Karma Eğitim: Pedagojik mi ideolojik mi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Japonya'da 800 üniversiteden 80'i kadın üniversitesi. Türkiye de benzer bir adımı atmalı" dediğinde olanlar oldu.
Ülkenin 19. yüzyıl çağdaşçıları, ilericileri ve inanılmaz derecedeki laikleri karma eğitimin bilime aykırılığına varana kadar bir dizi saçma sapan fikirler ortaya attı.
Bizim ülkede karma eğitim maalesef ideolojik düzlemde ele alınıyor.
Oysa batıda, Japonya’da, Güney Kore’de, ABD gibi ülkelerde karma eğitim pedagojik bir mesele olarak ele alınıyor ve uzun zamandır tartışılıyor.
Örneğin İngiltere Manchester Üniversitesi’nden araştırmacılar 5 devlet okulunda, öğrencileri karma ve ayrık sınıflara koydular. Standartlaştırılmış̧ bir dil testini, ayrık sınıfta okuyan erkeklerin %68’i geçebilirken karma sınıfta bu başarı %33’de kaldı.
Kızlarda ise aynı sınavda ayrık sınıftakiler %89 başarı yakalarken, karma sınıfta ise %48 başarıda kaldılar.
Benzer bulgular Cambridge Üniversitesi araştırmacıları tarafından da rapor edildi. Bu araştırmacılar, üç ayrı bölgede yani kırsal kesim, kenar mahalle ve şehir içinde bulunan okullarda ayrık sınıfların etkilerini araştırdılar ve sınıflarda kız ve erkekleri ayırmanın, eğitimsel başarıyı belirgin bir şekilde yükselttiğini gördüler.
Rhode Island Providence Üniversitesi’nde Sosyoloji Profesörü̈ olan Cornelius Riordan, 1980 ve 1990 yıllarının başlarında, Amerika’daki tek cinsiyet eğitimi veren Katolik okulları ile karma eğitim veren Katolik okullarını karşılaştıran bir çalışma yayınladı.
Buna göre; ayrık sınıflardaki kızların karma sınıflardaki kızlara göre istikrarlı olarak daha başarılı olduklarını ortaya koydu.
Bunun nedeni de gayet doğal ve fıtri özelliklere dayanıyor. Şöyle ki; erkekler tümden gelimli akıl yürütmeyi kullanma eğilimindedirler. Tümden gelimli akıl yürütmeyi, kızlardan daha hızlı bir şekilde kullanırlar.
Kızlar, özel örneklerden genel teoriye hareket etme eğilimindedirler. Erkekler ise bir nesneyi görebilme veya dokunabilmede değil, onu hesaplayabilmede daha iyidirler.
Örneğin, matematik dersi tahtada öğretildiğinde, genel olarak erkekler kızlara göre daha iyi ve hızlıdırlar.
Matematik, el hareketleri ve nesneler kullanılarak öğretildiğinde (somut dışında, kesine doğru), kızlar daha kolay öğrenirler. Kızlar, ortalamada erkeklerden daha fazla kelime kullanırlar.
Kızlar, öğrendikçe kelimeleri kullanırlarken, erkekler genellikle sessiz bir şekilde öğrenirler. Kızlar, gündelik, kullanılabilir bir dil ile, şeyleri anlatırlar, kesin detaylar ile tamamlarlar.
Erkekler spor, hukuk ve askerlik terminolojisi içinde de görüleceği üzere, daha şifreli bir dili tercih etme eğilimindedirler.
Avustralya Eğitim Araştırma Konseyi (ACER), altı yıllık çalışmasında 270 binin üzerinde öğrencinin performansını araştırmış̧ ve tek cinsiyetli okullardaki erkek ve kız öğrencilerin karma okullardaki erkek ve kız öğrencilerden ortalama yüzde 15 ile 22 puan daha yüksek derece aldıklarını ortaya çıkarmıştır.
Rapor, tek cinsiyetli sınıfların, 12 ile 16 yasları arasındaki erkek ve kız öğrencilerin kavramsal, sosyal gelişimlerindeki büyüme hızlarında büyük farklılıklar ile ortaya konulan ihtiyaçların yerine getirilmesinde daha iyi performans sergilediklerini öne sürmüştür.
ABD Eğitim Departmanı tarafından yaptırılan bir meta analiz çalışmasında ise; tek cinsiyet ve karma eğitim ile ilgili yapılan 112 farklı çalışmanın sonuçları da bundan farklı değil.
Buna göre; karma eğitim, kız ve erkekler arasındaki farklılıkları gözardı etmektedir. Bu nedenle karma eğitimde kız öğrenciler yeteneklerini geliştirememektedir. Birçok alandaki rekabet kızların başarısızlığıyla sonuçlanmaktadır.
Kızlar, erkeklerle aynı sınıflarda çekingenleşmekte, alay edilme korkusuyla içe kapanmakta kısaca kişisel olarak baskılanmaktadır.
Erkek öğrencilerin sınıftaki karşı cinse karşı olan ilgisi dikkatlerini dağıtabilmekte, zihinel performanslarını düşürebilmektedir.
Salgı bezlerince salgılanan cinsiyet hormonları beyni, vücudu ve davranışları etkilemektedir.
Cinsel taciz, istenmeyen gebelikler karma eğitimle artış̧ göstermektedir.
Bizim ülkenin Kemalistlerine bunu anlatmak zor, biliyorum. Ne var ki bu meseleye ideolojik değil eğitim bilimi açısında yaklaşmak durumundayız.