel daralma akıllara "Para politikalarının sonuna mı gelindi?" sorusunu getirmektedir. Piyasalar, global ekonomik büyümeyi teşvik etmek ve enflasyon oluşturmak için merkez bankalarının cephanesinin kalmadığından yana endişe duymaktadırlar. Diğer taraftan Japonya Merkez Bankası'nın negatif faiz uygulaması da, Avrupa Merkez Bankası'nın gevşeme politikası da, ABD Merkez Bankası'nın faiz oranlarını yavaş yavaş normal bir seviyeye getirmeye çalışması da bu kurumların piyasalar kadar endişeli olmadığını gösteriyor.
Diğer taraftan küresel sermaye olarak bilinen çok uluslu şirketlere baktığımızda Petrol endüstrisinin oluşumuna yön veren dünyaca ünlü Rockefeller ailesi, fosil yakıtlar ve hidrokarbon kaynaklardan yatırımlarını çekeceğini açıkladı. Açıklamada, Rockefeller Aile Fonunun en kısa sürede sahip olunan ExxonMobil hisselerini elden çıkaracağı vurgulanırken, bu hisselerin miktarı hakkında ise herhangi bir bilgi verilmedi.
Negatif faizlerin konuşulduğu ve genel olarak faizlerin düşük olduğu küresel ekonomiye rağmen TCMB Para Politikası Kurulu, koridorun üst bandı olan gecelik borç verme faizini 25 baz puan indirerek % 10,75'ten % 10.50'ye çekti. Merkez Bankası koridorun alt bandını %7.25'te bıraktı, 1 haftalık repo faizi de %7.50'de kaldı. Bu toplantı görev süresi 19 Nisan'da bitecek olan Erdem Başçı'nın son toplantısıydı. Diğer taraftan gözler perşembe günü TÜİK'in saat 10.00'da açıklayacağı 2015 yılı IV. çeyrek ve yılın tamamına ait büyüme oranlarında.