Kardeşliğin önündeki engel: Terör
Geçtiğimiz Çarşamba günü Ak Parti Grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başlatmış olduğu adı -henüz- konmamış süreç ile ilgili kafalarda oluşan ya da oluşabilecek şüpheleri giderici açıklamalarda bulundu. Açıklamalarda iki liderin uyum içinde soruna baktıkları, çözüm için istişarelerin sürdüğü, devletin ilgili kurumlarının hiçbir detayı kaçırmadan çalıştıkları anlaşılıyor.
Bu açıklamalardan sonra meseleye şüphe ile bakanların samimiyetinden şüphe duymak da bizim hakkımız.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’dan önce Salı günü Sayın Bahçeli MHP grubunda yaptığı konuşmada 1 Ekim’den itibaren söylediklerinin arkasında olduğunu dile getirdikten sonra, “İmralı ile DEM Parti grubu arasında yüz yüze temasın gecikmeksizin yapılmasını bekliyoruz" dedi. Doğrusu bu çağrı son derece sevindiriciydi çünkü Türklerle Kürtlerin özellikle Türkiye Yüzyılı sürecinde perçinlenecek kardeşliği ülkemiz ve bölgemiz için çok değerli ve önemlidir. Türk Milliyetçiliği hususunda kimsenin eline su dökemeyeceği Sayın Devlet Bahçeli’nin bu kardeşliği yeniden dünyaya kabul ettirmek için olağanüstü çaba göstermesi bu ülkeyi seven herkesi sevindirmelidir.
Bildiğiniz gibi Ak Parti Grup Toplantısı Çarşamba günler yapılıyor. Bu sebeple Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Çarşamba günkü grup toplantısında yine tarihi bir konuşmayla hem akıllara hem de gönüllere seslendi. Sayın Bahçeli ile bu konuları uzun süredir konuştuklarını dile getirdikten sonra bir üzüntüsünü de ifade etmiş oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan –mealen- atılan bu kadar değerli adıma rağmen DEM Parti’nin hala Kandil’in sözcülüğünden Türklerle Kürtlerin sözcülüğüne geçemediğini söyledi. Erdoğan, "Açık konuşmak gerekirse karşımızdaki tablo çok da umutlu olmamıza izin vermiyor…" dedikten sonra, "Tüm bu zorluklarına rağmen ülkemizin milli güvenlik ve diplomasi öncelikleri çerçevesinde sadece bugüne değil geleceğe odaklanan uzun menzilli bir perspektifle neler yapılabileceğini mütalaa ediyoruz" dedi.
Haksız değil, Sayın Bahçeli ile aldıkları bunca riske rağmen, Kandil DEM’li belediyelere hendek kazmalarını emrederken, DEM Parti’nin dişe dokunur bir tek söz söylememesi akıllara bazı soru işaretlerini getirmiyor değil.
Bakınız Sayın Erdoğan ile Sayın Bahçeli’nin kardeşlik için bunca çaba gösterirken DEM’in eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’dan, “Eğer samimilerse bu başvurunun önündeki engelleri kaldırırlar. Madem Öcalan'ı işaret ediyorsunuz, kapısını açın” açıklaması geldi. Oysa daha iki hafta önce Kandil, “Öcalan silah bıraktıramaz” derken DEM’lilerden çıt çıkmadı. Dün de Kandil’den belediyelere talimat gibi “Hendekler kazın” dendiği halde yine DEM sessizdi.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan DEM Parti’ye sitem etmekle bir kez daha haklı çıktı. DEM Parti gerçekten de Kürtleri düşünüyorsa, bu sorunun barış ve kardeşlik temelinde çözülmesini istiyorsa yapacağı çok şey vardır. Mesela bunca güzel adıma rağmen DEM’in tabanı “Oyalanıyoruz” dememeli. Süreci saboteye yönelik bu tavırlar hayra hizmet etmez. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarını dikkatlice okumalarında fayda var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çarşamba günkü grup toplantısındaki konuşmasını şöyle sürdürmüştü: "Geçmişte ne dedim? 'Silahları gömeceksiniz'. Silahları gömdüğünüz anda bizim için her şey sizlerin önünü açmaktır. Ama siz silahları gömmez, hâlâ her yerde bombaları patlatmaya devam ederseniz, bu devletin eli de sizin omzunuzda olacaktır."
DEM’in istediği bu mudur?
Önünüzün açılması için bundan daha önemli bir fırsat var mı?
DEM irade ortaya koymalı, insiyatif almalı. DEM Öcalan’ın yapması muhtemel çağrısına Kürtleri katmalı, Kürtlerin taleplerini katmalı, Kandil’in taleplerini değil. Dahası DEM Kandil’i Öcalan’ın çizgisine çekmeli. DEM Parti Kandil’in “Hendek-çukur” sözlerine karşı çıkmalı. Yoksa Öcalan’ı Kandil’e mahkûm etmeye kalkışırsa 2015’ten beter bir sürece girmemiz kaçınılmazdır.
Sayın Bahçeli’nin attığı hayırlı adımın üzerinden 60 gün geçti. Bu süre içinde DEM Parti cenahından, DEM Parti seçmeninde ne gibi değişiklikler yaşandı?
DEM ve seçmeni Öcalan’dan mı yoksa Kandil’den mi yana duruyor?
Haftaya inşaallah…