Kardeşlik hakkı
Şehit kanlarıyla sulanmış şanlı bayrağımıza yapılan saldırıyı, şiddetle kınıyorum. Bu menfur hadiseyi lanetlerken bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Birileri bu olayı kullanıp provokasyona kalkıştı. Bu kötü niyetlilere alet olmamak lazım. Şüphesiz yüce Devletimiz hain suçluları enselerinden yakalayıp en ağır şekilde cezalandıracaktır. Bundan eminiz. Ama kaosçular unutulmasın. Sağduyulu olmak şart!
Bilindiği gibi bütün insanlar Hazret-i Âdem ile Havva’nın çocukları olması hasebiyle kardeştir. Ama ben bu yazımda, İslam’da emredilen ‘din kardeşliğimiz’den bahsetmek istiyorum. Cenab-ı Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de geçen “Müminler kardeştir.” ayetini hatırlatmak gerekiyor. Zira son günlerde dini bütün insanlarımız bile neredeyse bu yakın akrabalığı ve İlahi emri unutmuş görünüyor.
Allah’ı, Peygamberi, Kitab’ı ve Dini bir olan Ümmet, kardeşlik hakkına riayet etmelidir. Akıl, insaf, iz’an, basiret, feraset, hürmet, muhabbet, merhamet ve müsamaha bunu gerektirir. Müslüman olduğunu iddia eden kişi, diğer Müslümanların hukukuna sahip çıkmalıdır. Bugün Türkler ile Araplar’ın düşmanlığını en çok isteyenler, her iki milletin can düşmanı olan emperyalist güçlerdir. Dolayısıyla bu husumeti körükleyenler bilerek veya bilmeyerek can düşmanlarına destek oluyor, cellatlarına şuursuzca âşık oluyorlar.
Her ülkenin çeşitli problemleri olabilir, her devlet meselelerini suhuletle çözebilir. Ama Türkiye’de bu şekilde, kolayca meselelerin hâlledilmesi istenmiyor. İnsanlarımız arasında nifak tohumları ekilmeye çalışılıyor. Bu haksız, insafsız ve anlamsız çekişme, birilerinin çok hoşuna gidiyor. Bakıyorsunuz, düne kadar herhangi bir grubu âdeta yok etmek isteyen bazı şer kesimler, bir anda o insanlarımıza şirin görünmeye çalışıyorlar. Neredeyse zil takıp oynayacaklar. İnançlı insanların değerleriyle bugüne kadar alay edenler, değerlerimizle kavgalı olanlar, dindar insanları horlayanlar, lâikliği dinsizlik şeklinde anlayıp uygulamaya çalışanlar hakem rolüne bürünmüşler, ahkâm kesmeye çalışıyorlar. Bu oyuna gelenler, yani kurulan şeytani tuzağa düşenler, kendilerine, dostlarına ve bütün kıymet hükümlerine çok yazık ettiklerinin acaba farkındalar mı?
Fitne kazanını kaynatanlar boş durmuyor. “Düşmanımın düşmanı (şimdilik) dostumdur.” diyen şom ağızlılar, cennet vatanımızın huzuruna kastediyorlar. Gezi olaylarında milletimize kıyanlar ve Türkiye’mizin geleceğiyle oynayanlar yine harekete geçmiş bulunuyor. Bunlara alet olunmamalı, yoksa vebali büyük olur. Akl-ı selim ve kalb-i selim sahipleri, büyük fotoğrafı görebilmeli.
Biz ‘muhabbet’ anlayışını hâkim kılmalıyız. Zira ‘Husumete vaktimiz yok!’ Cihangir ecdadın torunlarıyız. Ebed müddet anlayışıyla kurulmuş Osmanlı Devleti’nin devamı ve mirasçısıyız. Dünyanın muhtelif bölgelerinde bizi bekleyen masum, mazlum ve mağdur insanların imdadına biz yetişiriz. Dertlerine ancak biz deva olabiliriz.
Türkiye bugün büyüyen bir devlet. Dünyada itibarımız yükseliyor. İç problemleri aşabilirsek daha da iyi olacak. Fakat birileri bu mutluluğumuzu çekemiyor, hazmedemiyor. Huzurumuzdan dolayı huzursuz olanlar var. Kapıların ardında sinsi oyunlar kuruluyor, kirli hesaplar yapılıyor. Gündeme, sürekli olarak toplumu geren konular sürülüyor. Düşmanlarımız tarafından hazırlanan bu kumpasa dikkat!
Kabuğumuzu kırdık. Artık her sahada başa güreşiyoruz. Bunu hazmedemeyenler var. İslam âlemini ve Türk dünyasını bugüne kadar sömüren kanlı emperyalizm, yine çeşitli tuzakların peşinde. Kirli oyunlar düzenliyor. Kompleklerden kurtulan ve özgüveni artan Türkiye’nin bu şanlı ve doludizgin koşusu birilerini rahatsız ediyor. Çelme takmaya çalışıyorlar. Bunu görmek ve tuzağa düşmemek gerek.
Türkler ve Araplar kardeştir. Türkler ve Kürtler de kardeştir. Müslüman Türkler ve diğer ırklara mensup olan bütün Müslüman milletler, birbirinin öz be öz kardeşidir. Bu kural, İslam’ın ümmet kardeşliğidir. Bunu hiç kimse ret ve inkâr edemez. Zira bu kanunu koyan Cenab-ı Allah, “Müminler kardeştir.” buyuruyor. Bu kardeşliğe inanmayan biçarenin vay hâline! Onun İslam’a bakışı çarpık demektir.
Akıllı insan düşünür. Türkiye ile Suriye arasında bir yakınlaşma başladığı sırada bu fitne ateşi nasıl ve kimin tarafından tutuşturuldu? Bu olayları tezgâhlayanlar, aylardır Gazze’de bebek/çocuk katleden ve soykırım yapan İsrail terör örgütü ile suç ortağı emperyalist ülkeler değil mi? Bunu unutmayalım, oyuna gelmeyelim! Aksi takdirde düşmanlarımızı sevindirmiş oluruz. Bu gerçeğin başka izahı yoktur!
Dünyayı kan gölüne çeviren ‘Vahşi Batı’ rahat durmaz, bizi asla boş bırakmaz. Türkiye’nin gücünden tedirgin olanlar, fırsat buldukça aramızda fesat çıkaracaklar. Ama daha önceki teşebbüslerinde başarısız oldukları gibi (Kobani, Gezi, 15 Temmuz) yine de mağlup olacaklar inşallah. Cenabı Allah beraberliğimizi hiç bozmasın. Aziz milletimizin ve ümmetimizin birliğini ve dirliğini korusun, âmin.